Bu bölümü okurken şarkı önerim olacak
The Rose - Sorry
The Rose - She's in the rain
Evanescence - Bring me to life~~~~~~~~~
Ertesi sabaha kapanan kapı sesiyle uyanmıştı San. Daha saat çok erkendi. Wooyoung'suz ilk gününe başlama fikri bile ona artık bir hayatının olmadığını ve onsuz olduğu sürece de bir hayatının olmayacağını düşündürüyordu.
Bugün notere gidip evi satacaktı ve paranın tamamını Wooyoung'a verecekti. Bugün onu son kez görecekti. Asla hazır hissetmiyordu. Korkuyordu da. Onu görünce kalbinin bir an olsun yumuşamasından korkuyordu. Emin olduğu şeyden korkması gülünçtü...
Saate baktığında saat 7'ye gelmek üzereydi.
1 saate yakın düşünceleriyle boğuştuğunu o zaman anlamıştı. Sinirlenmişti kendine. Aklında sürekli Wooyoung vardı."Böyle yaparak onu asla unutamayacağım."
Yerinden doğrulup çantasından yanına aldığı kıyafetlerden bir şeyler seçip giymişti. Ardından yanına alması gereken diğer şeyi aldığından emin olduktan sonra derin bir nefes almıştı.
"Son kez Wooyoung, son kez sana aşkla bakacağım bugün. Ondan sonra ne sana aşkla bakan gözlerimi ne de beni bir daha görmemen ikimiz için de en iyisi olacak."
Kendini inandırmak istercesine söylediği sözlerinin ardından dışarı çıkmıştı kulübeden. Doojoon (tekneci adam) az ileride arkadaşlarıyla kahvaltı ediyordu. San'ın canı hiç istemediğinden ona görünmeden uzaklaşmıştı.
Kulaklığını takıp kendini müziklere vermişti. Kulaklığını taktığında kulağında yankılanan ilk şarkının Graice Abrams - I miss you, I'm sorry olmasını beklemiyordu.
"Do you remember, happy together. I do, don't you?"
"Please be honest, are we better for it?
Thought you'd hate me, but instead you called
And said "I miss you"
I caught it..."Sözleri kalbini sanki hiç acımıyormuşçasına
daha da ağrıtıyordu. Sürekli aklına Wooyoung geliyordu. Onunla olan anıları tüm düşüncelerini kaplamıştı. İnce hastalık gibi beynini ele geçirmişti, istese bile asla unutamayacağı anılar...Anıları birer birer gözünün önüne gelirken şarkı değişmişti. Paramore'dan All I Wanted çalmıştı. Diğeri gibi bunun da sözleri kalbine cam kırıkları gibi saplanıyordu.
"I could follow you to the beginning
Just to relive the start
And maybe then we'd remember to slow down
At all of our favorite parts"Sözler hiç bu kadar ona acı vermemişti. Sadece en başı tekrar yaşayabilmek için her şeyi yapabileceği düşüncesini geçirdi içinden... en başa dönüp aşklarının en saf halini tekrar yaşamak için her şeyi yapabilirdi. Hala Wooyoung'a aşıktı. Zaten bu yüzdendi ya kalbinin bu denli ağrıması.
Müziğin ona iyi gelmediğine karar verip kulaklığını çıkarmış ve yoluna devam etmişti. Kısa süre sonra notere gelmişti. Girişte evi almaya gelen ikili duruyordu. İçeri girip evin onların üzerine olduğuna dair bir belge çıkarttırdıktan sonra para teslimi gerçekleşmişti. San parayı alıp onlara selam vererek ayrılmıştı oradan. Kalbi çok güçlü atıyordu heyecandan. Wooyoung'u görecek olmanın korku dolu heyecanıydı bu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Islak İmza | WooSan
Fanfiction7 büyük günah vardı İncil'de. 1. Superbia (kendini beğenmişlik) 2. Avaritia (açgözlülük) 3. Luxuria (şehvet) 4. Invidia (kıskançlık) 5. Gula (oburluk) 6. Ira (öfke) 7. Acedia (tembellik) Ve muhtemelen 8. de bağımlılık olmalıydı. Çünkü Wooyoung haya...