8|Daha sana düğünümü armağan edecektim.
"Nasıl yani? Ailenle birlikte yaşamıyor muydun?"
Yemeğimi yediğim süre boyunca Yoongi hiç konuşmamış, beni beklemişti. Sonrasında ise o mutfağı toplamış bense bana yaptığı bitki karışımını ne kadar istemesem de içmeye çalışmıştım. Çünkü her beş dakikada bir içip içmediğimi kontrol ediyordu kendileri.
Mutfağı toparlaması bitince içeri geçmiştik. Ben sorduğu soru ile oturduğumuz üç kişilik koltuğun köşesine daha çok gömülmüş ve yüzü dışında her yere bakmaya başlamıştım.
"Hayır."
"Teksin yani? Ev arkadaşın falan?"
"ilk dönemlerde vardı ama, şey, birkaç olaydan dolayı gitti."
Birkaç olay? Hangi olaylar? Tacize uğramamız? Mühür? Hangisi?
"Nasıl olaylar?"
Cevap vermek istemiyorum. Sadece gözlerine bakmaya başladığımda asla görmediğim bakışlarla karşılaştım. Asla görmediğim ve göreceğimi düşünmediğim bakışlarla.
Bir anda bana iyi davranmaya başlamıştı. Yani tam olarak bir anda değil, arada eskisi gibi oluyor sonra bir anda iyi davranmaya devam ediyor. Neden olduğunu anlayamamıştım bu tutarsız davranışlarının ama en azından eskisi gibi değildik.
"Cevap verecek misin?"
"Biraz... Biraz özel olaylar." Kaşları çatışmaya başlamıştı.
"Jimin. Nasıl olaylar? Veya dur ilk sorum bu olmamalı. Ev arkadaşın kimdi?"
"Önemsiz biri."
"Nasıl biri olduğunu değil, kim olduğunu sordum. Lütfen sorularıma düzgün şekilde cevap ver."
Sert çıkmaya başlayan sesi kesinlikle hiç hoşuma gitmemişti. Eskiden olan anılarımı hatırlamak isi en iğrenç olanıydı.
"M-mark, yalvarırım bırak beni."
"Neden? İstediğin bu değil mi? Her omeganın hayali bu değil mi zaten. Bir alfanın altına girmek, onun tarafından mühütlenmek ve çocuğunun olması. Güzel değil mi Jimin, hım? Hayalin bu değil mi!"
Ağlamaktan bir şey yapamıyordum. Zayıf bir omega olmaktan da, bu durumda olmaktan da nefret ediyorum. Mark'la ev arkadaşı olmayı asla kabul etmemeliydim. Lanet olsun.
"Lütfen bırak. Yalvarırım!"
"Niye ki? Daha sana düğümümü armağan edecektim."
Üstümde olan gömleği yırtarcasına çıkarmış ve pantolonuma geçmişti. Benim yapabildiğim tek şey ise ağlamaktı. Yalvarırım biri duysun sesimi. Lütfen!
"Yardım edin! Yardım edin! Yardım ed-"
"Siktiğimin çenesini kapat!"
Dışarıdan gelen kapı sesi ile benim ağzımı bantlayarak odadan çıkmıştı. Lanet olsun, bileklerimi birbirine bağladığı için kalkamıyordum.
"Polis, bir ihbar üzerine buradayız. Park Jimin burada mı yaşıyor?"
Odanın dışından gelen cılız sesler ile bağırmaya çalışmıştım ama banttan dolayı sesim çıkmıyordu.
"Evet, ben ev arkadaşıyım. Bir sorun mu var? Başı belaya mı girdi?"
"Hayır, evi arayabilir miyiz?"
"N-Neden?"
"Evden çığlık sesleri geldiğine dair ihbar aldık. Protokol gereği evi aramamız lazım."
"Hayır! Olmaz, yani demek istediğim. Ev! Ev pek müsait değil. Bir sorun olmadığına dair sizi temin ederim."
Siktir gidecekler. Ne yapacağım? Banttan dolayı sesim çıkmıyor. Aklıma gelen şey ile yavaşça doğrulaya çalıştım. Yatağımın yan tarafında duran komodini iterek üzerinde bulunan lambayı yere düşürdüm.
"İçeride! Derhal içeri bakın."
"Jimin, Jimin-ahh!"
"Ne? Ne oldu"
"Daldın gittin, soruma cevap vermedin daha, ne oldu ve kimdi."
"İlk yıl okulda bir çocuk vardı hatırlıyor musun? Mark."
"Evet piçin tekiydi hiç sevmezdim. Bir dakika, o muydu?"
Kafamı "evet" anlamında aşağı yukarı sallayarak sözüme devam ettim;
"Bana tecavüz etmeye çalıştı."
"Siktir! Ne?! O, o piç ne yapmaya çalıştı?"
"Duydun işte, neyse ki komşulardan biri sesimi duyup polisi aramış. Bu sayede kurtuldum."
"Sonra ne oldu?"
"Reşit olmadığı için ceza almadı. Sadece uzaklaştırma kararı çıkartabildim. Sonra da zaten okuldan ayrıldı bir daha görüşmedik."
"Siktiğimin orospusu. Peki diğer konumuz,"
"Hangi konu?"
"Neden buradasın? Babanın seni bulması neden bu kadar önemli?"
"Çünkü ondan kaçmak için buraya geldim."
"Neden-"
"Yoongi, gerçekten yoruldum ve, ve yarın okul var. Yatsak olur mu?"
"Bu konu burada kapanmadı ama hadi bakalım. Ve yarın okula mı gideceksin?"
"Normal olarak?"
"Hastasın Jimin."
"Yarına bir şeyim kalmaz. Her neyse nerede yatacağım? Koltukta da uyuyabilirim sorun olmaz."
"İki tane misafir odası var birini ayarlayarım. Sen bekle burada."
Onu onaylamış ve gitmesini izlemiştim. Gerçekten anlatırken canım yanıyordu. Ne kadar umursamıyor gibi görünmeye çalışsam da hatırladıkça kötü oluyordum, hâlâ tam olarak atlatabilmiş değilim.
Canım yanıyordu. Neden asla mutlu olmıyordum? Neden sevdiklerim beni sevmiyor üstüne nefret ediyordu? Annem neden beni bırakıp gitmişti? Annem neden ölmüştü ki?
"Jimin, oda hazır."
Duyduğum sesle düşüncelerimden ayrılmış ve ayağa kalkmıştım. Yoongi önde ben arkada merdivenlerden çıkarak ikinci kata ulaşmıştık. Karşımıza çıkan ikinci kapıyı gösterene konuşmaya başlamıştı;
"Burası senin odan. Eğer bir şeye ihtiyacın olursa hemen yan oda benimki. Odada banyo var zaten. İyi geceler sana."
"İyi geceler ve yeniden teşekkür ederim."
"Bir şey değil. Ayrıca bir daha teşekkür edersen kendini kapıda bulursun Park Jimin, tatlı rüyalar."
Son sözleri bunlar olmuştu sonra odasına girmiş ve sesler kesilmişti. Bende bana gösterdiği odaya girerek yatağa yattım. Uyumak kesinlikle iyi gelecekti.
Sonun uyuya kalmadan yb attım! Olleyyyyyyyy. Severek okuyan herkese çok çok teşekkür ederim, hikayenin gidiş hattı nasıl sizce? Aslında bu olan (yani kapıya gle mevzusu) kitaba başladığımdan beri aklımdaydı umarım beğenmişsinizdir.
İyi günlerde, iyi zamanlarda okuyun ve Yoonmin ile kalın!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Different Feeling | Yoonmin
FanfictionOkulda sevmediği birine zorbalık yapan Min Yoongi, zorbalık yaptığı Park Jimin'in ortaokuldan beri kendini sevdiğini öğrenir. Sadece sevdiğinde değil, onunla beraber farklı şeyleri de öğrenir. Omegaverse Ruh eşi au Yoonmin Yan çiftler: Taekook Namj...