Bugün bi gaza geldim bir bölüm daha yazım kvmemfmwkd
umarım beğenirsiniz🫶🏻💖Düğüne çok az kalmıştı her şey hazırdı. Haftaya artık baba evinden çıkıyordum. 2 gün önce de hem dini nikahımız hem de resmi nikahımız kıyılmıştı. Evliydim artık, evin büyük kızı tek ben olduğum için her işi nerdeyse ben yapıyordum anneme kıyamadığım için her işten anlardım onda zorlanmayacağımı biliyordum ama nasıl eş olacağımı bilmiyordum.
Ne kadar ona sürekli yakın olmak istesemde doğru düzgün konuştuğumuz yoktu nasıl bir ömür boyu anlaşacaktık ya anlaşamazsak diye her gece herkes uyuduktan sonra sürekli bunları düşünür uykumu kaçırırdım.
Nişandan sonra bu düşüncelerim daha çok artmıştı uykusuz kalıyordum çoğu gün takmamaya çabalıyordum su akar yolunu bulurdu.Bugün de Hasan'nın evine yani artık benim de evime gidip çeyizimi serecektik. Düğünden sonra çeyiz görmeye kadınlar geliyordu. Açıkçası aşırı saçma bulduğum gelenekti ama mecbur yapmak zorundaydım. Çeyizim benden önce gitmiş serilmeyi bekliyordu. Hasangilin ev bizden biraz uzaktı bizim ev köyün girişindeydi onlarınki köyün sonlarına doğruydu o yüzden Hasan ben gelir sizi alırım sıcakta yorulmayın demişti. Şimdide onun gelmesini bekliyorduk. Annem geçen gün düşüp ayağını acıtınca ben gelmeyeyim sen kardeşini al git demişti. Birde çeyizimi sermeye yardıma çok sevdiğim arkadaşım Gül gelecekti. Gül evliydi birde bebeği vardı o yüzden biraz geç gelecekti ondan başkasını çağırmak istememiştim. Çok geçmeden Hasan evin önüne traktörle gelmişti. Beklemeden uzanıp açtığı bir kapıdan ben diğerinden kardeşim tırmanıp çıkmış yanına oturmuştuk. " Hoş geldiniz, arabayı babam aldı ondan traktörle geldim" diye açıklamıştı. " Hoş bulduk, olsun bir şey olmaz" dedim ben de ona.
Kardeşime dönüp "nasılsın Zümra"diye sormuştu. Zümra benim tam zıttımdı aşırı utangaçtı. Hasan'ı da çok sık görmediği için alışana kadar böyle utanacaktı ama alışınca yerinde durmazdı. Yaşına da veriyorduk aslında Zümra daha 11 yaşındaydı birde Zümra'nın büyüğü erkek kardeşim Hakan vardı o da 15 yaşındaydı. Zümra'nın o tatlı yanakları al al olmuş "İyi enişte" demişti sadece .
Hasan'nın üstünde eski gömlek vardı tarladan geliyordu galiba. "Tarladan mı geldin?" diye sordum.
" Evet az yapılacak iş vardı onları hallettim kusura bakma böyle geldim yanına" diyince gülümsedim köyde herkes çalışıyordu yaz zamanıydı şuan normaldi böyle olması hem de ben takılmazdım bunlara ne olacaktı canım. Dudağının üstünde kalan otu görüp elimi ona uzatıp oyalanarak aldım hasat zamanıydı. Gözleri elimi takip edip geri gözlerime bakmıştı, titrek bir nefes çekti içine.
" sorun değil canım köydeyiz sonuçta" bilerek canım demiştim. Kocama biraz cilve yapsam ne olacaktı sanki.
Gözleri bütün yüzümde dolanmış çenemden boynuma doğru kaymıştı. Yavaşça gözleri ona doğru eğildiğim için dar koyu pembe bluzumdan oldukça belli olan göğüslerime kaydığında sertçe boğazını temizlemişti. Elimi inadına ağır ağır götürüp yukarıya doğru çekiştirmiştim bluzumu ama hareketlerim oldukça yavaştı. Ben de az değildim valla.Yanımızda kardeşim vardı ama küçüktü o anlamazdı ona baktığımda köşedeki çocukların oyunlarını izlediğini görmüştüm. Traktörün içi dar olduğu için çok yakındık zaman geçtikçe bana iyice bir haller olmuştu utanması hoşuma gidiyordu onu utandıracak bir şeyler yapıyordum o da yüzü kızarıyor, derin derin nefesler alıyor en sonunda da utanıp kaçıyordu. Bu halleri başta çok tatlı gelsede yaptığım şeylerde iyice istekli hale gelmiş adamın kucağına atlamamak için kendimi zor tutuyordum.
"Bizi bırakıp geri mi döneceksin tarlaya?" diye sordum. Normalde çok konuşmazdık zaten sözden birkaç hafta sonra nişanlanmış 1 ay sonra da nikahımız kıyılmıştı. Hasan'nın babasıyla benim babam hayırlı iş uzatmaya gelmez hemen halledelim demişlerdi. Yani konuşmaya vaktimiz yoktu sözün özü ama gördüğüm yerde adamı elleşmeden bırakmıyordum. Kocamdı artık istediğim gibi dokunurdum.
"İşim bitti daha gitmem evdeyim bugün" dedi heyecanlanmıştım bütün gün aynı evin içinde olacaktık nerdeyse. Traktörü çalıştırıp evlerine doğru sürdü. Bakışlarımı ondan çekmiyordum habire kıpırdanıp duruyordu sanırım az önceki olayın etkisinden hala çıkamamıştı.Traktörü evin önündeki hayat dediğimiz büyük yerde durdurunca kapıyı açıp indim. Kapıda Havva anneyle Fatma abla karşılamıştı bizi. Çeyizim çok olduğu için öğlen olmadan gelmiştik geçe kalmasın diye. Kahvaltıyı hazırlamışlardı evden çıkmadan önce az atıştırsamda sofrayı görünce karnım guruldamıştı.
Kaynanam hemen bizi sofraya oturtmuş bana zorla bir şeyler yedirmeye çalışıyordu o sırada Hasan ortadan kaybolmuştu büyük ihtimal üstünü değiştirmeye gitmişti.Karnımızı doyurduğumuzda kirlileri kaldırıp geri kalanları Hasan yesin diye bırakmıştık. Kaynanam kardeşimle mutfaktaydı, Fatma ablada içerdeydi. Geri bahçeye çıktığımda Hasan saçı ıslak gelmişti. Banyo yapmıştı, ıslak saçlarını görünce yine edepsiz düşüncelerin hepsi birer birer aklıma gelmişti. Ona yanaştığımda biraz daha fazla yaklaşmak istemiştim. Sonuçta kocamdı herkesin işi varken biraz yaklaşabilirdim bence. "Sıhhatler olsun" dedim mırıl mırıl.
oldukça yakınındaki bana bakarak iç çekmiş kafasını ağır ağır sallamıştı. Eli kalkıp geri indiğini gördüm niye bana dokunmak için bu kadar kendiyle savaş verdiğini anlamıyordum. Dokun gitsin işte."Oturda sana çay dökeyim karnını doyur" demiştim sesimi o ve benden başka kimse duymamıştır istemsizce sessiz konuşuyordum. Gözlerim dolgun dudağına takıldığında canım onları o kadar çok öpmek istemişti ki dudaklarımı birbirine bastırdım.
" Meryem" dedi kısık bakan gözleriyle " mahvoluyorum bir hafta daha dayanamayacağım" diyince kendimi tutamayıp gülmüştüm. Biraz daha çıldırtmak istiyordum onu yanından masaya eğilip boş bardağı aldığımda arkamdaki ona kalçalarım sürtünmüştü. Sesli bir şekilde canı yanmış gibi inleyince cevap vermeden geri çekildim ve elimdeki çay bardağıyla kırıta kırıta mutfağa gittim. Keyfim yerine gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MEVA(ASKIDA)
Historical FictionArkaya oturmuştum o da şoför koltuğundaydı. İri omuzlarını, direksiyondaki büyük damarları belli olan elini, yaz olduğu için giydiği yakalı tişörtünden gözüken çıplak kollarını inceledim. Gözüm yukarı tırmanarak yüzüne geldi. Yalan yok kendine has...