Salı

51 6 2
                                    

"Alo?"

"Jisung, ben evden çıktım. Seni evden almamı ister misin?"

"Ben daha hazırlanmadım ki."

"Ben beklerim."

"Tamam."

Jisung zaten çabuk hazırlanabilen birisi olduğundan okula geç kalmazlardı. Seungmin bunun rahatlığıyla "beklerim" demişti.

"Kapıyı açar mısın?"

"Ne çabuk geldi-"

Derken kapı çaldı.

Jisung kapıyı açtı.

"Gerçekten hazırlanmamışsın. Neyse, beklerim ben."

"Çok iyi birisin Seungmin. Umarım Chan da benim gibi düşünür."

"Chan?"

"Buluşacağın çocuğun adı. Unuttun mu yoksa!"

"Ha, unutmuşum ya."

"İnanamıyorum sana."

"Beni boş ver. Sen o çok sevdiğin Minho'ya onu sevdiğini söyleyecek misin?"

"Off, çok kararsızım. Bilmiyorum."

"Sen de onunla buluşsana. Ama istemez. Ders çalışır belki."

"Neden umudumu kırıyorsun?"

"Umudunu kırmak istemezdim ama Minho öyle derdi."

"Off, tamam Seungmin."

"Özür dilerim. Her zaman yanındayım."

"Seungmin, iyi ki arkadaşımsın."

Jisung hâlâ Minho'ya onu sevdiğini söylemek istiyordu. Artık içinde daha fazla tutamazdı. Minho da kendisinden hoşlanıyordu. Bundan emindi.

"Hazırlanmaya başlasan iyi olur. Çünkü saat 08.19 oldu."

"Tamam."

Jisung hazırlanmaya başladı. Seungmin de onu beklerken sosyal medyada gezinmeye başladı.

"Hey, baksana Jisung."

"Efendim?"

"O çocuğun sosyal medyada hesabı var mı?"

"Kimin? Minho'nun mu?"

"Hayır. Chan'ın."

"Oh, bilmiyorum."

"Arkadaşına sorsana."

"Sen ona buluşunca sorarsın."

"Tamam."

***

Jisung hazırdı.

"Jisung, kıyafetin yeni mi? Hiç görmemiştim onu da."

"Evet, yeni aldım."

"Çok güzelmiş."

"Minho da beğenir mi acaba?"

"Kesin beğenecektir Jisung."

"Dalga geçmesene."

"Dalga geçmiyorum ki. Ben beğendim."

"Gerçekten mi?"

"Evet."

"Yaa, çok tatlısın."

Jisung üstüne siyah, bol bir tişört giymişti. Üstünde çiçek desenleri vardı. Altına da gri bir eşofman giymişti.

"Jisung, kolye mı takıyorsun?"

"Evet, ne oldu ki?"

"Sen kolye takıyor muydun?"

"Şey, Minho'nun kolyesinin aynısını buldum internetten."

"Gerçekten onun kolyesiyle aynı mı?"

"Evet."

"Jisung, bu kadar kaptırmasaydın kendini keşke."

"Ah, ben-"

"Hadi çıkalım Jisung."

"Tamam."

Jisung dün akşamdan hazırladığı çantasını aldı. Telefonunu cebine koydu.

Seungmin de oturduğu yerden kalktı. Çantasını omzuna taktı. Aklına bir şey takılmış gibi kaşlarını çattı.

Jisung kapıyı açtı.

"Jisung?"

"Efendim?"

"Ayakkabılar?"

"Evet?"

"Minho'nun ayakkabılarıyla aynı mı?"

"Oh, evet."

"Jisung..."

*Sus."

Jisung kapıyı kilitleyip anahtarı çantasının içine koydu.

Beraber merdivenlerden indiler.

***

Changbin okula gitmek için hazirlanmaya başladığında Chan uykuya dalmıştı. Bir süre Chan'ı izledikten sonra banyoya gitti. Elini yüzünü yıkadıktan sonra banyodan çıktı. Tekrar Chan'a baktı. Hâlâ uyuyordu. Sessizce hazırlanmaya başladı. Giysi dolabını açtı. Kıyafetlerini seçti. Giyinecekti, ama nerede? Bu odada mı yoksa baynoda mı? Giyinmek için oda mı değiştirecekti?

Odada giyinmeye karar verdi.

Üstünü tam çıkarıyordu ki Chan gözünü açtı.

"Changbin?"

Changbin korkuyla irkildi. Chan'ın uyanmasını hiç beklemiyordu.

"E-efendim?"

"Napıyorsun?"

Chan gözünü tam açmadığı için bir şey göremiyordu.

"Chan, sakın gözünü açma."

"Neden?"

"Üstüme değiştiriyorum çünkü."

"Neden banyoda giyinmiyorsun?"

"Neden tekrar uyumuyorsun?"

"Tamam, sen kazandın."

Chan tekrar uyumaya çalıştı.

Changbin hızlıca üstünü değiştirdi. Siyah bir tişört ve siyah bir pantolon giydi. Çantasına defterlerini kitaplarını koyup, telefonunu da aldıktan sonra evden çıkmaya hazırlandı.

"Chan, ben çıkıyorum."

Chan'dan ses gelmedi.

"Chan? Uyudu herhalde."

Kapıyı yavaşça kapattı.




secret secret || chanmin (edited)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin