BÖLÜM BEŞ // EV

381K 240 0
                                    


Karen beni görmeye geldiğinde Katherine usulü yapabileceğim en iyi kahvaltıyı hazırlıyordum. Kapıyı açık bırakıp mutfağa ilerledim. Kapıyı sessizce kapatıp adımlarımı takip ederken zihninde yapacağı konuşmayı tekrarladığı çok aşikardı. Karen'ın mavi gözleri huzursuzdu. Benim için endişelendiğini görebiliyordum, bunu hissedebiliyordum. Konuşma her ne ise öğüt içerikli olduğu kesindi.

Deri ceketini çıkartıp sandalyelerden birine astı.

"Ne yapıyorsun?"

"Kahvaltı hazırlıyorum, ister misin?" Kaşlarını çattığını hisseder gibi oldum.

"İyi de sen kahvaltı yapmazsın ki?"

Elimde bir kupa taze çekilmiş kahve ve sütlü çikolata ile ona döndüğümde yüz hatları yumuşadı. Bir kupa da onun önüne bıraktıktan sonra sandalyeme yerleştim.

"Sanırım tahmin etmeliydim."

Dudaklarımın kenarı birkaç saniyeliğine yukarı kıvrıldıktan sonra yeniden düz bir hal aldı. Bugün kavanozumdan yeni bir gülümseme çekemeyecek kadar hüzünlüydüm. Gözlerimi kapatıp kahveyi kokladıktan sonra yudumladım. En azından hala bana iyi gelebilecek birkaç şeyim vardı.

"Sorun ne?" diye mırıldandı yavaşça. "Hala şu aptal araştırma hakkındaysa gerçekten, ben almadım. Böyle bir şeyin aramızı bozmasını istemiyorum." 

"Hayır, onun hakkında değil."

"O geceden beri çok farklı davranıyorsun. Neredeyse seni tanıyamıyorum. Bir şeyler olduğu çok bariz. Bana neden anlatmıyorsun?" Elimi sıkıca kavradı. "Anlatabileceğini biliyorsun, ben senin en iyi arkadaşınım."

Anlatabilir miydim? Gözlerine baktım. O kusursuz maviliğe. Neden şüphe etmiştim ki? Her zaman birbirimizin en yakın arkadaşı olmuştuk. Bu her zaman böyleydi. Birbirimizin arkasını kollamış, en derin sırlarımızı anlatmıştık. Sanki ruhlarımız bir önceki hayatta tanışmış ve yakınlık kurmuşlardı. Bunu onu ilk gördüğüm anda hissetmiştim. Onun da böyle hissettiğine yemin edebilirdim.

Ona anlatmak ve hafiflemek istiyordum. Tıpkı rüyamda uçarken hissettiğim kadar hafif.

Zihnime süzülen ses berraktı.

Kimseye güvenemezsin, kimseye anlatamazsın.

'Bu iki oldu ahbap, sen de kimsin?'

Sessizlikten başka bir yanıt gelmeyince içimi çektim. Karen hala bir yanıt bekliyordu.

"Pekala," dedi elini çekerken. "Henüz anlatmaya hazır değilsin sanırım. Ama hazır olsan iyi olur. Babam seni bu akşam yemeğe bekliyor. Yemekten sonra neler olup bittiğini öğreneceğim, ben sabırsız bir kızım."

Ceketini giyerken yüzümü buruşturdum.

"Bu akşam olmaz. Anneme gitmem gerek."

"O iyi mi?"

"Pek sayılmaz," diye mırıldandım. "Bir yıl olmak üzere. Babamın yıldönümü onu sarsmış olmalı, sesi iyi gelmiyordu." 

Karen'ın gözleri doldu.

"Aklımdan tamamen çıkmış. Üzgünüm, K. Ben de neler olduğunu sorup duruyordum, gerçekten çok üzgünüm. Seninle gelmemi ister misin? Alice ile hep iyi anlaşmışızdır."

"Sanırım anne-kız vakit geçirmek ona daha iyi gelecektir ama selamını iletirim."

"Pekala," dedi hüzünlü bir gülümsemeyle ve kapıya yaklaşırken dudaklarını ısırdı. "Bu arada birini araman gerek."

VAHŞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin