Lavaboda ki kendisiyle baş başa kaldığı can yakan boş sessizlik sürüp giderken artık daha sakinleşmişti.Karşısında ki saf mermerden yapılmış lavabo tezgahına gözleri kitlenmiş gibi bakıyordu.Gün içinde yaşadığı yoğun duygu geçişlerinden ötürü bulanan zihni şimdi tamamen durulmuş berrak bir nehir gibiydi.
Artık kalkması gerekiyordu.Emin olamadığı kadar saatlerce soğuk zeminde oturarak ağlamıştı.Bu hali kendisine bir yerden tanıdık geliyordu.Evet...Çalıştığı küçük markette hırsızlık yapacağı zamanda böyle soğuk zemine oturarak ne var ne yok içi sökülercesine ağlamıştı.Şimdi de dejavu yaşıyor gibi hissetmişti.Bir an o gün tekrarlanıyormuş gibi.
Zorlanarak dengesini kurmaya çalışarak tezgaha sardığı ufak ellerinden aldığı destekle ayağa kalktı.Büyük aynaya düşen yansıması tek kelime ile berbattı.Gözleri ağlamaktan kırmızı kesmişken, yuvarlak suratı da buna eşlik ediyordu.Tıpkı içinde yaşadığı fırtınalar sonucu limanda dibe çöken güçsüz tekneler gibi görünüyordu.Tek bir parçası bile kalmamış hepsi hırçın dalgalara esir olarak dibi boylamış.
Yansımasına sahici olmayan bir gülümseme bırakarak açtığı soğuk suyu avuçlarına doldurmuş yüzüne sertçe çarpmıştı.Bu işlemi bir kaç defa daha tekrar ederek pamuklu havlu ile yüzünü kurulayarak ruhsuz bir şekilde kilidini açtığı kapıdan çıkarak yatağına ilerlerdi.Bu oda,bu ev,bu kıyafetler,bu hayat ve Jungkook hiçbiri Jimin'e ait değildi.
Yatağın içine girerek küçük bir yumak olana kadar dizlerini karnına doğru çekti.Yanağının altına yerleştirdiği ellerinin soğukluğu bedeninden bir ürpertinin geçmesine neden olduğunda içleri acıyan kızarık gözlerini kapattı.
Odanın kapısı gıcırtıyla açıldığında gelenin kim olduğunu kendisinden önce gelen yoğun kahve kokusundan anlamıştı.Omegası Jungkook'u hissettiği zamanlarda genellikle cilveli tavırlar sergilerdi lakin şu an tamamen ruhu çekilmiş gibi hareketsiz duruyordu.Boynunu bükerek bir kenara çekilmişti.Arkasından yatağın o kısmı çökerken Jungkook'un büyük kemikli ellerinden bir tanesi ince belini kavramıştı.
Uzun sayılmayacak süre sessiz kalan alfa Jimin'in ince beline ufak bir baskı yaparak"İyi değilsin."diye daha çok tespit edermiş gibi derinden gelen hırıltısıyla fısıldayıp yumuşakça konuşmuştu.Jimin küskünce sırtını dönen omegasını dinledi ilk kez.Ama Jungkook'a kırılmaya hakkı var mıydı?
Çok acı çekiyorum.
Demek istiyordu ama sessiz kalmayı tercih etti yine.Burnunun direği anlam veremediği bir hisle sızlarken hala akacak yaşı olmasına hayret ediyordu.Jungkook'tan kendisine gelen parfümü ile karışık feromonlarının kokusu genzini yakıyordu.Kendi kokusu ise küskünce omuz silken omegasından ötürü dışarı yansımıyordu şu anda.
Jungkook'un eli aşağı belinden kayarak karnına ulaştığında Jimin engellemek için hamle yapacakken kasıklarında ki huzursuz ağrının azalmaya başlaması ile yine hiçbir şey yapmadı."Ufaklık mı rahatsız ediyor seni bu kadar?"
Jimin içli bir nefes çekerek kısık sesiyle yorgunca fısıldadı."Uyumak istiyorum sadece."
Uyku kendisini yavaştan esir almaya başladığında Jungkook'un karnında gezen ellerinin getirdiği rahatlama ile huzursuz bir uykuya dalmıştı.
Ensesine doğru sıcak nefesler vururken terlediğinden ve sıcakladığından ötürü rahatsız olan omega yerinde dönmeye çalışmış ama kendisini saran güçlü kollardan dolayı bir milim bile kıpırdayamamıştı.Bir kaç defa dönmeyi denese de bütün girişimleri başarısız sonuçlanmıştı.
"Jungkook?"diyerek çatallanan sesiyle homurdandı.Kolları bir mengene gibi her tarafını sarmış kendi ekseninde sıkıştırmıştı Jimin'i.En son varlığını arkasında hissetmişti şimdi ise onun kolları arasındaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
More|Jikook|
FanfictionBurda kucağımda olmanı kaç gün kaç gece hayal ettim bilmezsin