"Dünyanın geri kalanı uyurken uyanık olmanın büyüleyici bir tarafı vardır. Sanki onların bilmediği bir şey biliyormuşum gibi..."(Tanrı'nın Unutulan Çocukları)Telefonumu tamamen kapatıp denize çevirdim gözlerimi. Saat 2 falandı. Burnumu çektim yorgunca. Umarım hasta olmazdım çünkü hava özellikle Karadenizdeyseniz geceleri biraz soğuk olur,bilirsiniz. Ama şu anda soğuğu düşünecek halde değildim. Çünkü bugün meleğimle dertleşme günümdü. Sabahtan beri buradaydım.
İlk başlarda mutluydum aslında fotoğraf bile çekinmiştim. Ama sonra bir hüzün kapladı içimi. Yokluğuna alışmak gerçekten zordu.
Dertlerinizi anlattığınız birini kaybederseniz giden sadece o olmaz. Siz de eksilirsiniz.
Omzumda hissettiğim sıcaklıkla kafamı kaldırdım. İrkilmiştim.
Omzuma pike bırakılmıştı. Kimin bıraktığını anlamak için yanıma çevirdim başımı.
Deniz...
Gelmesindi. Gözyaşlarımı görmesindi. Oldum olası nefret etmişimdir birinin karşısında ağlamaktan.
Hızlıca sildim yanağımdaki yaşları. Yanıma kurulmuştu o da.
Hayır çağırdım mı? Gel otur dedim mi?
Deniz: Rahatsız etmiyorum değil mi?
Fulya: Oturdun zaten. Ama hayır. Rahatsız etmiyorsun.
Deniz: Güzel...
Ona çevirdim kafamı. Gerçekten acayip biriydi. Gerçekten. Ama neyse ki bende çok normal biri sayılmazdım.
Fulya: Güzel mi?
Yüzümü inceledi uzun uzun. Rüzgardan uçuşan saçlarımda, gözlerimde gezindi bakışları.
Deniz: Çok... Çok güzel.
Bana güzel mi dedi o? Gözleri hala gözlerimdeyken heycanlandığımı nasıl belli etmem? Bir mâna aradım gözlerinde. Sanki bir şey anlatmak ister gibi bakıyordu çünkü.
Kafamı denize çevirdim. Onun bakışlarını hâla üzerimde hissediyordum. Sonra o da benim gibi denizi izlemeye başladı. Yutkundum. Ağlamam bölünmüştü resmen. Ağlamazsam rahatlayamazdım. Huyum kurusun.
Fulya: Sen hiç birini kaybettin mi?
Deniz: Hı?
Fulya: Birini diyorum. Hiç kaybettin mi? O acıyı tattın mı?
Deniz: Şu hayatta gördüğün herkes mutlaka birini kaybetmenin acısını yaşamıştır. Ve evet bende yaşadım. Neden sordun?
Fulya: Beni başka türlü anlamazsın diye. Yaşamayan anlamaz çünkü.
Gülümsedi. Kocaman değil ama. Ufak bir tebessüm şeklinde.
Deniz: Ben anlarım. Hep anlarım.
Fulya: Hı?
Deniz: Yani ben insanları anlarım genelde. Hep anlarım.
Fulya: Anladım.
Elini ensesine atmış denize bakıyordu. Birden ayağa kalktı.
Deniz: Ben kahve alıp geleyim ilerideki kafeden.
Fulya: Tamam.
Kaçar gibi gitmişti. Onu beklerken telefonumu açıp instagramı açıp koyduğum fotoğrafa baktım.
fulya_aydn
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çöl Fulyası
ChickLitHayatı sadece kitaplardan ve çiçeklerden ibaret biri elbette başkasının hikayesinde başrol olduğunu bilemezdi... "ve sen Fulya, benim bu zamana kadar görüp görebileceğim en güzel manzaramdın."