"Merhaba bay Lee, Becky Armstrong ve yanındaki yabancıyı hırsızlıktan göz altına almak zorundayız"
Bay Lee şaşkınlıkla bize döndüğünde ne diyeceğimi bilemeden bakakaldım.
"Polis bey ne hırsızlığından bahsediyorsunuz?"
Annem araya girince konusmaktan vazgeçip onlara baktım
"Daha fazla bilgi veremiyoruz, hemen polis merkezine gitmeliyiz"
"Bizde gelebilir miyiz?"
"Becky Hanım ve yanındaki şahıs bizim aracımızla gelecek,siz ise kendi aracınızla bizi takip edebilirsiniz"
3 hafta önce bana üvey babamın taylanddaki kızıyla birlikte polis aracının arka koltuğunda oturacağımı söyleselerdi sanırım kahkaha atardım
Ama bu durum gerçekti. Soluma döndüğümde umursamaz şekilde cama bakan Freen'i görünce gerginlikle derin nefes aldım."Nasil bu kadar rahatsın?"
"Niye bu kadar gerginsin?"
"Soruma soruyla cevap vermeyi bırak artık!"
Yolcu koltuğundaki polis arkaya dönüp bize bakınca sesimi fazla yükselttiğimi farkettim.
"Bizi soktuğun duruma bakar mısın? Başımız yanacak"
"Alt tarafı bir ceket aldım bugün ki adrenaline değdi ama merak etme Lee denen herif halledecektir."
"Halledebileceginden nasıl bu kadar emin olabilirsin?"
"İngiltere'nin en zengin iş adamlarından biri. Şuana kadar masumca bu kadar yükseldiğini düşünmüyorum. Kirli işlerini görmezden gelecek polis arkadaşları vardır"
"Kefalet ödeyerek halletse bile sabıkaya işlenecek"
"Buna gerek kalmayacak merak etme"
"Burda hukukçu olan benim"
"Lee denen herifin pis işlerini bilende benim"
"Onu sevmediğin için iftira atamazsın"
Bir kaç saniye bana baktıktan sonra tekrar umursamaz şekilde cama döndü.
Merkeze geldiğimizde Annem ve Bay Lee bizden once varmıştı. Bay Lee fazla sessizdi bu durum beni hafiften korkutuyordu. Onu ilk defa bu denli sessiz ve gergin görüyordum.
İfademiz alındıktan sonra bizi beklememiz için Nezarethaneye aldılar.
Freen'in örtüyü banka serip uyuduğunu görünce sinir krizi geçirmemek için volta atıyordum."Yarim saate çıkarız bu kadar gergin olma"
"Sen kafayı yemişsin"
"Bu benim için bir iltifat"
"Ne için yaptın bunu?"
"Keyfim öyle istedi"
"Sırf baban tarafından farkedilmek için değil mi? Ya da onun seninle ilgilenip ilgilenmeyeceğini görmek için"
Gözleri kapalıyken bu söylediğimi duyunca aniden açıldı. Ayağa kalktıgında gergince ona döndüm. Yavaşça bana doğru yürüdü.
"Burdan çıktıktan sonra ne bir tek kelime ne de tek bir bakış bile atarsan sonrasında olacaklardan ben sorumlu değilim. Sakın ama sakın bana yaklaşma bile"
Sanırım Freen geldiğinden beri ilk defa bu kadar korkmuştum. Kırıcı olduğumun farkındaydım. Özür dilemek için hareketlendiğimde. Nezarethane kapısı açıldı.
"İkinizde şanslısınız mağaza sahibi şikayeti geri çekti"
Rahatlıkla nefes aldığımda gülümsemiştim. Freen benden önce davranıp nezarethaneden çıktı. Arkasından bende çıktığımda amirin yanındaki annemi farkettim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
YORGUN(FREENBECKY)
FanfictionKüçük yasta babasınin terk ettiği Freen üniversitede annesini kaybetmişti. Ingiltereye babasının yanına gitmek zorunda kalan freen üvey annesinin kızı Becky ile anlaşabilecek miydi?