lütfen oy vermeyi unutmayın arkadaşlar
biraz yürüyerek durağa gittim.
durakta bekleyerek hastaneye giden otobüse bindim ve hastanenin önünde indim. odama girip koltuğuma oturduğumda derin bir oh çektim.
buradaki hastalarla ilgilenmek benim yaşadığım şeylerden daha kolaydı.bugün eceye test yaptıracağımız için annesini arayarak hastaneye gelmesini söylemiştim.
kapı çaldığında
"buyrun gelin,hoşgeldiniz"
"hoşbulduk doktor hanım"
"şimdi eceyi test yaptırmak için götüreceğim sizde gelin isterseniz"
"tabi,olur"
dediğinde ecenin elinden tutarak odadan çıktım ve test yaptırmak için odanın önüne geldiğimizde onlara beklemelerini söyleyip kapıyı çalarak içeriye girdim.
"kolay gelsinn"dediğimde gülümseyerek
"sağol açelyacım,nasılsın"dedi.
"iyiyim,sen nasılsın"
"bende iyiyim,sen sorunca daha iyi oldum"deyip elimi tuttu.
"2 gündür yoksun,mola saatinde seni aradım ama göremedim"
"işlerim vardı, neden beni aradın ki"
"seni özledim,sen beni özlemedinmi"
"emre ne saçmalıyorsun sen"
"hadi ama, naz yapma seninde bana karşı birşeyler hissettiğini biliyorum"
"yanlış hissetmişsin,ben seni arkadaş olarak görüyorum"dediğimde kaşları çatıldı, sinirlenmişti sanırım.ellerimi çektiğimde ayağa kalkarak üzerime doğru yürüdü.
"demek birşey hissetmiyorsun"
"evet"
"bakalım şimdi hissedicekmisin"diyerek duvarla aramdaki mesafeyi kapattığında yüzüne tokat attım.
"ne kadar pislik bir insansın, seni arkadaşım olarak gördüğüm için kendimden utandım" diyerek elinden kurtuldum. tam kapıdan çıkacakken tekrar konuştu;
"bunu unutma ama, şimdilik elimden kurtulmuş olabilirsin,bakalım bundan sonrada kurtulabilecekmisin"dedi.
umursamadan odadan çıktım.sertçe kapıyı kapatarak
"gelin merve hanımın yanına gidiceğiz,emre beyin işi varmış" diyerek onları mervenin yanına götürdüm ve bütün testleri yaptırdık...kapı çaldığında 'gel' dedim. içeriye merve girdi.
"gel mervecim,nasıl sonuçlar"
"ecenin söyledikleri doğruymuş açelya, işte hepsi kanıtlarıyla burada"
"tamam canım sağol,ben şimdi avukat arkadaşımk arayacağjm dava açması için" diyerek elifi aradım."elifcim nasılsın canım"
"iyiyim canım, bir dava vardı onun için mahkemedeydik ve davayı kazandık"
"tebrik ederim canım, şimdi bir davan daha var"
"nasıl yani"
"7 yaşındaki bir kız babası tarafından tecavüze uğramış, test sonuçları elimde, bunları kanıt olarak dava açmak istiyoruz"
"tamam canım,ben araştırıp ilgileneceğim"
"teşekkürler" diyerek telefonu kapattım.
"bu iş tamam mervecim, benim işlerim bitti, gel seninle bir kahve içelim"
"ay çok iyi olur valla"dediğinde beraber odadan çıktık. kafeden iki kahve alarak bahçeye çıktık ve bir banka oturduk."ee anlat bakalım, neler yapıyorsun"
"bu aralar çok derdim var açelya"
"ne oldu"
"biliyorsun benim annem ve babam vefat etti..."
"evet canım,biliyorum"
"biz burakla evlenmek istiyoruz"
"ne güzel işte çok sevindim"
"ama burağın ailesi beni istemeye gelmek istiyor, benimde kimsem olmadığı için... biliyorsun işte"
"aslında benim bir fikrim var, kabul edermisin bilmiyorum ama"
"ederim tabi neden etmeyeyim"
"eğer istersen, ben bir arkadaşımla senin annen ve babanın görevini üstlenebiliriz"
"sen ciddimisin!,çok sevinirim"
"tamam o zaman, bugün akşam uygunmudur sana"
"evet, ben hemen burağı arayayım o zaman"dedi heyecanla.
"tamam, ara bakalım"dedim.
konuştuktan sonra kapattı ve bana dönerek "konuştum, akşama gelicekler"
"ee elbisen falan varmı"
"var, var önceden hazırlamıştım"
"tamam o zaman ben gidip arkadaşımla konuşayım, akşam görüşürüz"
"tamam, çok teşekkürler görüşürüz akşam"deyip sarıldıktan sonra yanından ayrılarak hastaneden çıktım. arabama binerek yola çıktım..."demir yağızoğlu'nun odası nerede acaba"
"demir bey bugün çok yoğun,gelen kimseyi almamamı söyledi"
"sen demir beye benim geldiğimi söyle alır o"
"sanmıyorum ama..." diyerek demiri aradı.
gıcık olmuştum böylelerinide sekreter yapıyorlar ya aklım almıyo.
"girebilirsiniz demir bey sizi bekliyor"
"sağol canım"diyerek kapıyı çalmadan içeriye girdim."oo karıcım siz buralara gelirmiydiniz"
"işim olmasa gelmezdim"
"hayırdır, ne işin var benimi özledin"
"yok canım öyle birşey olmaz"
"ee söylemedin hâla"
"akşam bir arkadaşımı istemeye gelicekler ve kızın ailesi yok, onun ailesi görevini üstlendim, eğer işin yoksa gelebilirmisin diyecektim"
"sen yeterki iste ,işimi bile iptal ederim"
"o kadarına gerek yok"
"saat kaçta,peki"
"8 gibi"
"tamam 6'da sizin ordayım"
"o niye"
"yemek yiyelim öyle gideriz"
"yok, sen 8'de gel"
"off Açelya"
"oflama bana"diyerek arkamı döndüm. tam gidecekken beni belimden tutarak kendine çekti.
"ne yapıyorsun ya"
"öpecektim sadece"
"istemiyorum, senden nefret ettiğimi daha kaç kez söylemem gerekiyor"
"ister nefret et, ister sevme ama benimle evlenmeye mecbursun"
"değilim, sizin yaptığınız saçma bir anlaşma yüzünden hayatımı mahvedemem ben"
"neden hayatının mahvolacağını düşünüyorsun"
"çünkü seni sevmiyorum,hem benim sevdiğim birisi var..."Allah kahretsin bunu söylememem gerekiyordu.
"Ne, kimmiş o sevdiğin"
"yok,kimse yok
"söyledin ama"
"yok öyle birşey, neyse ben gidiyorum"deyip odadan çıktım...kartımı okutarak odama girdim. bir süre otelde kalacaktım.
telefonumu yatağın üzerine koyarak akşam için hazırlanmaya başladım.
üzerime koyu yeşil, ip askılı mini elbisemi giydim, altına ise gri renk taşlı topuklu ayakkabılarkmıda giyerek hafif bir makyaj yaptım. saçlarıma maşayla dalga şekli vererek saçlarımıda bitirdim...DEMİRDEN:
açelyaların evinin önünde durduğumda arabadan indim.
kapıyı çaldığımda yine hizmetli açmıştı.
"buyrun demir bey"
"acilen ahmet amcayla görüşmem gerekiyor"
"içeride oturuyor, buyurun"dediğinde içeriye girdim.
"demir, ne oldu oğlum"
"ahmet amca açelyanın sevdiği birisi mi var"
"yok oğlum onuda nereden çıkardın"
"açelya sevdiği birisinin olduğunu söyledi"
"yok oğlum,seni kıskandırmam için söylemiştir, açelya son yaşadığı şeyden sonra kimseyle bir ilişkisi olmadı"
"son yaşadığı şey derken"
"açelyanın 3,4 sene önce bir ilişkisi vardı, ciddi düşünüyorlardı, evleneceklerdi, ama sonra sevdiği çocuk öldü, ondan sonra açelya senelerce kendine gelemedi, daha yeni yeni kendine geliyor"
"anladım ahmet amca, peki bu çocuğun adı soyadı ne acaba"
"Ayaz Karahan"
"tamam sağol ahmet amca"
"rica ederim oğlum" dediğinde evden çıktım."murat, 'Ayaz Karahan' kimmiş, neden ölmüş araştırıyorsun"
"tamam demir bey" dedi.
arabama binerek eve gittim.
akşam için hazırlanmaya başladım.
üzerime siyah gömleğimi altına ise beyaz pantolonumu giydim ve bütün hazırlıklarımı tamamlayarak açelyanın kaldığı otele gittim.otelin önüne geldiğimde arabadan inerek açelyayı bekleme başladım.
açelya merdivenlerden inerken ona bakakaldım. çok güzel olmuştu.gülümseyerek yanıma geldiğinde bende gülümsedim. bana karşı ilk defa gülümsüyordu herhalde."yine çok güzel olmuşsun, seni her gördüğümde daha da aşık oluyorum"
"bende seni gördüğümde nefret ediyorum, ben tek gidebilirdim,orada buluşurduk, illa tutturdun ben alıcam diye"
"ne güzel işte beraber gidelim diye düşündüm kötümü yaptım"
"evet"diyerek arabaya bindi.
"öne otur"
"neden"
"bugünlük arabayı ben sürüyorum"
"ee ben ne alaka"
"yanımda oturmanı istiyorum"
"ben istemiyorum"diye inat edince yanına giderek kucağıma aldım.
"demir bırak beni"dediğinde umursamadan ön koltuğa oturttum.
"işte şimdi oldu"
"ne kadar gıcıksın"dediğinde gülerek arabaya bindim ve yola çıktım...telelefonum çaldığında bakmadan açtım.
"demir bey verdiğiniz ismi araştırdım"
"sonuç"
"demir bey Aras Karahan ölmemiş, şuan yaşıyor, yaşadığı evin adresini buldum" dediğinde şaşırmıştım.
demekki açelya onun yaşadığını biliyordu. ve açelyanın benim olması için bu işi kökünden çözmem gerekiyordu...lütfen oy vermeyi unutmayın hepinizi seviyorumm🧡
sizce demir işi kökünden nasıl çözücek tahminlerinizi bekliyorum
bir sonraki bölüme kadar hoşçakalın...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZORUNLU AŞK
Ficção Adolescenteailesinin borçları yüzünden istemediği bir adamla evlendirilmeye zorlanan bir kızın hayatı...