5.Yıldız

9 3 0
                                    

Üçümüz hızlıca ayağa kalkarak masanın üzerinde duran silahlarımızı aldık. Kuron'un goril yumruklarını (bu el implantı, kullanıcının bedeni fiziksel olarak buna müsaade veriyorsa ısı ile güçlendirilmiş ağır yumruklar atmasını sağlar) ısıtmaya başladığını duyuyordum. Benim liderliğimde emin adımlarla banyoya doğru ilerleyip yavaşça kapıya doğru yaklaştım. Görünürde herhangi bir kilit bozukluğu yoktu veya kapının açıldığına dair bir işaret fakat kapının kenarları buz tutmuştu bu da demek oluyor ki içerideki sapkınımız küvetten çıkmayı başarmıştı. Tam neler olduğunu izah etmek için arkamda duran ikizlere dönecektim ki aniden kapının hızlıca açılıp güçlü bir elin beni içeriye çekip kapıyı tekrar kapatması ve kilitlemesi ile uyarma girişimim başlamadan son buldu. Henüz ne olduğunu bile anlamamışken kendimi banyonun ortasında götümün üstüne düşmüş ve sersemlemiş halde buldum ve işin komik yanı boğazıma bir kılıç implantı dayalıydı. Derince bir yutkunduktan sonra yavaşça kafamı kaldırıp benim gibi ne olduğunu anlamaya çalışan kadınla göz göze geldim. Kızgınlığı, sadece neon kızılı gözlere sahip bakışlarından bile anlaşılabiliyordu ama neler olduğunu o da çözmeye çalışıyor gibiydi. Sanırım -44 derecede saatlerce kalmanın ve nöro şoka maruz kalmanın negatif etkilerini yaşıyordu. Eh, anlayışla karşılanabilecek bir durum. Sanırım...

Tam ağzımı açıp bir şey söyleyecekken kapının sert bir şekilde Kuron tarafından yumruklanmaya başladığını ve Jyra'nın var gücüyle bağırdığını duydum.

"Drag! DRAG! Beni duyuyor musun seni kuş beyinli orospu, eğer karşındaki herifin kılına zarar gelirse seni tek bir devren kalmayana kadar parçalara ayırırım. DUYDUN MU BENİ?"

"Lanet olası Krom kapı! Jyra çekil, havaya uçurmaya çalışacağım."

Kadın yavaşça omurlarını gerdirdi ve vücudunu esnetti, implantı uzayıp kısalabildiği için bu durum bana hiçbir şekilde bir avantaj yaratmamıştı. Ve ilk defa sesini duydum.

"Yerinde olsam bunu denemezdim metal götlü, bahsini ettiğiniz yakışıklının kafasını vücuduna çok yakıştırdım. Tahmin edersiniz ki zevkimden olmak istemem."

Bu cümlenin üzerine kapıya yapılan müdahale son buldu ve Jyra derin bir çığlık atarak küfürler savurmaya başladı. Kuron ise iş bitiriciliğini belli etmek amacı ile direkt olarak pazarlığa girişti.

"Herhangi bir can kaybı yaşansın istemiyoruz, özellikle de karşındaki adam için. Anlaşma mı yapmak istiyorsun ? Şartlar ortaya atıldığında ortak bir karara varabileceğimize eminim."

Goril gibi kütlesine, aptal gülüşüne, implant bağımlılığına ve uyuşturucu düşkünlüğüne rağmen böyle anlarda Kuron hiçbir zaman öfkesine kapılarak hareket etmezdi. Bu onun saygı duyduğum yönlerinden birisiydi ve daima ara buluculuğu o sağlardı. Kadın da bunu onaylamış olacak ki arkasında duran kapıya dönmeden ve gözlerini gözlerimden ayırmadan bu soruları sakince yanıtladı. Kızıl gözler...

"Şuan da can kaybının benim için tam olarak bir önemi yok. Nasıl olsa satılacaktım veya öldürülecektim öyle değil mi ? Hah, ama madem bu yakışıklı sizin için bu kadar değerli...Anlaşalım bakalım."

"Buna bu kadar şaşırmana gerek yok diye düşünüyorum. Arasaka dirine birmilyon kredi çipi ödülü koymuş. Şirketler ile asla iş yapmayız ama seni kaçırıp ödülü paylaşmayı bile düşündük. Fakat asıl amacımız seni Dyjra'ya verip ödülün yarısına konmaktı."

"Ve siz de o güvenilmez orospu çocuğunun sözlerine inandınız öyle değil mi ?"

"İş hayatında orospu çocuğu olmazsan ekmek yiyemezsin, bu kadar hızlı bir şekilde para kazanacağımız tek yol buydu."

Sylvia aşkına boğazımdaki bıçak git gide derime girmeye başlamıştı ve ecel terleri döküyordum. Birer bira da ister misiniz amına koyayım. Tam içimden böyle düşünmeye başlamışken kadın ayağa kalktı ve konuşmayı son bulduracak kelimeleri ağzından döktü.

"Kuron, ara ve anlaşmayı iptal et. Kaçtığımı söyle."

Kuron'un adını daha önce duymamıştı. Bu da demek oluyor ki has siktir... Karşımızda bir ağ koşucusu (ağ koşucuları bilgisayar korsanları veya dijital dünyada uzmanlaşmış kişilerden oluşan bir topluluktur ve kişinin fiziksel zayıflıkları dahil tüm bilgilerini görebilmelerini sağlayan net watcher göz implantları takarlar) var. Kuron da fark etmiş olacak ki kadından gelen talebe sakince karşılık verdi.

"İnanacaklarını sanmıyorum ama şansımı deneyeceğim."

"Kendimi radar konumundan gizledim, izimi sürebilmeleri için çok iyi ağ gezerler bulabilmeleri gerekiyor. Onlara kaçtığım esnada Yoko diye sayıkladığımı ve Kennedy North bölgesine kadar beni kovaladığını söyle. Yoko'yu kolay kolay kimse bilmez. Bunları söylersen inanacaklardır."

"Söz ettiğin adamın başı belaya girmeyecek mi ?"

"Yoko'ya bulaşamazlar. Orta Bölge'nin en büyük ağ koşucusu kendisi ve karteller ile arası çok iyi. Şimdi son defa söylüyorum. Yap şu lanet olası şeyi yoksa karşımda duran mavi gözlü şeytanı ait olduğu yere yollayacağım."

Bu lafın üzerine Jyra'nın tekrardan içeride bir sinir krizine geçirdiğini ve etraftaki mobilyalara saldırdığını duyuyordum.

"Tamam, tamam. Sakin ol. Şimdi görüşmeye geçiyorum. Birazdan geleceğim."

Geçen beş dakika boyunca bıçağını boğazımdan ve gözlerini gözlerimden ayırmamış, üstüne üstlük kırpmamış olan kadın sakince ayakta durduğu pozisyondan çıplaklığından hiç rahatsız olmuyormuş gibi karşıma geçip oturdu fakat bıçağın konumu hala değişmemişti. Oturduğu esnada göğsünün altında bulunan dövme dışında farklı dövmelerinin de olduğunu keşfettim. Bazılarını hızlı bir şekilde inceledikten sonra aniden bacağının üst kısmında yer alan bir dövmeye gözüm ilişti. Arasaka'nın suikastçi birliği simgesi! Lanet olsun ben neye bulaştım böyle ?



Dragna Ve Takım Yıldızı (Kitap 1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin