5

102 14 22
                                    

"Senin karanlığında bir gece, var olmayan renklere boyuyor gözlerini..."

Fade into you-Mazzy Star

Fade into you-Mazzy Star

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

****

Jimin ve hoseok en saf hâllerini yaşadıkları lunapark macerasından sonra şehirde yürümeye devam etmişlerdi. Saat gece yarısını çoktan geçmişti, zaman onların adımlarına eşlik ediyordu. Hafif esen rüzgar kulaklarına bir şarkı fisıldıyordu fakat jimin için o şarkı önceden çalmıştı. Hoseok'un kalp atışlarını dinlediğinde hissettiklerini hâlâ hatırlıyordu. Konu jung hoseok olunca jimin, unutmak kelimesini dünyasından siliyordu.

Biraz soluklanmak için ileride gözüken banka doğru ilerlediler. Bankın hemen kenarında duran sokak lambası hoş bir görüntü sunuyordu. Oturduklarında etrafa göz attı jimin, sokaklara kıyasla buralarda pek kimse olmuyordu ve bu onu rahatlattı. Hoseok'un kendini kötü hissetmesini, yanında huzursuz olmasını istemiyordu. Tanınmış biri olmanın verdiği ağırlığı bu gecelik almak istiyordu ondan.

"Şu an burada olmamız hâlâ rüya gibi geliyor." Bakışlarını karşıya dikerek konuşmuştu hoseok. Duyguları zaman geçtikçe garip bir hâl alıyordu. Zamanın onlarla dost olmasını ve bu anın hep sürmesini diledi. Birkaç saat sonra güneş doğacak, eşyalarını toplayıp bu güzel anıları yanında götürecekti. Peki ya jimin, sadece zihninde gezinen hayali biri mi olacaktı? Onu bir daha göremeyecek olma ihtimaliyle huzursuz oldu. Hemen yanında gözlerini kapatmış duran genç adama baktı. Yüzünün her bir detayını aklında tutmak istese de öncelik onu hissetmesiydi, yanında hissetmek.

Bankın yanında duran sokak lambası jimin'in yüzünü ve saçlarını aydınlatıyordu. Hafif turuncu ışığın ona özgürce dokunmasına imrenmeden edemedi hoseok.
Jimin'in içten içe kendini beğenmediğinin farkındaydı ki bir şans verilse veya bir dilek hakkı, hiç düşünmeden ne kadar güzel ve özel olduğunu göstermek isterdi. Zihni, kaçışı olmayan duygular tarafından ele geçirilmişti. Gözlerini kapattı, rüzgarın getirdiği lavanta kokusunu soludu.

"Bu rüyadan uyanmak ister miydin?" Kısa bir sürenin ardından sessizliğini bozmuştu jimin. Ruhu yoğun duygularla harmanlanmış, koyu maviye boyanmış geceye eşlik ediyordu. Yanında oturan esmen tenli gibi o da bu anın biteceğinden dolayı huzursuzdu. Evren sonsuz ise neden istediği anlar da sonsuzluğun içine dahil olmuyordu? İnsanı yaşatan bu anılardan başka bir şey değildi ve bunların ellerinden alınacak olması koca bir haksızlıktı.

"Hangi rüya sonsuza dek sürer ki jimin? Ben veya sen uyanmak istemesekte, gerçekliğe gözlerimizi açıyoruz her zaman." diyerek sorusunu cevapladı hoseok. Ona hak vermişti jimin, sonsuz gibi görünen her şeyin bir sonu vardı ve unutulan da buydu.
"Sonsuza dek süren rüya olsaydı eğer bunu bizim için dilerdim. Bu anda uzunca kalmak, her duyguyu tatmak ve en önemlisi bizi hissetmek." Tekrardan bakışlarını etrafta gezdirdi jimin, dokunsalar ağlayacak gibiydi. Hoseok o an ikisininde benzer düşüncelerinin olduğunu fark etmişti. Onun ruhunda zuhur eden bu düşünceler, hisler jimin'in ruhunda da yeşeriyordu.

before sunrise || jihopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin