Koltukta oturmuş bir elimle Bisküvit'i severken diğer elimle alışveriş sitelerinde dolaşıyordum.
"Bu nasıl?" diye sordum yanımda oturan Efe'ye. Buraya geldikten beş dakika sonra barışmıştım bile onunla, zaten yan yana gelince barışmamam imkansız olduğu için iki gündür görüşmüyorduk.
Kafasını telefondan kaldırıp gösterdiğim şeye baktı. "Daha geçen buna benzer bir şey almadık mı zaten?"
Neyden bahsettiğini anladıktan sonra başımı olumsuzca salladım. "Hayır, onun önden bağlaması yoktu."
Farkı pek anladığını düşünmüyordum ama yine de onayladı beni. "Al o zaman, yakışır sana."
"Niye bir tek ben iş yapıyorum?" dedi Emre içeriden kâseleri getirirken. "Niye ben dışında hepiniz yatıyorsunu?"
"Bizi çağıran sendin." dedi Aksu, L koltuğun diğer tarafında uzanırken. Atlas oturuyordu Aksu da dizine yatıyordu.
"Ee? Çağıran mı iş yapmak zorunda?" diye serzeniş gösterse de kimse onu dikkate almadı. Hatta aksine Nisa, "Korku mu izlesek ya?" diye bir soru yöneltti.
"Korku filmleri çok kalitesiz oluyor, çoğu." dedim burun kıvırarak. Eskiden Aksu ile her akşam korku film seansı yapardık ve şimdiye kadar hiçbirinden adam akıllı korkmamıştık bile.
"Benim var bir tane bildiğim, gerilim korku." Kaan, telefonundan bir şeyler yazıp bize gösterdi.
Nefesini Tut, daha önce görmüştüm. "Daha önce görmüştüm bunu, öneriyorlar bâyâ. İzleyebiliriz." dedim koltukta yerleşirken.
Nisa da televizyondan Netflixe girip filmi hazırladı, bu sırada da Emre içerdeki son şeyleri de alıp masaya yerleştirmişti.
Ben uzanıp cips kâsesinin birini alırken Aksu da diğerini aldı. Nisa gelip hemen yanıma oturup cipslerin bir tanesini ağzına attı. Utku Atlas'ın yanındaki saldalyede oturmuştu ve Emre de masanın yanında yerdeydi. Kaan hemen yanımızdaki tekli koltuktaydı.
"Herkes hazırsa başlatıyorum." dedi Nisa ve bizden cevap gelmeyince dediğini yapıp filmi başlattı.
Filmin başı bile beni germişti, söylenen kadar vardı gerçekten.
Normalde korku filmlerinde korkmazdım, bunda da korkmamıştım ama çok gerilmiştim. Gerginlikten bir elimle Efe'nin koluna sımsıkı sarılmış, diğer elimle de en son yarım saat önce yediğim cips kasesini tutuyordum.
"Ne oluyor, ne oluyor? Ben bakamıyorum." diye boğuk bir sesle konuşan Emre'ydi. Kafasını yere gömdüğü için sesi boğuk çıkıyordu.
"Adam kitaplığın arkasında, arıyor çocuğu." dedi Nisa, onun da sesi gergin geliyordu. Hepimizi germişti film.
Adam, çocuğu bulmak üzereyken odadan yükselen çığlık sesiyle elimde sıkıca tuttuğumu sandığım kase havalanarak devrildi. "AAA!"
Çığlıkla birlikte irkilmiştim, ne olduğunu anlamaya çalışırken bir yandan da kucağıma dökülen cipsleri toplamaya çalışıyordum.
"Ne oluyor anasını satayım?" dedi Atlas ışığı açarken. "Aklım çıktı."
"Kusura bakmayın ya," dedi Utku kısık bir sesle. "Korku filmleri beni fazla geriyor."
"Bu korkuyu Emre'den beklerdim ama senden..." dedi Efe kendi üzerine sıçrayan cipleri toplarken. "Senden beklemezdim."
"Ayıp oluyor yalnız, ben gayet de cesur bir şekilde izliyorum."
"İzliyorsun? Ben ortada bir izleme göremiyorum. Sen kafanı gömüp bize soruyorsun," dedi Aksu kafasını Atlas'ın dizinden kaldırırken. "Açın da izleyelim ya, merak ediyorum."
"Açmasak?" diye atıldı Utku, "Animasyon falan izlesek?"
"Oldu olacak evcilik de oynayalım Utku," dedi Kaan oturduğu yerde dikleşirken. "Sen de Emre ile eş olursun, olur mu?"
Utku biraz düşündü, gerçekten düşündü. "Tamam," dedi en sonunda da. "Açalım yani."
Emre kızgın bakışlarla dönüp ona baktı, "Benimle evlenmeyi korku filmi izlemeye tercih mi ediyorsun sen?"
"Nisa." diye uyardı Utku onu, Emre'ye cevap verme gereği bile duymadan.
Nisa en sonunda kumandayı eline alıp düğmeye tekrardan bastı, film kaldığı yerden ilerlerken gerilim duygusu tekrardan benliğime girmişti.
Film akıp giderken neyse ki bu sefer bir vukuat yaşamadık, normalce izledik. En sonunda jenerik çıktığında derin bir nefes verdim rahatlamanın etkisiyle. "Korktun mu?" diye sordu Efe, eliyle önüme düşen saçı kulağımın arkasına yerleştirirken.
"Korkmadım, gerildim. Farklı şeyler."
"Evet," dedi kolunu bana doğru uzatırken. "Belli oluyor." İlk önce neyden bahsettiğini anlamasam da sonrasında gözümde kolundaki kızarıklık çarptı.
"Hi!" diye bir ses çıktı dudaklarımdan, bu Efe'yi güldürdü. "Ben mi yaptım bunu?"
"Bence korkmuşsun."
"Ya niye çekmedin kolunu? Deli misin niye uyarmıyorsun?" dedim sinirli sinirli. Manyak mıydı bu çocuk?
"Canım benim abartma, sadece kızarıklık bir şey yok. Kolum kesilmeyecek." dedi kolunu omzuma atıp beni kendine çekerken. Bunu yaptıktan sonra da başımın üzerini öpmüştü. Bu haraketi içimi kıpır kıpır yaparken gülümsedim.
"Bu gece burada kal," dedi saçımı okşarken. "Bu saatte tek başına dışarı çıkmanı istemiyorum ve araba kullanamayacak kadar uykum var."
"Saat daha iki," dedim kafamı kaldırıp kaşlarımın üstünden ona bakarken. "Bence bahane uyduruyorsun."
"Belki biraz," dedi kafamı kendi omzuna yatırırıp. "Yine de kal."
Onun omzunda yattığımda birden uyku bastırmıştı, Aksu'ya dönüp baktım. "Eve geçmeyecek misin?"
Kendini zar zor koltukta haraket ettirip rahat bir pozisyon buldu. "Ne gerek var, sabah giderim..." sona doğru sesi azalmıştı zaten. Bunların bu saatte uykusu nasıl gelebilirdi ya? Böyle de uykucu olunmazdı a-
Aniden gelen esneme ile düşüncelerim yarım kaldı, sanırım cipslerin içine Emre bir şeyler katmıştı.
Efe kafasını benimkine yasladı, bu haraketinden sonra zaten gitme fikrinden vazgeçip gözlerimi kapattım.
Sabah uyandığımda gördüğüm rüyayı hatırlıyordum, mavi bir muhabbet kuşu gelip omuzuma konmuştu ve bu benim dinç uyanmana neden oldu.
En huzurlu uykularımdan birisiydi.
🦫
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Varsa Yoksa Sen || TEXTING (TAMAMLANDI)
Teen FictionSiz: Sen kimsin? Kütüphane İnsanı: Pardon? Kütüphane İnsanı: Dan diye mesaj atan sen olduğuna göre bunu soran kişi tahminimce ben olmalıyım. Siz: Saf mısın rol mü yapıyorsun? Siz: Numaranı bıraktın ya hani? Kütüphane İnsanı: ? Siz: Kütüphanede, ben...