Hafta sonu hızlı bir şekilde gelip çatmıştı. Jeongin'le haftalarını dolu dolu yaşamış olsalar da ikisinin de onunla daha fazla vakit geçirmek istedikleri ortadaydı.
Changbin eve gitmek istiyordu artık. Jeongin'in evde yalnız başına iyi vakit geçirdiğini bilse de oğlunun yanında olmak istiyordu ki muhtemelen Jeongin yalnız değildi. Jeongin'le geçirdikleri bir haftaya Seungmin de dahil olmuştu.
Hyunjin bu durumdan şikayetçi değildi, iki çocuğu varmış gibi hissediyordu.
Changbin kafasını gömdüğü kağıtlardan kaldırıp biraz mola yapmak için ofisten çıktı. Ortak alana geçip kahve alırken masalardan birinde oturmuş samimi bir şekilde sohbet eden kocası ve patronu gözüne çarptı.
Hyunjin, Changbin'i fark etmemişti, Minho'yla şakayla karışık sohbet ediyordu. Sekreter ve patron arasında geçebilecek en saçma sohbetler yaşanıyordu belki de ama uzaktan bunu bilemeyen Changbin ikilinin flört ettiğini bile düşünmüştü. Hyunjin'in elini Minho'nun omzuna vurup gülmesi bile bunu düşünmesine yetiyordu.
Şirketteki itibarı, insanların ne düşündüğü gram umrunda değildi. Ne de olsa onların hedefi Jeongin ve Felix'i inandırmaktı evliliklerine. Yine de canını sıkan bir nokta vardı, o da Hyunjin'in elinden özgürlüğünü almış olduğu gerçeğiydi. Evlilikleri Hyunjin'i kısıtlamakla kalmamıştı, geleceğini etkilemişti resmen.
Changbin için hava hoştu, o zaten çöplüğün içindeydi ve Hyunjin onu o çöplükten çıkaran kişiydi.
*
Pazar günü ikili işten erken çıkabilmiş ve planladıkları piknik olayını gerçekleştirebilmişlerdi. Chan bile Jeongin'i gezdiriyor ise Changbin öz babası olarak daha fazlasını yapmalıydı.
Hyunjin kısa zamanda yapabildiği kadar yemek yapmış ve piknik sepetini sevgiyle hazırladığı yemeklerle doldurmuştu. O esnada Changbin onu mutfağın kapısına yaslanmış bir şekilde izlerken oldukça düşünceli görünüyordu. Hyunjin bunu fark ederek ona sormak istese de Jeongin'in mutfağa gelmesiyle vazgeçmişti.
Jeongin gülerek sepeti karıştırmış ardından sıkıca Hyunjin'e sarılmıştı. Hyunjin gülümseyerek Jeongin'in saçlarını okşadı.
Jeongin"Sana bir şey söylesem sır olarak saklar mısın hyung?"
Hyunjin"Ben saklarım ama baban saklar mı bilemiyorum."
Jeongin"Babam zaten Felix babamla doğru düzgün konuşmuyor o yüzden onu saymıyorum. Felix babamdan daha güzel yemek yaptığını söylemek istiyorum, ben adil bir insanım."
Hyunjin"Ya yerim ama ben seni."
Hyunjin, Jeongin'in gamzeli yanaklarını sıkarak minik öpücükler kondurdu.
Hyunjin"Ben şimdi bununla Felix'e hava atamayacak mıyım yani?"
Changbin piknik sepetini alırken konuştu.
Changbin"Gidelim mi artık?"
Changbin yol boyunca sessizdi. Hyunjin bunu tuhaf bulmuştu. Bir sorun var ve Changbin kendisine söylemiyor gibiydi. Jeongin olduğu için belki de sorun varsa bile söylemiyordu, Hyunjin bunu anlayışla karşılayabilirdi.
Ormanlık alana geldiklerinde Jeongin ve Seungmin arabadan inmiş ve top oynamaya başlamışlardı bile.
Hyunjin"Enerjilerine bayılıyorum bu çocukların."
Hyunjin gülerek konuştuğunda Changbin yüzündeki düz ifadeyi sürdürmüştü. Arabadan inmeden önce Changbin'in koluna dokundu. Changbin yüzünü Hyunjin'e çevirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
phone line⚝changjin
Hayran KurguHayatta her şeyden vazgeçmişken, ölümün eşiğindeyken bir telefon bağlantısı ile yeniden hayata tutunan Changbin'in hikayesi. 16.07.2023 03.09.2023