Umarım beğenirsiniz, iyi okumalar🫶🏻🫶🏻Arada böyle kendimi utandıracak ani şeyler yapardım. İlerisini gerisini düşünmeden. Sonra da kendimi yerdim niye yaptım diye.
Fakat bu kez öyle olmamıştı, hiç pişman değildim yine de kendimi şamarlamak istiyordum. Çok utanmıştım.
Tekrar ona baktığımda gülmemek için zor tutuyordu kendini baktığımı anladığında kafasını çevirmişti diğer tarafına.Anamgil arabaya geldiğinde şehre indik. Ayda yılda bir şehre geldiğim için cama yapışmış dışarıyı izliyordum. Yanımızdan geçen insanlara, kadınların giydiklerine, çocuklara bakıyordum. Çok güzel giyiniyorlardı hep imrenmiştim onlara. Bana nişanlık alacaktık, ne istediğimi hiç bilmiyordum. Ailesinin durumları iyiydi köydeki en çok araziye sahip olan onlardı. Musalar diyorlardı onlara. Büyük dedesi varlıklı, çalışkan adammış. Vicdanlı biriymiş üç çocuğunun anası ölünce küçük çocuklarıyla bir başına kalmış. Hem köy işleriyle hem de ev işleriyle başa çıkamayan adam tekrar evlenmişti.
Hasan'la aramızda 4 yaş vardı, ben 20 o da 24 yaşındaydı çok bir bilgim yoktu hakkında. Köylü ne biliyorsa ben de anca o kadar biliyordum. Söz kesildikten sonra ailesi sık sık bize oturmaya gelsede laf söz olur yakışık almaz diye onu getirmiyorlardı.
Tek yakınlaşmamız benim öpücüğümdü.
Hasan arabayı bir dükkanın önünde durdurunca hepimiz indik arabadan.
"Anne ben burdayım siz geçin bakın sonra beni çağırın ödeyim" dedi. Bana hiç bakmıyordu, zaten hoş olmazdı anasının benim anamın yanında. Biz içeri geçmiştik.Çeşit çeşit basma etekler, mandikler, bluzlar vardı. Her kadın gibi çok severdim yeni şeyler almayı. Babam çok almazdı bize bazen ablalarımla günlüğe gider çalışırdık kendi paramızı çıkarır şehre inenlere sipariş verirdik gizli gizli. Babam sert biri olsa da hiç dayağını yememiştik, kıyamazdı bize.
Bir sürü şey almıştı kaynanam hiç esirgememişti. Herkes kaynanasından nefret ediyordu eziyet çektiriyor diye. Kendi annemde aynı şekilde sevmezdi kaynanasını. Ama Hasan'nın annesi hiç kötü birisi gibi durmuyordu. Bize gelip gittikçe, gördükçe şimdiye kadar kötü bir şeyini görmemiştim. İlerde de görmezdim umarım.
Hasan ailenin tek erkek çocuğuydu. Belki de o yüzden bana kötülük etmiyordu anası.Alacaklarımızı aldıktan sonra başka bir dükkana geçmek için çıkmıştık. Hasanda peşimiz sıra geliyordu. Onu öptükten sonra yakınlaşma isteği gelmişti bana yanında durayım istiyordum. Gözüm habire onu arıyordu.
Nişan elbisesini burdan alacaktık. Bir sürü gelinlik, elbise ne ararsan vardı. Adam eğer bunlardan beğenmediğim olursa istediğim şekilde dikebileceğini de söylemişti."Kızım aklında bir şey var mı de ne istersen o olsun" dedi kaynanam. O böyle deyince utanmıştım " Aklımda bir şey yok anne" dedim.
Dükkan sahibi tek tek bana gösteriyordu birini çok beğenmiştim eteği kabarık değildi hafif bir kabarıklığı vardı sadece rengi ise gülkurusuydu. Çok abartılı bir elbise de değildi kafama çok yatmıştı.
Elbiseye bakarken Hasan geldi aklıma arkamı döndüm kapıya yaslanmış bizi izliyordu. Çok yakışıklıydı gerçekten hele de kapıya yaslanmış kalın kollarını göğsünde bağlayınca daha bi iri gelmişti gözüme. Karnımın altında karıncalanma olunca kendime geldim.
Ben bakınca yanımıza gelmişti yavaşça, bana bakıp "Bunu mu beğendin?" diye sordu.
" Güzelmiş" dedim sadece dilim damağım kurumuştu sanki. Tövbe bismillah daha evlenmeden kudurmuştum.
Denetmişlerdi bana o elbiseyi Hasan'nın ablasının yardımıyla giyindim çıktım karşılarına.
Her yeri tam olmuştu bir beli birazcık bol gibiydi. Hasan'nın ablası satıcıya " Biraz belden bol oldu abi gelinimiz beğendiyse bunu belini darlaştıralım" dedi sonra bana döndü " Meryem çok güzel oldun maşallah" dedi. Yanaklarım kesin al al olmuştu. Çok utangaç değildim ama herkes bana bakıyorsa ya da biri beni övüyorsa istemsiz utanıyordum beyaz tenli olduğum için hemen yüzümün kızardığı belli oluyordu. Annemde benden beterdi her yerde kızarırdı gül gibi olurdu ama çok yakışıyordu ona.
" Sağ ol Fatma abla ben de çok beğendim" dedim. Gerçekten de çok beğenmiştim güzeldim ben de ama bunun içinde ayrı bir güzel hissetmiştim. Köy yerinde böyle şeyleri hiç görmüyorduk, düğünlerde de arkadaşlarımla oturup öyle gelini süzerdik kendimizi hayal ederdik içinde işte sıra bana da gelmişti.Alacaklarımız bitmişti ben köye geri gideceğiz sanarken Hasan arabayı durdurmuştu " Karnımızı doyurup öyle gidelim köye yoruldunuz bugün" dedi.
Arabadan indiğimizde o önde, ablasıyla ben kol kola arkasında, peşimizden de annelerimiz bir yürüyüp bir duruyorlar konuşa konuşa geliyorlardı.
Lokantadan içeri girdiğimizde çeşit çeşit yemeklerin önünde durmuştuk Hasan yanımda kalmıştı. Kolumda olan Fatma abla aniden beni itince Hasan'a çarptım.
Gözlerimiz birleşmişti bugün bana bir şey oluyordu sürekli kedi gibi ona sürtünmek istiyordum. Öpmez olaydım keşke böyle diyorum ama pişmanda değilim bir kere daha öpesim vardı.
"Siz oturun ben geliyorum"dedi bana bakarak kafamı sallayıp bir masaya oturdum Fatma ablayla. 1-2 kere anca gelmiştim böyle bir yere babam şehre indiğinde yanında ya beni götürür ya da küçük kız kardeşimi götürür gezdirirdi hep. Yani çok gezme değildi ama o bile bize o kadar güzel gelirdiki kaç gün anlatmakla bitiremezdik. Birkaç kere böyle bir yerde yemek yemişliğimiz vardı.
Annemgilde yanımıza gelip oturduklarında yemek gelene kadar sohbet etmeye başlamıştık. Hasan'ın ablası Fatma abla 30 yaşındaydı başka köye gelin gitmişti aramızdaki yaş farkı yüzünden evlenmedenki halini çok hatırlamıyordum ama çok anlayışlı hoş sohbetliydi. Hasan' da gelip benim yanımdaki sandalyeye oturmuştu. Tam erkek erkek bi kokusu vardı. Adam yanıma oturunca bir de kokusunu alınca bana bir mayışma gelmişti. Masa küçük olduğu için arada kolu benim koluma değiyordu nefesim hızlanıyordu ister istemez. Daha öncesinde hiçbir erkekle münasebet yaşamamıştım ve bendeki bu şey neydi bilmiyordum. Adam sadece yanımda oturuyordu hiçbir şey yapmıyordu ama durduk yere temas etmek istiyordum.Öpmeden önce de ara ara yan yana geldiğimizde eşim olacağı için içgüdüsel mi artık ne bilmiyorum yakınlaşma isteği geliyordu bugünde artık kendimi tutmak istememiştim. Teması severdim fakat daha öncesinde bir erkekte bu isteğim hiç olmamamıştı.
Ona tekrar dokunmak istiyordum, annem, onun annesi ve Fatma abla koyu sohbete dalmışlardı. Hasan da masaya kollarını koymuş çenesini eline dayamış onları dinliyordu arada da gözlerinin bana kaydığını görüyordum. Aklıma birden masanın ortasına çalışanların koyduğu salataya tuz atmak geldi. Tuzluğa baktım onun yanındaydı aslında ondan isteyebilirdim ama kendim almak istiyordum böylelikle belki ona az da olsa yakınlaşabilirdim.
Ona yaklaşmış tam tuzluğu alacaktım hesap etmediğim bir şey oldu. Büyük göğüslerim, göğüslerim büyüktü benim gidip adamın kollarına dayamıştım memelerimi.
Göğüslerimde kollarını hissettiğimde salak gibi kalmış üstüne gözlerimi de gözlerine çevirmiştim. Hemen tuzu alıp geri yerime oturduğumda yan gözle ona baktım. Gözlerini irice açmış masadaki kollarını indirmiş dizlerine koymuştu. Elleri bacaklarını sıkıyordu.
Ne hissettiğini anlayamasamda kendi hissettiğimle aynı şeyi hissettiğini düşünüyordum kadınlığımda karıncalanma oluyordu. Az önce kollarına değen göğüslerimse ağırlaşmış uçları ince sütyenime batıyordu.
Aniden ayağa fırladığında irkildim benle beraber annemgilde şaşkın şaşkın bakıyorlardı
"ben tuvalete gidiyorum" dedi ve gitti. Gidince annemgil geri dönmüşlerdi konuşmalarına bense gülmemek için elimi dudaklarımın üstüne koymuştum. Onunla böyle uğraşmak hoşuma gitmişti bugün iki kere oluyordu bu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MEVA(ASKIDA)
Historical FictionArkaya oturmuştum o da şoför koltuğundaydı. İri omuzlarını, direksiyondaki büyük damarları belli olan elini, yaz olduğu için giydiği yakalı tişörtünden gözüken çıplak kollarını inceledim. Gözüm yukarı tırmanarak yüzüne geldi. Yalan yok kendine has...