Satır aralarında buluşalım, olur mu?
•
12 Kasım|23.10Yaşların eklendikçe büyüttüğü değil de, artık yük verdiği zamanlardayım. Bu fikri içimde peyda eden insanlardı. İnsanlar ve çıkar dolu ilişkileri. İnsanlar ve nankörlükleri, bencillikleri, kıskançlıkları... kederli nefesimi bıraktığımda girdiğim sokakta yalnız başıma yürüyordum.
Yarın üzerime eklenen yüklerden biriydi.
Kulağımdaki kulaklığı kulağıma biraz daha ittirip ritme göre adımlarımı hızlandırıyor, kasım ayının soğuğunu es geçmeye çalışıyordum.
"Kışı bu yüzden seviyorum," diye fısıldarken kimsenin olmamasının verdiği huzuru mümkünmüş gibi, aldığım solukla içime çekmek istiyordum. Kesinlikle insanlar yaz ayı için yaratılmıştı, yaz akşamlarının bir neşesi vardı, dışarıdan izlediğimde bu şekilde görüyordum. Yağan yağmur herkesi eve hapsederken kesinlikle beni gözlerim kapalı yürümeye itiyordu, daha gerçekçiydi, daha duygu dolu. "Ve... şimdi," derken dakik annemin arayacağını biliyordum, aynı anda melodinin sesi sessiz sokakta yankılanmaya başladığında gülmeden edememiştim.
"Efendim anne?" Derken yalnız değilmişim, sokakta biri varmış gibi aniden etrafıma bakamaya başladım, "Daha on ikiye var," telefonu kulağımdan alıp saate baktım, on dakika kalmıştı. Karanlıktan gelen zipponun çakılma sesi olduğum yerde donup kalmama sebep olurken ne ara kalbim bu kadar hızlı atmaya başlamıştı? "Anne..." derken fazlasıyla dalgındım. "İyiyim, geliyorum, tamam yağmura yakalanmam." Bugün diğer yağışlara nazaran sele sebep olacak şiddetli yağış bekleniyordu, sorun değildi daha gece yarısına vardı.
Adımlarımı hızlandırıyor, ben hızlandıkça gölgem kadar yakın biri de benimle hızlanıyormuş hissiyle ürperdim. Tamam kuruntulu biriydim, bire bin katan zihnim vardı ve orada fazla kuruyordum. Elimde değildi ama şu an kuruntu yapmayacak kadar gerçekti bu sokağın sessizliğine gebe olmuş adımlar. "Saçmalama Yazgı," diye geçirdim. Kendimle konuşmalarım çoktu hatta bazen kendimle konuşurken dudaklarımın oynadığını bile söylüyordu çevrem.
Şimşeğin gürültülü sesiyle aldığım ciltli kitabı kendime bastırdım, kesinlikle sel olacaksa bile kitabım ıslanmamalıydı. Yine güldüm bu saçma halime... kitaplarım benim için önemliydi, raflarımda başka parmakların gezmesinden bile rahatsız olurdum. Tüm haber kanallarında sel uyarısı varken benim kitabımın ikinci serisini almaya çıkmam annem için şaşırtıcı bir olay değildi, babam için fazla gereksizdi, onun için alınan şeylerin onu bir yere taşıması gerekiyordu. Ne işine yarayacak sorusuna hep somut örnek vermemi istemiş, bunu veremeyince her seferinde hayıflanmıştı.
Omuz silktim, babama karşı hiçbir davada haklı çıkamıyordum.
Üzüm yapraklarının altından geçip kocaman bahçesi olan evime sonunda gelebildiğimde saat on ikiyi geçiyordu. "Hani yağmur, hani sel?" Ellerimi açtım iki yana, döndüm etrafımda... Yağmur yoktu hava kara bulutlarını üzerine çoktan çekmişti.
Rüzgar esti, şimşek çaktı, minik minik yağmurlar yeryüzüne yağmaya başladı. Şimşek çaktıkça yağmur hızlandı, elimde olmadan kollarım açık yağmurda duruyordum. Hissedebilmek, düşünmek... düşüncelerim bile rahatlıyordu.
"Yarın yeni yaşın ama sen hiç büyümeyeceksin, Liya." Kemik gibi sert çıkan sözler babamdan başkasına ait değildi. "Gerçekten bu musun?" Derken tiksinti dolu bakışlarını kapının pervazından atıyordu. Bu adamın benimle derdi neydi? Yağmurda ıslanmayı seçmek beni çocuk mu yapıyordu? Oysa yaşımı hissetmek için neleri vermezdim.
"İnan, senin gibi aciz bir adam olmaktan daha iyi bir durumdayım," duruşumu dikleştirip büyük bahçeli eve doğru adımlarımı attım. "Karşımda can almaktan başka bir şey bilmeyen adamın yorum yapmaya hakkı yok, öyle değil mi?" Kapının pervazına kadar gelip, gülümsedim. Sinirli bakışları az önce çalışma masasından kalktığını belli eden gözlüklerden bile anlaşılıyordu. Çenesini gerdi, başımı eğdiğimde yumruklarını sıktığını çoktan farketmiştim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜMÜN KABURGALARINDA
RandomKin dolu bir geçmiş, katil olmaya mecbur bırakılmış, AREN ALİ TÜTEN. Babasının kanlı ellerinden tiksinmiş, babasını bu sebeple silmiş, bu duyguyu içinden atmış, YAZGI LİYA KÖKSOY. Ölümü kadın için ilmek ilmek dokuyan adam, kaderin ağına takılmış ka...