"Alpi şu şarkıyı değiştirir misin? Çok depresif"
"Annecim saatlerdir senin istediklerini dinliyoruz bari son 100 kmde rahat versen olmaz mı?"
"Hem depresif falan değil sadece slow" diye annesiyle günlük anlaşmazlıklarını yaşıyordu Alphan.
Saatlerdir araba kullanıyor ve Sevgi hanımın aşırı enerjisine uyum sağlamaya çalışıyordu. Neşeli biriydi annesi, yaşın sadece bir sayı oluşu felsefesini benimsemişti.Özellikle boşandıktan sonra asla modunu düşürmeme çabasındaydı bu minyon, kızıl saçlı güzel kadın.
Alphan ise babasının oğluydu tam anlamıyla. Ağırbaşlıydı, mantıklı ve duygusaldı çocuk. Uzun boyu, güzel dalgalı saçları, farketmese de yakışıklı yüzü hep babasından mirastı.
Ona sorsalar sadece babası kadar özgüvenli olabilmek isterdi ama. Genetikten tek beklentisi buydu.
Kumköy tabelası görününce içini bir huzur kapladı çünkü çocukluk ve ilk gençlik anılarını,arkadaşlarını çok özlemişti.Annesi ve babasının aşkla dolu olduğu mutlu yaz günlerini anımsadı acı bir tebessümle. Üniversiteye başlamadan önce sıradan huzurlu bir yaz geçirmeyi umuyordu imkanlar el verdikçe.
Mutlu olması için sebepleri vardı. Çalışmalarının karşılığını almıştı 2 yıl süren kabusu bitmişti artık.
Anne babasının boşanması, umutsuzca aşık olduğu kişi tarafından reddedilmesi derken kendini anca toparlayabilmişti ve lisedeki başarılı Alphanı geri getirmişti sonunda.
Eylül ayında çocukluk arkadaşı Göktuğ ile kendi öğrenci evlerinde olacaklardı. Aynı okula gideceklerdi. Babasıyla meslektaş olacak ve onun mezun olduğu üniversitede okuyacaktı. Her şey yolunda gibiydi uzun zaman sonra.
Sitenin otoparkına girip annesinin arabasını park etti. Şoförlüğünden memnun kalmıştı neyse ki Sevgi hanım.
Bagajı açıp valizleri aldı hızlıca. Bir an önce eve girmek ve uzanmak istiyordu. Sıcak hava yüzüne vuruyordu, saçları dağılmıştı pek iyi görünmüyordu kendi fikrince.
Uzun süre araç kullanmaktan bacakları biraz tutulmuştu.
Annesi arka koltukta uzanarak telefonuyla uğraşmış ve cringe şarkılara eşlik etmişti tüm enerjisiyle.Şimdi de hayattan keyif almayı bilen insanlara özgü o tavrıyla deniz kokusunu içine çekiyordu. "Özlemişim burayı Alpi" dedi
Babasını da özlemiş miydi acaba? merak etmeden duramadı Alphan
Deniz kokusunu içine çekmek en son aklına gelen şey olabilirdi şu an. Önünde valizlerden oluşan bir ordu vardı.
Annesi bu sefer de sadece minik kol çantasını almış hızlıca site bahçesine girmişti. Vakit kaybetmeden balkonlarındaki komşularla muhabbette başlamıştı bile Sevgi hanım.
"Evet şimdi geldik daha"
"Alphan da iyi evet evet. Sınav sonucu iyi"
"İtü makine diyor işte babasının izinden gidecekmiş"
"Bilmiyorum ki İclal abla konuşmuyoruz Harunla bayadır. Alpiye soruyorum iyi diyor işte"
"Hayır daha evlenmedi"
Komşular bu dünya kendilerini en çok ilgilendiren ve hayatlarını değiştirecek o kutsal bilgileri alıyorlardı anlaşılan.
Durumun komikliğine gülmeden edemedi. Babası evlense bunun İclal teyzeye nasıl bir faydası ya da zararı olacaktı ki?
Eşyalar tek seferde taşınacak gibi değildi bir kısmını sitenin kapısına koydu ve alabildiği kadarını yüklendi.
Öğle sıcağına dair küçük küfürler döküldü ağzından. Güneşe ateş edilme vakasının ne kadar mantıklı olduğunu düşünmeye başlamıştı.
Arkasından bir kıkırtı duyuldu. Birisi yaratıcı küfürlerini duymuştu muhtemelen. Bu tarz şeyleri ve ufak rezillikleri takmayı gördüğü terapilerle baya bir atlatmıştı.Duyduysa ne olmuş...
Güzel bir kabullenişti bu aslında. Tabi arkasında beliren, onu duyan ve gülmemek için yanak içlerini ısıran kişi Ege olmasaydı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sana Dair Düşler (BxB)
Teen FictionAlphan bu yazı yıllarca aşık olduğu ve onu reddeden Ege'yle geçirmek zorunda. Neyse ki her şey geçmişte kaldı. Yani olduğu kadar işte... Yarı texting Sena: Şey bu yaz bir misafirimiz var Aylin: Sakın o deme Göktuğ: Hayır amk yaaa Alphan: Sorun deği...