(YAZARDAN)
Masanın karşısında karşılıklı oturuyorlardı. Rosé ve jisoo yan yana ,jungkook ve Taehyung ise yan yana oturuyordu. Jisoo karşısındaki Taehyung'a nefret dolu bakışlar atarken arada bi jungkook'a bakıp "bunlar nasil arkadaş olabilir?" Diye düşünüyordu.
Taehyung, karşısında oturmuş kendisine nefret bakışlarını atan genç kıza yalnızca gülümsüyordu. İçinde anlam veremediği bir şekilde genç kıza yakınlık hissediyordu. Zaten ilk gördüğü anda içinde birşeyler kopmuştu sanki.
Rosé ise jungkook'a bakmaktan çekiniyordu. Daha doğrusu bakmaktan korkuyor da diyebilirdik. Çünkü hayatında ilk defa bir mafya ile karşı karşıya oturuyordu.
Jungkook ise rosé'nin aksine gözünü kırpmadan genç kıza bakıyordu. Gözleri güzel kızın herseyini inceliyordu. Gözleri, dudakları,burnu, saçları ve çekingen tavırları... Farkında olmadan genç adamı kendine daha çok çekiyordu ve sadece çekmekle kalmayıp kendine bağlıyordu.
Jungkook, daha fazla dayanamayıp Taehyung'un kulağına eğilip fisildayarak "Jisoo'yu alıp dışarı çık" dedi. Taehyung başını sallayarak ayağa kalktı ve jisoo'nun kulağına fısıldadı. "Dışarıda sana özel bir şey söylemem gerekiyor" dedi.
Jisoo ilk başta reddetmek istese de merakına yenik düştü ve ayağa kalkıp onun peşinden odadan çıktı. İkisi de odadan çıktığında jisoo Taehyung'un karşısına geçip kollarını göğsünde bağladı ve "Dinliyorum " Dedi.
Taehyung, ne söyleyeceğini bilmiyordu çünkü yalan söylemişti özel olarak söyleyeceği hiç birsey yoktu. Taehyung, gözlerini jisoo'nun gözlerine sabitleyip ellerini ceplerine koydu. Bu söyleyeceği en saçma şeyi bile önemli bir şeymiş gibi hissettirirdi karşısındakine. Fakat yine aklına söyleyecek birsey gelmiyordu. Tanrı onun sesini duymuş olmalıydı ki kriz geçiren bir kadının koşarken jisoo'ya çarpıp dengesini kaybetmesine sebep olurken Taehyung , jisoo'yu belinden kavradı ve yere düşmesini önledi.
Rosé, odada jungkook ile yalnız kaldığı için daha da stres olmuştu. İstemsizce kafasının içinde onlarca ölüm senaryosu kuruyor,korkuyordu. Sebebini kendisi de bilmiyordu. Belki de sebebi karşısındaki mafyanın onun her hareketini pür dikkat izliyor olmasıydı.
Jungkook, oturduğu yerden ayağa kalktı. Rosé, bakışlarını ayağa kalkan jungkook'a çevirdi fakat çok bakmadı yalnızca bir kaç saniye daha sonra tekrar bakışlarını yere,sehpanın ayaklarına çevirdi. Jungkook birkaç adım yürüdü ve Rosé'nin üstünde durdu. Genç kızın hala ona bakmadığı görünce dilini ağzının içinde gezdirdi. Elini kızın yüzüne getirdi ve parmakları genç kızın çenesini nazikçe yukarı kaldırdı. Genç kızın beklemediği bu hareket yanaklarinin kızarmasına sebep oldu. Jungkook, Rosé'nin yanındaki koltuğa oturdu ve göz teması kurarak gülümsemeye başladı. Rosé istem dışı gülümsemeye başladı. Çünkü karşısındaki adamın gülümsemesi o kadar güzeldi ki karşısında kim olursa olsun ya da nerede olursa olsun herzaman herkesi her yerde gülümsetirdi.
"Bak sarı sincap, benden çekinmene gerek yok. Sana zarar vermem, veremem"
Jungkook'un kurduğu cümle ile Rosé'nin kaşları havaya kalktı.
"Veremem derken?"
Jungkook, bakışlarını kaçırdı ve sahte bir şekilde öksürdü.
"Yani ben iş ortaklarıma zarar vermem"
Rosé,korkusunu üzerinden atmış,azıcık da toplamış olduğu cesaretini kullanarak cevap verdi.
"Demek istediğin, biz ortak olduğumuz sürece bize zarar vermezsin yanlış mı anladım?"
Jungkook, bakışlarını Rosé'nin dudaklarından, gözlerine çıkardı.
"Yanlış anladın. Ben kafanda kurduğun mafyalardan değilim. Kimseye zarar vermem ortak olsak da olmasak da. Bana sadık kaldığınız sürece güvendesiniz"
"Anladım."
"Senden çok bunu babanın bilmesi gerekiyor gibi hissediyorum "
"Babam sadıktır. Herkese ve herseye ama mesajınızı ona ileteceğim"
Jungkook, cevap olarak yalnızca başını salladı. Rosé, artık gitmesi gerektiğini düşünerek çantasına uzandı. Çantasını koluna takıp ayağa kalktığında onunla beraber Jungkook 'da ayağa kalktı.
"Bir yere mi gideceksin?"
"Eve dönmem gerekiyor. Biraz dinleyeceğim. "
"Ben bırakayım istersen?"
"Hayır. Yani gerek yok zaten şoförüm beni bekliyor. "
"Pekala en kısa zanda görüşürüz. Sarı "
"Görüşürüz, mafya tavşan"
Rosé'nin çıkarken söylediği söz jungkook'u gülümsetti. Rosé odadan çıkıncaya kadar onu izledi. Bu kız onu çok kısa sürede kendine hayran bırakmıştı. Bunu yapan ilk ve son kız olacaktı.
Kaderin yan yana getirmeye çalıştığı iki insan birbirinin sonu olacaktı. Kader belki de ilk defa hata yapmıştır. Sahi kader diye adlandırdığımız şey her zaman doğruyu mu seçerdi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BATAKLIK
أدب الهواةEn büyük azaptır aşk. Mutlu sonla biteceğini düşündüğün hayatta gerçeklerle göz göze gelmektir. Bataklıkta büyüyen bir çocuk... Varlıklı bir ailenin tek kızı... Aşk ve nefret ikisinin de sonu olacaktı "Silahı göğsümün sol tarafına, kalbimin üstüne...