Kendimi kasmadan, artık vote falan umursamadan yazmaya devam ✊️
♤
1 ay önce
Kuş yumurtadan çıkmak için savaş veriyor. Yumurta dünyadır. Doğmak isteyen, bir dünyayı yok etmek zorundadır. Kanatlanıp uçmak için tek yapması gereken şey kabını yırtıp özgürlüğe kanat çırpmaktır.
"Sikeyim! Yine oluyor."
Sanki kafamın içini delmek isteyen sürüngenlerce istila edilmiştim. Bir yandan etim dişler arasında parçalanıyor bir yandan da dikenli gülleler süratle battığı yeri parçaladıktan saniyeler sonra oluk oluk kanatıyordu. Ağrı, parmak boğumlarıma kadar tüm vücudumda gezdiğinden sıkıca birbirine bastırdığım dişlerimin zonklamasını bile güçlükle fark ettim. Hava yeterince sıcak olmasına rağmen deli gibi üşüyordum. Aynı zamanda soğuk terlerin kıyafetlerimi ıslattığını, her daim temiz kokan bedenimin beni rahatsız edecek derecede kokuşmaya başladığını hala kapalı olan algımla seyrediyordum.
Gücüm ilk defa böylesine çekilmişti benden.
Düşümde gördüğüm silik görüntüler bedenimde son birkaç gündür can buluyordu. Tırnaklarım kurt formumda değilken de sarımtırak bir hale bürünüp sivrilerek uzuyor, dişlerim kaşınıyor ve bütün duyu organlarım aynı anda işlev kazanıyordu. Kapının arkasında fısıldaşarak konuşan hizmetçiler bile sanki kanlı canlı odamdaydı. Her şey o kadar netti ki. Kilometrelerce uzağımdaki insanların ağzından dökülen ne kadar kelime varsa duyuyor hatta hayvanları alabildiğine belirgin bir şekilde hissedebiliyordum.
Sanki tüm organlarım iflas ederek ölmüştü ancak ruhum bedenimden çekilmeyi unutulmuştu da bu küçücük odaya sığamadığından git gide daralıyordu; ancak beni parçalarsa huzura ereceğinden bir sıkımlık kalan canımın içinden geçiyordu acımasızca.
''Neden bu kadar terliyorsun? Tanrım hastalık mı kaptın durduk yere?''
Annemin dizlerini yatağıma bastırarak hemen dibimde kurduğu cümleler beynime saplanıyor, yüzümü rahatsızca buruşturmama sebep oluyordu. ''Lütfen biraz daha kısık sesle konuşur musun?'' dedim sesimin desibelini ez aza indirerek.
Alnımı yoklayan annem kaşlarını çatarak irkildi; yüksek sesle söylenişi kendisini nasıl bir tehlikenin beklediğini ortaya koyduğundan sesini çıkarmadan doğrulup kalktı. ''Zaten fısıldayarak konuşuyorum Taehyung.'' dediyse de hala her dediği irite ediyordu beni. Bu sefer elimde olmadan ellerimle kulaklarımı kapattım.
Bunu öylesine acı çeken boynu bükük bir tavırla yapmıştım ki, kendime elimde olmadan acımaya başladım.
''Kurdumu hissedemiyorum'' dedim ağladı ağlayacak bir tonlamayla. Alfam ilk kez üzerindeki karşı konulmaz baskıdan ötürü kendini benden gizliyordu. Ona ulaşamamak ve iletişim kuramamak canımın daha fazla yanmasına sebep oluyor; ıssız çölde savunmasız bırakılmış gibi hissettiğimden çevreme karşı duyduğum güvensizlikle başa çıkamıyordum.
''Doktoru çağıracağım, bekle biraz.''
Odanın kapısı açılıp kapandı ve annemin ayak sesleri uzun koridorda yankı uyandıracak bir güçte dağılıp ardından giderek hafifledi. Kimseyi yanımda istemiyordum. Ufacık dokunuşlardan bile rahatsızlık duyuyordum. Nefes almakta zorlandığım için şu an açık havaya öyle ihtiyacım vardı ki; pencereden atlayıp orman yoluna sapmamak, toprağın serinletici yüzeyinde saatlerce koşmamak adına kendi içimde büyük bir uğraş verip yatağın başlığına sıkı sıkıya tutundum.
Çok değil on veya on beş dakika sonra odamın kapısı tekrar açıldı. Ani bir hızla kafam onlara taraf döndü. Burnumdan derin derin soluyor kendimi koruma içgüdüsü ile karşımdaki doktora hırlıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
V | Vampire Wolf
FanfictionBu sıradan bir dönüşüm değil, kaderimizin birbirine bağlandığı bir yemin... Sahiden de bizi ancak ölüm ayırır sevgilim. Omegaverse Mpreg Angst değil