BÖLÜM ON BİR // İTİRAF

324K 239 0
                                    


Karen güveç kasesini ittirdi.

"Sanırım biraz daha yersem bu pantolonun içine sığamam." 

Alice gözlerini devirdi. "Yapma Karen, hepimiz senin ne kadar güzel bir fiziğin olduğunu biliyoruz." 

Karen karnını ovuşturmaya devam etti.

"Bunu bozmak için birkaç gün bu evde kalmak yeterli, bunu sen de biliyorsun." Sonra Alice'in elini tuttu ve sıcacık gülümsedi. "İyi olmana sevindim, seni böyle görmeyi özlemişim." 

Alice gülümsemeye çalıştı.

"Benim için kolay olmadı ama toparlanmamın bu kadar geç sürmesi... İkiniz de bunu hak etmiyordunuz." 

Ben sessizliğimi korurken Karen konuşmayı tercih etti. "Hey, böyle konuşma. Sen hayatımda anneye en yakın şeysin ve evet, bunlar ikimizi de üzmüş olsa bile önemli olan şu an iyi hissetmen."

Karen biyolojik annesini doğumda kaybetmişti. Bu onun için o kadar zor olmuyordu çünkü tanımadığı birini özlemek çok da ağır gelen bir duygu değildi. Yine de hayatındaki anne boşluğunu kapatan benim annem olmuştu. Karen'la tanıştığımızda –her ne kadar o kadar eskiyi hatırlamıyor olsak da- 3 yaşındaydık. Bu yüzden oyuncaklarımızı paylaştık, aynı yatakta uyuduk, birlikte çizgi film izledik, aynı okullara gittik ve tabii ki yeri geldiğinde annemi de paylaştık. Karen benim hiç sahip olmadığım kız kardeşim gibiydi. Bu yüzden annemin, babamın ölümünden sonra dağılması beni olduğu kadar Karen'ı da etkilemişti. Yine de benim hissettiğim kadar şiddetli bir öfke hissetmesini beklemiyordum.

İçimi çektim.

"Bu tatsız konuları kapatsak mı acaba?"

Alice dolan gözlerindeki yaşlar akmasın diye kirpiklerini kırpıştırıp başını salladı.

"Tatlı yapmaya vaktim olmadı ama isterseniz siz yukarı çıkın, bir iki saat sonra sıcak çikolata getiririm."

Karen annemin yanağına ufak bir öpücük kondururken ben de kollarımı beline doladım. Aynı anda "Teşekkürler, anne!" diye bağırıp koşarak yukarı çıktık. Kapımın önüne geldiğimizde ikimizde nefes nefeseydik ama gülmeye devam ediyorduk. Karen birden ciddileşti. "Kedin yine ısırır mı beni?" Düşündüm.

"Sanmıyorum." Diye mırıldandım başımı yana eğerek. Sonra kıkırdadım. "Korkma bir şey yapmaya kalkarsa ben önüne atlayacağım."

Karen ben kapıyı açarken omzuma vurdu.

"Ha-ha."

Kedi bıraktığımız yerde usluca uzanıyordu. Karen yaklaşınca tıslayıp yatağın diğer ucuna ilerledi ve yeniden uzandı.

"Sanırım beni sevmedi."

Gözlerimi kediden Karen'a çevirdim.

"Kediden daha önemli konuşulması gereken şeyler var." 

Karen yatağa oturup bağdaş kurdu ve yastıklardan birini alıp dizinin üzerine koydu, dirseklerini yasladı.

"Sonunda konuşmaya hazır hissediyorsun demek ki, güzel. Zamanı gelmişti."

Yanına, yatağın kenarına çöktüm. Yataktan inip benimle birlikte yere oturdu.

"Her ne olursa olsun yanında olacağımı ve seni her zaman seveceğimi biliyorsun, değil mi?"

Başımı salladım. Ben düşüncelerimin arasında yuvarlanıp kaybolurken uzun süre konuşmadık. Sessizliği bozan Karen oldu.

"Kathe,"

VAHŞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin