Gece geç saatte tekrar eve gelmişti San. Geldiğinde Wooyoung onu bekliyor olmalıydı ki mutfak masasına kafasını koyup uyumuştu. Yarısı dolu kahve bardağı hala sıcaktı. Vicdansız ve onu sevmeyen tarafı umursamayıp onu orda bırakarak uyumasını söylüyordu ancak defalarca kırılmasına rağmen kalbi ve ona delicesine aşık olan tarafı onunla ilgilenmesini söylüyordu.
Aşkı burda da baskın gelmişti. Küçüğü uyandırmamak istese dahi uyanacağını biliyordu ancak belki uyanmaz düşüncesiyle kucağına almıştı. Gözlerini ona değdirmiyordu bile korkusundan.
Küçüğü odasına götürüp yatağa yatırdıktan sonra balkon kapısını açmıştı. Uyurken üşüyebilir diye düşünüp ince bir pike ile üzerini örtmüştü göğüs hizasına kadar. Ardından son kez gözlerini huzurla uyyan çocuğa çevirip küçük ama buruk gülümsemesini sunmuştu. Ardından kalbindeki ağrı bu kadarına izin vermediğinden kalbi tekrar acımaya başlamıştı.
Şuan kollarımın arasında olabilirdi diye geçiriyordu sürekli aklından. Onsuz geçen bir dakikası bild yokken göz göze dahi gelmeme bahsi geçiyordu. Çok komik bir şaka gibiydi ancak maalesef ki gerçekti. San bu düşüncelerle kendini yine bir hataya iteceğinden çok emindi. Bu yüzden düşünceleri hızla kafasından silip karşıdaki odaya girmiş ve yatağa yatmıştı.
Gözüne gram uyku girmeden, Wooyoung'u düşünerek bir gece geçirmişti. En zor gecelerden biriydi. Sevdiği adam karşı odasında uyuyordu. Onu özlemişti San. Duruma bakılırsa hep özleyecekti de...
~~
Sabah olup güneş ışıkları yavaş yavaş eve girmeye başladığında sıcak birden bastırmıştı. San tüm gece uyumayıp koltukta uzandığı için epey terlemişti. Duşa girip çıktığında arama olduğunu görmüştü. Dojoon aramıştı.
"Efendim abi."
"Kusura bakma evlat, eve tekrar döndüğün aklımdan çıkmış. Neden gelmediğini soracaktım onun için aramıştım."
"Kahvaltı ettin mi?"
"Şuan hazırlıyoruz."
"Tamam ben de geleyim size katılırım."
"Gel oğlum, bekliyoruz."
Telefonu güler yüzle kapatmış ve hızla üzerini giynmişti. Odadan çıkacağı sırada Wooyoung uyanmıştı.
"Nereye gidiyorsun?"
Sorusunu duymuştu duymasına ancak o yokmuş gibi davranacaktı. Kendine böyle söz vermişti. Onu takmadan odadan çıkıp hızla evden ayrılmıştı. Evden ayrıldığında telefonu çalmıştı.
Wooyoung ısrarla aramalarına devam ettiğinde onu engellemişti. Bu da kendi için yaptığı en iyi ilk adımdı.
Kısa süre sonra sahile varmıştı. Dojoon'la sarıldıktan sonra kahvaltı sofrasına oturup kahvaltılarını etmişlerdi. Bugün Dojoon'la beraber olacaktı tüm gün. Balık için denize açılmışlardı. Denizi çok sebiyordu zaten. Bu ona çok iyi gelmişti.
"Dümenin başına geçmek ister misin?"
"Becerebilir miyim ki?"
"Becerirsin niye beceremeyesin ki? Bizim bu haydutlar bile becerebiliyorsa sen hayli hayli yaparsın."
Yanındaki genç onun dediğine gülmüştü ama kırılmıştı da.
"Şaka yaptım, sen de hemen alınıyorsun."
"Komik değildi kaptan."
"Senin burda ne işin var? Hemen güverteye geç bakayım diğerlerinin yanına."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Islak İmza | WooSan
Fanfiction7 büyük günah vardı İncil'de. 1. Superbia (kendini beğenmişlik) 2. Avaritia (açgözlülük) 3. Luxuria (şehvet) 4. Invidia (kıskançlık) 5. Gula (oburluk) 6. Ira (öfke) 7. Acedia (tembellik) Ve muhtemelen 8. de bağımlılık olmalıydı. Çünkü Wooyoung haya...