BÖLÜM 7

36 6 3
                                    

Hayat hiç bir zaman adil değildi. Gün geçtikçe daha da berbat bir yer oluyor. Hergun farklı günahlar ekliyorlardı insanlar. Yaşadıkları sorunlar için tanrıyı ve kaderi suçlarlardı. Bir kere de oturup bu yaşadığım kötü olayın sebebi benim demediler tam tersi yaptıklarından akıllanmayıp daha da beterini yaptılar. Artık şiddet ve cinsellik havalı sanılıp onlar gibi olmayan insanlara zorbalık yapıyordu insanlar.

Bu nesil en berbat nesildi. Irkçılık, şiddet, zorbalık, para, cinsellik çok normal karşılanıyordu. İnsanlar kendilerini yaratanı unutmuştu çoktan.  Kendilerinden başka kimseyi düşünmeyen bu insanlardan değilim ben. Hiç bir zaman da onlardan olmadım, olmayacağım.

Aklımdan geçen tüm düşünceleri günlüğüme yazdıktan sonra ayağa kalktım. Aynaya geçip yansımama bakmaya başladım. Çirkin miydim? İnsanlar beni güzel buluyor muydu? Beni güzel bulan insanlar ne kadardı ve neden beni güzel buluyorlardı?

Kafamı olumsuz anlamda sağa ve sola sallayıp bu saçma düşüncelerden kurtulmaya çalıştım. Çalışma Odamdan çıkıp kendi odama geçtim. Odaların ikisi de yan yanaydı. Giysi dolabımı açıp üniformamı çıkardım ve banyoya geçtim. Üzerimi değiştirdikten sonra banyodan çıktım ve mutfağa indim. Hobi yemek masasına oturmuş kahvesini yudumluyordu benim mutfağa girdiğimi farkedip başını bilgisayarından kaldırıp gülümsedi. Onun gülümsemesine karşılık bende gülümsedim.

Hobi benim kuzenimdi. Asıl adı Jung Ho-seok idi. Fakat biz ona arkadaş ortamında j-hope ya da hobi derdik. Buzdolabını açıp içinden portakal meyve suyunu çıkarıp bir bardağa doldurdum. Bardağımı elime alıp masaya doğru ilerledim. Hobi'nin karşısına geçip oturdum.

"Aklım almıyor hobi"

"Neyi? "

" 5 kişilik arkadaş grubunun öldürüldüğü vakayı"

"Ben de onu düşünmeden edemiyorum. 5 tane erkek arkadaş bir adam tarafından nasıl öldürülebiliyor?"

"Dediğin gibi 5'e 1 nasıl karşı koyamadılar?"

"Hiçbir fikrim yok Lisa. Zaten Şu son günlerde cinayetler artmaya başladı ve nedensizce hepsi yakın yerlerde oluyor"

"İçimden bir ses hepsinin katili aynı diyor ama..."

"Haklısın ama nasıl tek bir adam bu kadar kişiyi öldürebiliyor? Bunun bir kişi olması imkansız"

"Evet bu katil bir kişi olamaz büyük ihtimalle bir çete ya da bir mafya olmalı"

"Mafya olsa bütün kanıtları yok etmez mi? Bence mafya değil"

"Yanılıyorsun hobi. Mafya olmasaydı küçük de olsa bir iz bırakırdı."

"Senin dediğin gibi bir mafyaysa eğer neden polislerle uğraşsın? Bütün cesetleri yakar ya da gömerdi polislerin haberinin olmasına izin vermezdi bile"

"Tam tersi adam eğlenmek için polislerle uğraşıyor buna yemin edebilirim hobi"

"Tamam Lisa biraz daha konu uzarsa kavga edeceğiz. En iyisi sen portakal suyunu iç ve işine git akşam geldiğinde beraber yemeğe çıkalım"

"Pekala nasıl istersen akşam görüşürüz o zaman"

"Görüşürüz"

Ayağa kalktım ve mutfak tezgahına bardagimi bırakıp Evin kapısına doğru ilerledim. Kapının yanında ayagimdan terlugi çıkarıp ayakkabımı giydim ve telefonumu arka cebime attım. Askılıkta duran araba anahtarını aldım ve tabancamı belime taktım. Evden çıkıp Kapıyı kapattıktan sonra tekrar silahımı düzeltip arabama doğru ilerledim. Arabamın önüne geldiğimde kilidini ve kapısını açıp silahımı ve telefonumu yan koltuğa atarak bindim. Kapıyı kapatıp emniyet kemerini taktıktan sonra dikiz aynasından kendime bakıp Saçımı düzelttim. Arkadaki eşyaları koyduğum bölmeyi açıp silahımı oraya koydum ve arabayı çalıştırıp yola çıktım.

Kırmızı ışıklarla geldiğimde telefonumu elime alıp saate baktım daha yeni 10 olmuştu. Telefonumu tekrar yerine koyacağım sırada biri aradı bu yeji'ydi bekletmeden açtık telefonu.

"Efendim yeji"

"Lisa, acil karakola gelmen lazım seri katil ile ilgili görüntülere ulaştık"

"Yoldayım zaten ben gelinceye kadar kimseye gösterme tamam mı?"

"Tamam bekliyorum"

Telefon kapanır kapanmaz Yeşil ışık yandı ve ben daha hızlı sürmeye başladım. Bu seri katili yakalamak gerekiyordu yoksa daha fazla kişi can verecekti.

Yaklaşık 15 dakika süren yolculuktan sonra karakola ulaşmıştım. Hızlı adımlarla içeri girdim. 1 kat yukarı çıktım. Düz ilerleyip karşıma çıkan koridordan sola saptım. Biraz daha yürüyüp koridorun sağ tarafındaki odalardan 3. Süne girdim. Benim içeri girmem ile yeji'nin karşısında bilgisayar ile uğraşan çocuğun ayağa kalkması bir oldu. Bana baş selamı verdikten sonra bende ona başımı sallayıp karşılarına geçtim.

"Görüntüler nerde?"

Çocuk bilgisayarda birkaç tuşlama yapıp bilgisayarı bana çevirdi. Bilgisayara biraz yaklaşıp kaydı izlemeye başladım. Kayıtta bir deponun içinde 5 kişi yanyana yatırılmıştı üstlerine siyah sweat tshirt ve siyah kot pantolon giymiş birisi geçti. Başında kapişonu vardı. Elini pantolonun arka tarafına götürüp bir silah çıkardı. Elindeki silah ile hiç acımadan yerde yatan beş kişiyi başından vurarak öldürmüştü. Gözlerim daha fazlasını görmeye dayanamadı ve başımı yana çevirdim. Elimi sinirle yumruk yapıp masaya vurdum. Dilimi ağzımın içinde gezdirdikten sonra konuştum.

"Bu pic kurusunun yüzünü bulamadınız mı?"

"Ne yazık ki zaten elimize geçen 25 tane cinayet dosyasının arasından içinde tek kanıt bulunan dava bu" dudağımı sinirle ısırıp elimi saçlarımın arasından geçirdim.

"Bu nasıl mümkün olabilir? Karşımızda bir psikopat var ve hergun yeni birini öldürüyor! Biz ise yalnızca elimize geçen dosyaların içinden ölenlerin Kim olduğunu ve ailelerini öğrenip haber veriyoruz! Sikeyim böyle işi!"

Odanın içinde bir oraya bir buraya dönüp duruyordum.  Yeji ayağa kalkıp beni omuzlarımdan tuttu ve kendine çevirdi.

"Sakin kalmalısın Lisa eninde sonunda yakalanacak zaten"

Ellerimle onun ellerini indirdim.

"O adam yakalanıncaya kadar daha kaç kişinin can vermesi gerekiyor yeji? Sakin falan olamam. O adamı yakalayacağım ve buna şerefim üzerine yemin ederim"

Sinirle soluyarak kapıya ilerledim ve hızlıca Kapıyı açıp Kapıyı çarptım. Çok sinirliydim. Adam resmen bizimle uğraşıyordu ve insanları oyuncak olarak görüp onları öldürüyordu. Icim rahat değildi ve Bu adamı kendi ellerimle tutuklamadan rahat olmayacaktım

BATAKLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin