⁶ Babam

1.6K 182 112
                                    

6| Güvenli yeri olmak istiyordum.


Yatağa girdiğinden beri düşündüğüm tek şey Jin'in söyledikleri ve bugün olanlardır. Yoongi'nin davranışları, yaşadıkları, travması. Bunların hepsi çok garipti.

Dışarıdan gelen şimşek sesi ile aniden titremiştim. Çocukluğumdan beri yağmuru sevmeme rağmen şimşeği sevmezdim. Sesi çok korkutucu gelirdi bana.

Üstüme örttüğüm yorgana biraz daha fazla sarılarak telefonumu elime almıştım ki kapının yüksek sesle çalınmasıyla yerimden istemeyerek de olsa kalmıştım.

Kapıyı açtığımda karşılaştığım beden ile donup kalmıştım. Babam. Beni, beni nasıl bulmuştu? Siktir. Kapıyı tam kapatacakken araya ayağını koymuş ve kapıyı hızlıca iterek içeri girmişti.

Birkaç adım gerilemiştim. Hem korkuyor hem de titriyordum. Nasıl bulmuştu beni?

"Pis oruspu seni bulamayacağım mı sandın!"

"B-beni nasıl buldun?"

Cevap vermeden etrafı incelemeye başlamıştı. Buradan gitmem gerekti.

Hızlıca kapının yanında duran şemsiyeyi kaptığı gibi dışarı koşmuştum. Nereye gideceğimi bilmeden sadece koşuyordum.

"Park Jimin!"

Duyduğum sesle daha da hızlanmış ve yönümü aklıma ilk gelen kişinin evine çevirmiştim.

Üstümde kısa siyah bir şort ve bana büyük gelen uzun kollu ince, gri bir kazak vardı. Ayağımda ise terlikler.

Deli gibi donuyordum.

Yoongi

Yatağımda uzanmış bir şekilde çiçeklerini inceliyorum. Gerçekten çok güzellerdi. Kalbime saplanan ani bir ağrı ile kaşlarımı çattım.

Omegam, omegamız. Omegamızın canı yanıyor.

Siktir, Jimin.

Kapının çalması ile ayaklanmış kapıya doğru ilerlemiştim. Kapıyı açtığımda gördüğüm bedenle kaşlarım çatılmıştı ama daha fazla çatılmalarını sağlayan şey burada olması değil, nasıl göründüğüydü.

"Y-Yoongi, b-ben özür dilerim. R-Rahatsız ettim."

Titriyordu.

"B-bir şey oldu, s-sonra ben evden k-kaçtım ama gidecek bir yerim y-yoktu."

Ne yapmam gerekiyordu? Karşımda soğuktan ve korkudan deli gibi titreyip kontrolsüzce feromonlarını etrafa yayarken ne yapmam gerekiyordu?

Omegamız, canı yanıyor. İçeri al onu, sarıp sarmala ki bir daha korkmasın.

"B-Bir tek sen geldin aklım-"

Onu kendime çekip sarılmamla sözü kesilmişti. Şu an kendimi düşünecek halim yoktu. Jimin, Jimin'im, benim minik omegam tam karşımda titrerken ben kendimi düşünemezdim.

"Sorun değil. Her zaman gelebilirsin, ben seni korumak için buradayım omega."

Bir anda sarsılmaya ve hıçkırmaya başlamıştı. Ağlıyordu. Benim minik, narin omegam ağlıyordu.

"Y-Yoongi-"

"Tamam sakin ol, sorun değil."

Ne yapmam gerektiğini düşünürken daha önce böyle bir şey yaşamadığımı fark etmiştim, 19 yıllık hayatımda daha önce kimseyi teselli etmemiştim.

Kucağına al onu, al ve içeri götür. Sar onu, daha fazla canı yanmasın. Omega, omegamız ağlıyor. Onu kim böyle ağlattıysa aynı şekilde ağlatmamız gerekiyor onu. Omegamızın canını yakan kişiyi bulmamız gerekiyor.

Kim ağlamıştı onu? Arkadaşları mı? Ailesi mi? Ailesi neredeydi? Kaç yaşındaydı? Yakın arkadaşı var mıydı? Hep böyle ağlar mıydı? Onu rahatlatan bir müzik var mıydı mesela?

Onun hakkında çok bilgisiz olduğumu düşündüm. O beni hakkımda her şeyi bilirken ben yaşını bile bilmiyordum. Ama bunu düşünecek durumda değildim. Hangi piç ağlamıştı benim omegamı, Jimin'imi?

Daha önce asla olmazdı böyle şeyler. Eskiden kurdumla kavgalıydım, asla çok uzun iletişimini bile olmazdı,asla yok gibiydi. Bazen küstüğünü bile düşündüğüm oluyordu ama o zaman hayatta olmazdım değil mi?

Ama şu an öyle değildi. Sanki, sanki Jimin bizi birleştirmişti. Ama gerçekten hangi orospu çocuğu ağlatabilirdi ki onu. Kimseyle kavgalı değildi o, insanlarla hep iyi anlaşır asla kavga etmezdi. Yani benim gördüğüm kadarıyla. Ama ben onu mahvetmiştim. Hangi akılla onu ağlamıştım ki? Sikerim böyle işi.

Jimin'i yavaşça kucağıma alıp bacaklarını belime sarmasını sağladım. Düşmemesi için onu desteklerken o hâlâ şiddetli bir şekilde ağlamaya devam ediyordu. Onu bu kadar ağlatanın ne veya kim olduğunu düşünerek salona doğru ilerledim.

Sonra yavaşça canını yakmayarak koltuğa oturduğumda o hâlâ aynı şekilde kucağımda ağlıyordu. Bir şey demeden sırtını sıvazlamaya devam ettim. Buna ihtiyacı var gibiydi. Yirmi dakikanın sonunda sakinleşmiş bir şekilde benden biraz da olsa uzaklaşmıştı.

Şiş ve kızarmış gözleriyle olduğundan daha tatlı dururken bu görüntüden nefret etmiştim.

"Ben özür dilerim, yani seni zo-"

"Özür dilemeyi kes. Ne kadar istemesem de ben senin alfanım herhangi kötü bir durumda benim yanıma gelmen çok doğal ve içgüdüsel bir şey. Bunun için özür dilemene gerek yok."

Yalan söylüyordum. Kabullenmem zor olsa da onun alfası, güvenli yeri olmak istiyordum.

Hem de deli gibi.

Eeee naıslsınızzz? Umarım beğenirsiniz ya. Pek beğenmiyorum ben yazım şeklimi. Neyse iyi günlerde, iyi zamanlarda okuyun ve Yoonmin ile kalın!

 Neyse iyi günlerde, iyi zamanlarda okuyun ve Yoonmin ile kalın!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



Different Feeling | Yoonmin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin