Ölüm sessizliği.
Bütün eve hakim olan eylem tam olarak buydu.Jimin eşyalarını toplamışken küçük Minji dahi sessizce olanı biteni anlamlandırmaya çalışıyordu.Abisi telaşla bir şeyleri toplamaya çalışırken küçük kız oturduğu yatakta sadece abisini izliyordu.
"Abi nereye gidiyoruz?"Peltek dilinden çıkan sözcükler çok anlam kazanamasada dili döndüğünce sormaya çalışmıştı.Küçücük olan ellerini yastığa dayayarak kafasını avuç içlerine yasladı.Jimin dolapları boşaltırken kardeşinden gelen soru ile nasıl anlatması gerektiğini düşündü.Bütün her şeyi bir kenara iterek yatağın içinde oturan sevimli alfanın yanına adımlayarak oturdu.
"Yeni bir evimizin olmasını isterdin değil mi bebeğim?"Gözlerini sevimlice kırpıştıran kardeşinin surat ifadesinin değişimini izliyordu.Ellerini uzatarak küçük elleri tuttu.Henüz dört yaşını doldurmamış bir çocuktan cevap bekliyordu.
"Başka bir yere mi gideceğiz?"Yaşı gereği her şeyi sorgulama döneminde olan bir çocuk olarak elbette merak ediyordu.Jimin ona şefkatle baktı.Üç yaşını tamamlayan alfalar genellikle daha iri vücutlara sahip olurlardı ama kendi kardeşi bir omeganın vücut hatlarına sahipmiş gibi görünüyordu.Oysa Minji çok akıllı bir alfaydı.
"Evet tatlım istediğin her şeye sahip olabileceğin bir yer."
Küçük çocuğun gözleri irileşmişti.Jimin onu bu halini fazla tatlı buldu.Doğru olanı tercih ettiğini düşündü.Minji için yapması gerekinin bu olduğunu biliyordu."Yemekte var değil mi abi aç kalmayız böylece?"Şaşkın suratı ile sorduğu sorudan dolayı Jimin'in içi sızlamıştı.Gözleri hızlıca dolarken derin derin nefesler çekmişti içine.Kabarık olan küçüğünün saçlarını elleri ile okşadı.
"Evet tatlım istediğin kadar hemde."Boğazı düğüm düğüm olmuştu.Jimin'in içinde kor alevler harlanıyordu.Kardeşine yetmek için gece gündüz çalışıyordu ama yine de yetersizdi hepsi.Günlerce kaldıkları eski evde Minji'nin aç kaldığı zamanlardı biliyordu.Kendisini saymak işten bile değildi.
İri şaşkın gözleri ile kendisine bakan kardeşi bir kaç dakika sevinçle el çırpmıştı.Onun mutluluğu ile mutlu olan omega dakikalarca kardeşi ile ilgilenmiş yüzünde öpülmedik bir nokta bırakmamıştı.Bütün kıkırtıları evi sarıyordu.En sonunda Minji gülmekten karnının ağrıdığını söylediğinde serbest bırakmış uyuması için bir şarkı mırıldanmıştı.Yaşı gereği hala alması gereken bir uykusu vardı.
Kardeşi aldığı düzenli soluklarla uyurken büyük yatağın içinde Jimin üzerine battaniye örtmüştü.Yumuşak yanaklarına birer öpücük bıraktığında hareketlenen çocuk ile sessizce odadan ayrılmıştı.Bugün büyük gündü.Minji ile Jungkook'un evine taşınıyorlardı.Ayrıca bir de nikahları vardı.Jimin'in içi tamamen buruktu.Böylesine bir evlilik gerçekleştireceği aklının ucundam dahi geçmezdi.
Ama kader tam da bu noktada devreye giriyordu.
İmkansız gelen her şey bir anda oluveriyordu.Adımları onu mutfağa yönelettiğinde görüş açısına sıkıntılı suratını eline yaslamış mutfak masasında düşünceli görünen arkadaşı girmişti.Jimin bir nebze olsun kırgınlığı geçer sanmıştı ama söyledikleri kelimeleri aklından bir türlü silemiyordu.Tae her zaman daha derin düşünen bir insandı.Öyle kelimeler sarf edecek birisi değildi.
Hala sessizliğini koruyan adımları ile çekinerek çay yapmaya koyuldu.En büyük ihtiyacı şu anda beynini kemiren farelerden kurtulmaktı.Düşünmek istemiyordu artık.Elektrikli çay makinesine malzemeleri koyduğunda düğmesine basarak çalışmasını bekledi.
Arkasını dönerek tezgaha yaslandı ve kollarını gövdesinde topladı.Bir ayağını diğerinin üzerine gelecek şekilde bükmüş salladığından şu anda habersizdi.Boğazını gürültü ile temizledi.Sessiz olan ortamı bir bıçak gibi delmişti bu ses."Konuşmayacak mısın Tae?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
More|Jikook|
FanfictionBurda kucağımda olmanı kaç gün kaç gece hayal ettim bilmezsin