Öncelikle desteklerini hiç esirgemeyen ve voteleri eksik etmeyen küçük ama sadık okurlarıma çok çok teşekkür ederim. Her cuma bölüm atma alışkanlığım en çokta onlar için. Umuyorum ilerleyen zamanlar da daha güzel yerlere gelebiliriz.
Çünkü ben çok merak ediyorum. Bölümler, karakterler ve olaylar hakkında ne düşünüyorsunuz? En kısa zamanda yorumlar da bunu bol bol konuşabilmek isterim.
Hep güzel günler de okumanız ve günlerinizin hep güzel geçmesi dileğiyle...
🎵Cardigan - Taylor Swift 🎵
.
.
-Melis'den-
Kaçmak... İnsan neyden kaçar? Neden kaçar? Duygularından kaçabilir. Sevmediği bir ortamdan kaçabilir. Kendisine zarar verenden kaçar. Bu liste uzar gider.
Galiba bizim şuan da yaptığımız da kendisine zarar verenden kaçmaya giriyor. Ölümden kaçmaya giriyor.
Ama insan sevdiğinden ne kadar kaçabilir ki? Onların arasında sevdiklerimiz de var. Onlardan kaçarak ölümden kaçmaya çalışıyoruz. Çünkü onlar ölüm çünkü onlar bize ölümü getirecek.
Koşarken aklımdan geçen bu düşüncelerle gözyaşlarım yanaklarımdan süzülüyordu. Çünkü kardeşim onlara dönüşmüştü. Ondan kaçmaya çalışıyordum, çalışıyorduk.
Ağlayarak ondan ve dönüştüğü o kişilikten kaçmaya çalışıyorduk.
"Bu taraftan mı?" Korhan benim kolumdan tutup çekiştirmeye çalışıyordu. Ama ben sürekli arkama bakıyordum. Mert'e, kardeşime.
Ayaklarım geri geri ona doğru gidiyordu. Korhan'ın sorduğu soru bir kulağımdan girip bir diğerinden çıkmıştı.
Arkamızda koca bir topluluktan oluşan ölüler vardı. Aralarında da kardeşim. Benim biricik kardeşim, tek ailem olan. Gözlerimin önünde büyüyen ve gözlerimin önünde bu ölülere dönüşen ve benim hiçbir şey yapamadığım kardeşim.
Korhan bir anda beni kollarımdan tutarak olduğum yerde sarstı. "Meliss!" Kendine gel, lütfen."
"Belki bir yolu vardır. Belki iyileşir. Onu kurtarırız." Diye kollarımı Korhan dan kurtarmaya çalışıp Mert'e doğru yürümeye çalıştım. Sesim o kadar güçsüz çıkıyordu ki.
"Saçmalama kendine gel artık..." bu felaketin içinde beni duyabilmesi bile mucize. Sesim o kadar kısık ve aciz çıkmıştı.
"Bir duman gördüğüne emin misin? Söylesene artık. Öleceğiz burada." Arkadan Nihan'ın söyledikleri damarlarımda ki siniri körüklese de gözlerim Mert de olduğu sürece buna imkan yoktu. O benim bütün gücümü alıyordu. Aslında onun bu hâli bütün gücümü alıyordu.
"Nihan!"Gediz'in uyarısı ile Nihan kollarını bağlayıp olduğu yerde durdu.
Korhan karşıma geçip yeniden beni kendime getirmek için sarstı. "Melis, biliyorum. Anlıyorum seni. Bir kardeşi kaybetmek çok kötü bir şey. Mert benim de kardeşim gibiydi. Ama o artık bizim bildiğimiz Mert değil. Lütfen, lütfen kendini toparla. Onun için yaşa, yaşa ki hatıralarımız da hâlâ o aynı Mert olarak kalsın." Söylediği her kelime de gözlerimden yaşlar geliyordu.
Ölüler koşamadıkları için çok şanslıyız yoksa şimdiye yakalanmıştık. Kendi acımdan kendimi kaybedip arkadaşlarımı da yanımda bir felakete sürükleyemem.
"Bu tarafta gördüm." Diyerek karşı sağ tarafı gösterdim. Ama duman adına hiçbir şey gözükmüyordu.
İkindi zamanları gökyüzüne bakarken bir duman görmüştüm ve oraya doğru yol almayı planlıyorduk. Yaşayanlara ulaşabilmek için. Sonuçta ne kadar insan o kadar kurtuluş, o kadar daha yüksek yaşama ihtimali demek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHKUM : ARAF İLK VE SON
General FictionYaşamak, bizlere bu dünyada verilen en özel armağandır. Ama bizler bu armağan arasında sıkışıp kalan 'MAHKUM'lar dünyasında olsaydık. İnsanlığa bahşedilen bu armağandan geriye ne kalırdı? Ruhları olmayan bedenlerin MAHKUM olduğu dünyada ailesinden...