BÖLÜM12|HEYECANIN DORUĞUNDA

201 31 17
                                    

"Yarım kalmış her şeye kırgınım ben Yazgı, yarım bırakılmış, bekletilmiş, sevilmemiş..."

⚕️

YAZGI LİYA KÖKSOY

Üst üste biriken gücün gözlerime serilen sembolü biriken kardı. Günlerdir yağış vardı, gücü yok etmeye çalıştıkça, arttırmaktan ileriye gidemiyordu.

Yorgun gözlerimle yük gibi taşıdığım kıyafetle salonda, araladığım perdeden dışarıyı izliyordum. Şöminede harlanan ateşin salona yaydığı loş ışık dışında bir ışık yoktu, tavana yansıyan ateşin gölgesini gözler önüne seriyordu. Kışı sevme sebeplerimden biriyse dışarının keskin soğuğuna rağmen içerinin alev alev yanmasıydı. Önceleri bu düşüncenin karakterimi yansıttığını düşünürdüm ama bu düşünce tamamen Aren'di.

Ona bu tanıyı koyacak kadar tanıyor muydum?

"Odana kız çocuğu,"

Araladığım perdeyi serbest bırakırken ona doğru döndüğümde fazlasıyla hissizdim. Geceyi atlatmış değildim, üzerinden yalnız birkaç saat geçmişti, gördüklerim ve duyduklarımdan sonra salona dönmüştüm. Çok geçmeden onlarda dönmüş, oturmadan çıkıp gitmişlerdi.

Boynuna astığı havlu dışında üzerinde bir şey yoktu, altında siyah eşofman altı vardı. Boynundan asılı gümüş kolyeden süzülen damlalar geceye rağmen ışık gibi parlıyordu. Omuz silkip tekrar arkamı döndüğümde kapalı perdeye bakıyordum, bana müdahale etmeyi ne zaman bırakacaktı?

"Sırtının güzel olduğunu, gece boyunca yeterince fark ettim."

Kıyafetin açıkta bıraktığı belim şu an onun gözleri önündeydi, göz göze olmamızdan iyiydi. Umrumda bile değildi.

"Rahatsız olduysan bakmayabilirsin."

Zemine düşen ıslak ayak sesleri iyice kurulanmadığını resmediyordu. Hep böyleydi, duştan tam kurulanıp çıktığını görmemiştim. Sürekli bir yere yetişme telaşı var gibiydi, aceleci tavırları vardı. Onun rahatlık ve sabırla yaptığı tek şey sigara içmekti.

"Salak çocuk," bakmadım, "sana rahatsız olduğumu söyleyen oldu mu?"

"Peki."

"Bu ne tavırlar?"

"Sana mı?"

"Bana kesik cevaplar verme."

"Bana emir verme."

Hala dönüp bakmıyordum. Onu görmek istemiyordum. Kadınların gözdesi, kadınların temas etmek için can attığı, arzuladığı hatta günah işlediği adamdı. Sınır yoktu, sınırı hiç yoktu.

"Dilin mi uzadı, tripli mi konuşuyorsun?" Sesi sertti ama ciddi olmadığı belliydi. Benimle uğraştığını anlayacak kadar tanıyordum artık.

"Trip atacak kadar tanımıyorum, ayrıca neden trip atayım?"

"He, dilim uzadı diyorsun yani?"

Oflayarak saç diplerime baskı uyguladığımda, saç diplerime kadar ağrının ve yorgunluğun çökmüş olması onların eseriydi. Onlar ve çetrefilli hayatı.

"Benden ne istiyorsun? Yerime bu rolü oynayacak kadın çok," perdeden bakışlarımı alıp döndüğümde hemen karşımda kalan koltuğa oturmuş sadece izliyordu. Geldiğim raddelerin haddi hesabı yoktu, bedeninde kalp taşımayanının bile artık acıyacağı konularda rolden role sokulmaya devam ediyordum. "Çocuk gördüğün birini, yeterince yanında tutmadın mı?" Benden alabileceği hiçbir şey yoktu. En başında uyuşmuyorduk. Haklıydı, onun yanında çocuk kalıyordum. Belki biraz bilgisiz, acemi, tuhaf...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 14, 2024 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ÖLÜMÜN KABURGALARINDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin