4||Belki tehlikeli biriyim||

197 14 10
                                    

Hyunjin eşyalarını yerleştirmeyi bitirdikten sonra odadan çıktı ve Changbin'in yanına gitti. Onu balkonda içki içerken yakalamıştı.

Yine başında birileri söylenecekti ve Changbin duymak istemiyordu. Neyse ki düşündüğü gibi olmamış Hyunjin aksine kendisine eşlik etmeye başlamıştı. Changbin kadar olmasa da o da severdi içmeyi.

Changbin"Her şey tamam ama... içmeyi bırakmak... bunu yapamayacağım sanırım."

Hyunjin"Gerek yok Felix nereden bilebilir ki?"

Changbin"Sanırım haklısın."

Hyunjin"Yine de Jeongin'in bizde kalacağı zamanlar evde tutmayalım, yakalanabiliriz."

Changbin"Doğru... gerçekten çok akıllısın Hyunjin ve gerçekten sana ihtiyacım var."

Changbin her şeye dümdüz bakıyordu ve Hyunjin gibi birinin kendisini yönlendirmesi hoşuna giderdi, Felix de öyleydi bir zamanlar. Changbin bundan hoşlanıyor olmalıydı.

Hyunjin'in kalp atışları hızlanırken istemsizce gülümsemiş, gözlerini Changbin'den alarak şehrin manzarasına yönlendirmişti. Changbin'in evi çok güzeldi, akşamları balkonda oturup dışarıyı izlemek terapi gibi olacaktı.

Hala inanamıyordu, birlikte yaşamaya başlamışlardı. Hyunjin ilk gördüğü andan beri Changbin'in yakışıklılığından etkilenmişti, her şeyin bir amaç uğruna olduğunu bilse de ondan hoşlanmamak elinde değildi.

Changbin"Hyunjin... şimdi düşündüm de, sen neden bana yardım etmeyi kabul ettin? Yani yardım sever bir insan olabilirsin ki zaten bu çalıştığın işten belliydi fakat benim için yaptığın iyilik küçük bir iyilik değil. Tüm hayatını değiştirdim, benimle evlenmek zorunda kaldın, aynı evde yaşamak zorunda kaldın... Üstelik beni tanımıyorsun bile belki tehlikeli biriyim? Sana minnettarım ama senin açından düşündüğümde mantıklı gelmiyor."

Evet işte Hyunjin'in beklediği o an gelmişti. Merak ediyordu ne zaman soracağını ve sormuştu. Hyunjin'in de kendine göre sebepleri vardı tabii ki, Jeongin'le tanışmak için can atıyordu. Ona babalık yapamazdı belki ama yapmak istiyordu işte. En azından Jeongin'in kendisini sevmesini istiyordu, bunun için çabalayacaktı. Bir daha ne zaman çocuğu olacaktı ki? Çok nadir olan bir durumdu zaten ve hayatında biri yokken bu şans sıfıra iniyordu.

Hyunjin"Ben... bunu sana anlatmalıyım sanırım. Üniversite yıllarında aldırmış olmasaydım benim de bir çocuğum olacaktı. O kadar pişmanım ki... o şerefsizi seviyor olmasaydım bunlar olmayacaktı."

Hyunjin gözyaşlarını silmek için sustuğunda Changbin iç çekerek sırtını patpatlamıştı.

Changbin"Özel değilse... bana anlatabilirsin. Hem ben seninle her şeyi paylaştım sıra sende."

Hyunjin"Önce çocuğumu aldırmamı istedi sonra da beni ortada bırakıp çekip gitti. Madem ayrılacaktın neden çocuk konusunda ısrar ettin değil mi?"

Changbin"Arkasında bir şey bırakmak istememiş, şerefsizmiş harbiden."

Hyunjin"Ne? Nasıl yani? B-Bilerek mi öyle yaptı?"

Changbin içinden kendine küfürlerini etti. Böyle söylemeseydi keşke, zaten Hyunjin yeterince üzgündü.

Changbin"Hayır hayır, bu benim fikrim. Öyle değildir."

Hyunjin"Tabii ya, bilerek yaptı. Ayrılmayı hamile kaldığımı öğrendiğinde planlamıştı kesin."

Hyunjin'in dolu gözleri boşluğa dalıp giderken Changbin onu omuzlarından tutmuş ve hafifçe kendisine doğru çevirmişti. Şimdi güzel gözler kendisine bakıyordu.

Changbin"Unut onu, hepsi geride kaldı tamam mı? Hem ben eminim Jeongin seni çok sevecek, sen de ona babalık yapacaksın."

Hyunjin Changbin'in gözlerine baktığında ona güvenebileceğini hissetti. Herkes Chan gibi kötü biri değildi sonuçta.

İçinden gelen isteğe engel olamayarak kollarını Changbin'in boynuna doladı. Sarılmaya ihtiyacı vardı şuan. Changbin'in içi kıpır kıpır oldu, sarılmasına karşılık vermiş kollarını sıkıca sarmıştı Hyunjin'e.

İkisi de en çok yalnızlıktan kurtulduklarına ve kötü zamanlarında kendilerine destek çıkacak birini bulduklarına seviniyorlardı. 

phone line⚝changjinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin