BÖLÜM7|SUALLER ARASINDA

706 42 16
                                    

Bölüm arası yorumlarınızı görmek isterim, keyifli okumalar.

•

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Mermi gibi başımdan aşağı süzülen suyun altında ıslanırken, kaynar suyun uyuşturduğu bedenim rahatlıyor, bileğimdeki dikişlerimden süzülen suyun çizdiği yolu izliyordum.

Su damlası hızla aşağı süzülürken gücünü kaybediyordu, süzüldükçe siliniyordu.

Tıpkı benim gibi.

Kriz dolu günün üzerinden bir hafta geçmişti. Siyah Adamı bu süre zarfında hiç görmemiştim. Sadece benim için aldığı kıyafetleri getirmiş, -aldığı iç çamaşırları görünce kızarmadan edememiştim- yemek yemem için dışarıdan aldığı yemekleri bırakmıştı. Genelde uyuduğum zamanlara denk geliyordu gelişleri, nasıl ayarlıyorsa her seferinde böyle oluyordu. Ben uyurken usulca gelip, bırakıp, yok oluyordu. Onun gelişini, kedisi Pablo'nun tüylerine sinen kokusundan anlıyordum. Onun eve sinen kokusunu almamaksa mümkün değildi. Evin belli köşelerine sinmiş kokusu vardı. Adını henüz koyamadığım koku...

Kız kardeşi Nez'i ise, o günden sonra hiç görmemiştim. Koca evde Pablo dışında kimse yoktu, okumam için bıraktığı kitapları okuyup olduğum yeri sorgulamaya devam etmekten başka bir şey yapamıyordum. Olduğum yeri, babamın evinde olduğum insanların ailesinin katili olmasını... şüpheye girmemenin acısını ve yükünü taşıyordum üzerimde. En kötüsü de o gün, babam yapmaz diyememiştim. Yapardı. Benim babam her kötü olayın yaratıcısı olabilirdi.

O, tüm bu kötülükleri yapmak için yaratılmış gibiydi.

Böyle bir babaya sahip olmayı ben seçmemiştim, ama yaptığı bu yükün altına ben girmiştim. Suçluluk hissi her bir yanımdaydı, bu aileyi benim babam mı dağıtmıştı?

Bir saatten fazladır suyun altında oluşumu resmeden buruşan parmak uçlarımı dikişimin üzerinde gezdirirken, dudaklarımı birbirine bastırdım, yaram kabuk tutmuştu. O günden sonra pansuman için hemşireler gelmişti. Açtığı yarayı iyileştirmek için elinden geleni yapıyordu. Yoktu ama varlığı bu evdeydi. Garipti, ailesini yok eden adamın kızını, kendi evinde barındırıyordu. Ürperip korkmam gerekirken bu duyguyu içimde barındıramıyordum, sanki beni o gün orada öylece öldürmüş olsaydı, buna hakkı varmış gibiydi. Beni öldürmesi onun en doğal haklarından gibi geliyordu. Bu his nasıl oluşmuştu bilmiyordum ya da yerimde olan birinin ne düşüneceğini... kesinlikle sağlıklı bir insan değildim. Garip olaylar içerisinde, garip hislerle doluydum.

Ama sen bir şey yapmadın ki diyen yanıma omuzlarımı büküp, gözlerin dolu bakmaktan başka bir şey yapamıyordum.

Babamdı, onun ellerindeki kan benim sayılmaz mıydı?

Bu yük, kaburgalarıma acı yüklüyordu.

Ona içimde beslediğim nefret artarken sadece sormak istedim. İçim içimi yerken, 'neden' ile başlayan sorularıma bir de bu eklenmişti. En çokta böyle bir adamın yanında duran annemin, tüm bu olanlardan haberinin olup olmadığını merak ediyordum. Tüm dengeyi annemin bilip bilmemesi değiştirecekti. İçimde kalan merhametin kırıntıları annemin vereceği cevaplardaydı.

ÖLÜMÜN KABURGALARINDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin