"Kapı açık!" diye bağırdım kapıyı tıklayan arkadaşlarıma. Şu an kâselere cipsleri dökmekle meşguldum. Görüş alanıma ilk giren Aksu oldu. Elindeki çantasını koltuğun üzerine bırakıp kendi de yanına yığıldı.
"İnsan bi' kapıda karşılar." dedi bilmiş bilmiş. Boşalan cips poşetlerini çöpe atarken göz devirdim. "Ne karşılayacağım be sizi, her Allah'ın günü görüyorum zaten."
"Her Allah'ın günü değil hayatım, Allah'ın her günü. Kafir misin sen?" dedi Nisa koltuğun tepesine yaslanırken.
"Çok konuşmayın da gelin şuraya bunları sehpaya taşıyın." dedim kâseleri göstererek. Ben elimde içecekleri taşıyordum.
Salona geçip yiyecekleri sehpaya koyduk, biz de yere oturduk. Yerde yemek daha rahat olduğundan burayı hazırlamak istemiştim.
Oturduğumuz gibi Nisa'nın masanın üzerinde olan telefonu çaldı.
Alper
İsimle kaydetme evresine geçilmişti, bilen bilir bu içimde sana çok kırgınım deme şekliydi.
"Açma," dedik Aksuyla aynı anda. İlk defa ortak olduğumuz bir şey vardı. "Açma, konuşalım öyle karar verirsin ne yapacağına."
Başıyla onaylayıp telefonu tamamen kapattı. "Sizdeyim."
Aksu işaret parmağıyla beni uyarırcasına salladı. "İlk ben konuşacağım, sus."
Omuzumu silkip kollarımı teslim olurcasına kaldırdım. Aksu cipslerden bir tanesini ağzına atıp masadaki içeceğinden bir yudum aldıktan sonra konuştu. "Bak şimdi, bu bir aşk işi tamam mı? İnsan sevdiğinin doğum gününü, el ele tutuştuğu günü, yıl dönümünü unutmaz. Unutursa sevgilin olmaz, anladın mı?" dedi tane tane. Sonra da devam etti.
"Sen gitmişsin mis gibi hediye almışsın çocuğa, sen çok mu boşsun? Senin işin yok mu senin yoğunluğun yok mu?" diye sordu Nisa'ya. Aslında soru sorar gibi kurmamıştı cümleyi ama Nisa ciddiye aldı ve 'hayır' anlamında başını salladı.
Bu cevabı beni güldürürken Aksu'yu fena bozdu. "Sus sen yanlış biliyorsun, meşgulsün. Meşgul olmasan bile yine de sevgilinin böylesine önemli bir günü unutması normal değil yani."
"Bitti mi?" diye sordum gözlerimi devirerek. Saçmalıyordu yani şu an. Bitti dercesine başını salladıktan sonra bu sefer konuşma sırası bendeydi.
"Aksu hayatında hiç bu kadar yanılmamıştı," dediğimde Aksu konuşur gibi oldu ama bakışlarımla onu susturup devam ettim. "Projesinden götünün üzerine oturmaya hali olmadığını biliyoruz çocuğun. O yorgunluktan unutması çok normal."
"Tamam ben demiyorum ki bu çocuk haklı, haksız. Ne olursa olsun unutmamalıydı ama yine de bunun için iki senelik ilişkini bitirmeye değmez bence çünkü ben Alper'in sana olan aşkını seksen kilometre öteden beri hissediyordum yani."
Nisa dudaklarını araladı, kafası karışmıştı belliydi. "Ben zaten diğer davranışlarında bir sorun görmüyorum, hâlâ aşık bana ben de ona. Ama ikinci yıldan bunu unutursa evlendiğimiz zaman çocuklarımızı falan unutmaz değil mi?" dedi ciddi ciddi, şaka yapmıyordu ciddiydi.
Bu haline kahkaha atarken az daha cips boğazıma kaçacaktı. "Ne gülüyorsun ya? Dertliyiz burada."
Öldürerek kendimi toparlamaya çalıştım. "Tamam tamam, özür dilerim, sendeyiz."
"Korkuyorum işte o şüphe düştü bir kere içime, ayrılmayacağım ama eskisi gibi davranabilir miyim bilmiyorum." dedi ellerini çenesinin altında birleştirerek. Üzgün olduğunu görebiliyordum ve haklıydı da, keşke haksız olsaydı.
![](https://img.wattpad.com/cover/344206725-288-k978998.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Varsa Yoksa Sen || TEXTING (TAMAMLANDI)
Teen FictionSiz: Sen kimsin? Kütüphane İnsanı: Pardon? Kütüphane İnsanı: Dan diye mesaj atan sen olduğuna göre bunu soran kişi tahminimce ben olmalıyım. Siz: Saf mısın rol mü yapıyorsun? Siz: Numaranı bıraktın ya hani? Kütüphane İnsanı: ? Siz: Kütüphanede, ben...