Ateş

41 20 1
                                    

Rüya görmediğini söylüyor ya kafanız karışmasın ileride nedenini anlayacaksınız owhduwoiru

🌊✈

G

özlerimi  aralarken uyanmak bilmeyen bedenime yataktan kalkması için komutlar veriyordum. Yine okula geç kalırsam bir dersten kalacağım kesinleşirdi. Ayrıca bir an önce hazırlanıp aşağıdaki kurdu da veterinere götürmeliydim.

Rüyasız bir gece geçirmiştim. Ki zaten normalde de çok rüya gören biri değildim.

Alt tarafı bazen annenle babanı görüyorsun o kadar Tess.

Sıcacık yataktan içim acıya acıya kalktım.  Banyoya gidip kısa bir duş aldıktan sonra üzerime gözlerimle uyumlu açık mavi bir kazak ve mavi ispanyol paça kot pantolonumu giydim. Ayakkabı olarak beyaz bileklerime gelen botlarımı giydim.
Kurdun durumunu merak ettiğim için hızlı olmaya çalışmıştım.

Aşağı inip çıkmaya zamanım olmadığı için hazırlanıp direkt inmiştim.

"Sen ona kurt iyileşmişse beni parçalamasından korkuyorum demiyorsun da..."

Eğer korksaydım dün korkardım kurttan John.

Sanırım sabah John bana laf sokmadan geçmiyor.

Merdivenlerden inerken temkinli bir şekilde trabzanlara tutunarak etrafa bakındım. Belki de hemen iyileşip gitmiştir diye düşünerek yavaş adımlarla salona girdiğimde gördüğüm manzarayla dondum.

Kurt sanki dün yaralı olan kendisi değilmiş gibi kanepemde başını benim en sevdiğim yastığa yan olarak yaslamış ve ne hikmetse açılan televizyondan Avengers : Infinity Wars izliyordu.

"Fazla insan gibi bu Tess..."

Dün benimle kurtla bakıştığım için dalga geçen John ölmüş olmalı.

Kapının önünde dikilirken beni fark ettiğini ama bana bakmaya tenezzül etmediğini hissettim. Belki de Ay Işığı onun için çok sakin bir isim olarak kalmıştı. Doberman dururken Ay Işığı da neymiş? Bu kurt tam bir odun.

"Kurdun da odunu oluyorsa demek Tess.."

Zararsız göründüğü için ona doğru yaklaşıp tam önünde durdum. Artık televizyonu göremiyordu. Öne doğru eğildim. Anlamayacağını bilmeme rağmen ona günlük planımızı anlatmaya koyuldum.

"Benim bugün okulum var. Ama sen yaralısın ve seninle ilgilenecek biri lazım Ay Işığı. Sosyal biri olmadığım için özür dilerim ama seni emanet edebileceğim bir arkadaşım da maalesef yok. O yüzden sen veterinere ben de okula gidiyorum. Akşam seni alırım oradan, anlaştık mı?" Dememle bana hırlaması bir oldu. Tehditkar bir tınıdan çok anlaşmadığımızı gösterme şekliydi sanırım bu.

Ne yapacağımı bilemiyordum ve zamanım azalmıştı. Hemen evden çıkmazsam bu yılki en önemli dersimden kalacaktım. O yüzden hızlı düşünerek veterineri eve göndermeye karar verdim ama Ay Işığının bunu bilmesine gerek yoktu.

Elimi başına uzatınca tepki vermediğinden, başını sevdim ve montumu almak için girişteki ahşap vestiyere ilerledim. Beyaz montumu giyerken Ay Işığının gümüşi gözlerini gözlerime diktiğini ve dibimde bittiğini gördüm.

Sanırım beni uğurluyordu.

Kapıyı açıp dışarı çıkacakken yine peşimden geldi ve dibimde bitti.

Tanrım! Bizimle gelmek istiyor Tess!

Zorla evde tutamazdım onu. Ve peşimi bırakacağa da benzemiyordu. Onu emanet edebileceğim kimse yoktu. Çıkmazdaydım.

Melez Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin