0.2

707 72 35
                                    

Ertesi gün sessiz geçiyordu sabahları. Ne San bir şey söylüyor ne Wooyoung konuşuyordu. Arada bir San'a bakıyordu ama San hiç oralı olmuyordu bile. Çok kırılmıştı, güvenmişti ona bu sefer. Ama o yine yıkmıştı güvenini...

Kahvaltı boyunca sessizlik dışında bir şey olmamıştı. Kahvaltıları bitince San kendi tabağını ve bardağını alıp mutfağa götürmüş ve makineye dizmişti. Ardından yine bir şey söylemeden hatta göz ucuyla dahi bakmadan odaya girmiş, üzerini değiştirmiş ve kapıya yönelmişti.

"Nereye gidiyorsun?"

Sorduğu sorunun cevabı gelmemiş ve kapı sertçe kapatılmıştı. Bağırsa ya da vursa bu kadar canım acımazdı diye geçirdi içinden. Onu yok sayması çok ağrına gidiyordu. İçinden bir ses rahatlamaya ihtiyacı olduğu konusunda onu ikna etmeye çalışıyordu.

"Bu sefer olmaz. Kendime sahip çıkacağım."

İçindeki sesi susturup kahvaltı masasını toparlamıştı. Eve göz gezdirdiğinde temizliğe kesinlikle ihtiyaç duyduğunu fark etti. En azından kafası dağınık olacak ve sürekli o pisliği istediği aklına dahi gelmeyecekti. Bunu düşünerek ve umut ederek temizliğe başlamıştı. Her yeri en ince ayrıntısına kadar temizliyordu. Çok kaptırmıştı kendini. Kapı zilini duymayışı da bundandı ya.

"Geliyorum, kimsiniz?"

"Açabilir misin kapıyı, elim dolu da."

San olduğunu anlayınca gözü parlamıştı. Hızla kapıyı açmıştı. San'ın elinde birkaç kutu vardı. Ona yardım etmek için yeltendiğinde San çoktan içeri girmişti bile.

"Hoşgeldin."

"Hoşbuldum."

"Bunlar ne?"

"Senin için değil."

"Peki ne bunlar?"

San cevap vermeden kutuları açmaya başlamıştı. İçinden boyalar, fırçalar, bantlar, naylonlar çıkıyordu.

"Evi mi boyayacağız?"

"Evet, evi satılığa verdim. Bu yüzden temiz olmalı her şeyi."

"Ne yaptın? Neden yaptın böyle bir şeyi? Bana sormanı beklerdim."

"Evi satacağız ve buradan uzaklara taşınacağız. Artık sana güvenmediğim için önlem almalıyım. Seni o pisliğe daha fazla itemem."

"Ben taşınmak istemiyorum burdan."

"İsteyip istemediğini sormadım. Taşınacağız dedim, konu kapandı."

Wooyoung San'ın ona sormamasına, fikrini almamasına çok sinirlenmişti. Masa üzerindeki bezi bir hışımla alarak tekrar banyoya dönmüştü. San ise umursamadan aklındakini yapmaya kararlı bir şekilde kutuları açmaya devam ediyordu. Açma işi bittiğinde duvara yakın eşyaları uzaklaştırmış ve yere naylonu serip süpürgelik kısımlara bant yapıştırdıktan sonra boya kutularını açmıştı. Rulo fırçasını batırdıktan sonra boyamaya başlamıştı. Salonu ve koridoru bir günde tamamlayabilmişti. Geri kalan odaları da yarın yaparsa tamamdı.

Boyaların kapaklarını kapatıp fırçasını naylonun üstüne koyduktan sonra gerinmişti. Sırtı ve boynu epey ağrımıştı.
Kendini salondaki koltuğa bıraktığında Wooyoung'tan hiç ses çıkmadığını fark etmişti.

"Wooyoung?"

"Ne var?"

Ses verdiğinde en azından hala evde diye bir şey dememişti devamında. Ona hala çok kırgındı ancak Wooyoung yağ gibi üste çıkmıştı. San'ın ona sormaması onu sinirlendirmişti. Ancak şuanda sinirlenmeye bile hakkı yoktu. Sinirlendiği konusu San'ı çıldırtıyordu.

Islak İmza | WooSanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin