17.

355 80 14
                                    

-17.bölüm-

Şarkı: Yonca Lodi,Bir Çocuk Sevdim

#Miray'ın Anlatımıyla#

Mesih gideli neredeyse iki ay olmuştu. Defalarca aramama rağmen bir türlü telefonlarıma bakmıyor, hiçbirine geri dönmüyordu. O yokken ben öylece boş durmak istemiyordum. Geçmişimle hesaplaşmalıydım. O küçük çocuğun yaşadığı,abimin öldüğü o eve dönecek annemle hesaplaşacaktım. Ne kadar anne diyebilirsek... Günlerce duymamıştı benim çığlıklarımı. Mesih'i son kez aramamında cevapsız kalmasıyla yerimden kalkıp dolabın kapağını açtım. Üzerime bir elbise geçirdiğimde saçımı tepeden sıkı bir at kuyruğu yaptım. Artık bazı hareketlerimi yaparken zorlanıyordum. Odadan çıktığımda küçük çocuk gülümsedi bana. Çocukluğum gülümsedi."Yaparsın"dedi sessizce."Ben yapamadım sen yaparsın."

Kendim için değilse bile o çocuk için gidip yüzleşmeliydim. Artık geçmişin izlerini silmeliydim hayatımdan. Ve ben birkez daha yenilmeyecektim. Bütün güçsüz çocuklar adına gücü yaşayacaktım içimde.

Evden çıktığımda Mesih'in arabalarından birinin anahtarını aldım. Hızlı bir şekilde gitmek istiyordum. Sanki ne kadar çabuk gidersem o kadar hızlı arınacaktım geçmişimden. Ben artık güçlü olmak istiyordum. O küçük kız çocuğunun güçlü olmasını istiyordum.Mesih benim sadece bir mesajıma bakmıştı. Belki orada ne demek istediğimi anlamış belki de anlamamıştı. Söyle yazmıştım ona;

-Geçmiş artık yeni oyunun ön sözü sayılmalı; Gelecek ise senin ve benim gösterimize bağlı...

Hiçbir cevap vermemişti.Araba artık dar yolda ilerlemeye başladığında çocukluğuma adım adım yaklaşıyordum. Geçmişte olduğu gibi o küçük arsa hâlâ sokağın başındaydı. Oradaydım annemin kocasından zorlukla kurtulmuş,yere düştüğüm için parçalanan dizlerimi karnıma çekerek ağlıyordum. İnsanlar yanımdan gelip geçiyor, hiç biri ne olduğunu sormuyordu. Oysa hepsi çok iyi biliyorlardı bana neler yapıldığını,o küçük kıza neler yapıldığını.Araba ilerlerken çocukluğum geçiyordu önümden. Yıkık bir evin önünde durduğumda gülümsemeye başladım. Abimle, Umutla kaçmış bu evde kalmıştık. İlk defa eğlenmiş ilk defa rahatça oyun oynamıştık. Sokağa baktığımda dolan gözlerime zorlukla engel oldum. Bugün asla ağlamayacak, güçlü olacaktım.

Kapının önünde durduğumda bütün çocuklar merakla arabanın etrafına üşüştüler.Tıpkı o küçük kızın benim çocukluğumdaki gibi.

Evin boyası hâlâ aynıydı,eski ve dökük. Arabadan indim ve evin önünde oturan çocukluğuma baktım.. Orada öylece durmuş boynunu bükmüş bakıyordu.
Beni görünce gülümsedi."Yap hadi!"dedi o küçük kız. Bu defa ben güç aldım o küçük kızdan. Kapıyı tıklattığımda geçmişin çığlıkları geliyordu içerden. Geçmişin hüznü, geçmişin öfkesi, geçmişin korkusu...

Yürüyüşüm dik adımlarım kendimden emindi. Kapıyı tıklatıp beklerken içerden bir ses geldi. Onun sesi. Anne bile demek istemiyordum ama annemin sesi.

"Geldim!"sesi oldukça bitkin ve yaşlı çıkıyordu. Sahi kaç yaşındaydı şimdi? Adım sesleri yaklaşırken ilk defa bu kadar güçlü hissediyordum kendimi. İlk defa bu kadar çok güveniyordum kendime. Kapı açıldığında küçük çocuğun yardım çığlıkları çarptı suratıma. Sonra onun buruşmuş yüzü girdi görüş açıma. Saçları kırlaşmıştı. Başındaki eşarp neredeyse düşmek üzereydi.

Yüzüme baktı, baktı, baktı...

Ne düşündüğünü çok merak ediyordum. Ama düşünmesini istediğim tek birşey vardı.Vijdan azabı çekmeliydi.

"Nalan?"dedi şaşırarak. Beni tanımıştı. Küçükken istenmeyen çocuk olduğum için adım Nalan'dı. Sonra büyüdüm küçük bir kız bana adımın Nalan değil Miray olması gerektiğini söyledi. İnsan küçük bir çocuğun lafıyla hareket eder miydi? Elbette ederdi. Ben o kızı dinleyip adımı değiştirdim. Nalan isminin hüzünlü anlamından kurtuldum.

İNADINA AŞK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin