"miyeon unnie"
duyduğum isimle yeonjuna döndüm. galiba taehyunun arkadaşlarından biriydi.
"bu kim amk" dedi soobin kadına bakarak.
"sevgilisi mi acaba" yeonjunu dürttüm.
"öğreniriz şimdi" dedim ve sieunun yanına gittim.
"gyu bak miyeon unnie gelmiş, abişin arkadaşı"
"merhaba beomgyu ben, siz de miyeonsunuz galiba"
"evet, taehyun nasıl"
"yoğun bakımda"
kadın duyduğuyla elini ağzına götürdü. ona ısınamamıstım. daha tanımıyordum bile ama hislerim bana o kadının iyi olmadığını söylüyordu.
belki de kıskançlık yapıyorumdur. taehyunun bir kız arkadaşı olma ihtimali beni kıskançlıktan öldürüyordur.
---
taehyun uyanık olmasa bile saydam camdan onu izliyordum. onu uyurken izlemek bile çok güzeldi. böylece onun bütün yüz hatlarını ezberleyebiliyordum.
kirpikleri kıvrıktı, çene hattı keskindi, üzerine örtülen örtü damarlı kollarını dışarıda bırakıyordu.
onu öyle izlemek hem beni mutlu ediyor hem de içimi parçalıyordu. o orada yatıyor ve ben sevdiğim adam için hiçbir sey yapamıyordum.
sürekli taehyunun uyanması için dua ediyordum. miyeon denen kadın da zaten meşgul olan beynimi daha çok meşgul ediyordu. taehyunun yakın arkadaşı olabilirdi. sevgilisi de olabilirdi.
kang taehyunun hetero olduğu ihtimalini ele almadan sevmiştim onu.
sieuna döndüm. miyeon lavaboya gitmişti.
"sieunum bir şey sorucam simdi sana. çok mu yakınlar taehyunla miyeon?"
"eskiden öylelerdi. miyeon unnie sürekli bize gelirdi eskiden ama şimdi gelmiyor. abişe neden gelmediğini sordum öyle olması gerektiğini söyledi"
sieuna teşekkür ettikten sonra yeonjunla soobine döndüm. aralarında fısıldaşıyorlardı.
"eski sevgilisi miymis yani"
"ne bileyim aşkım"
"hocanın çok kolay dedigi felsefe sınavı aminakoyim"
"haerin minji ve kaiye haber verdiniz mi" dedim konuyu dağıtmak için
"yok bebisim sen istersen verirsin"
soobine kafa salladım. zaman algımı kaybetmiştim. saate baktım, saat 12 olmuştu sieun yine uyumuştu. onu tekrar yerine götürdük. iki gündür buradaydık ve o da perişan olmuştu. hastane köşelerinde uyuyakalıyordu ve düzenli uyuyamıyordu. sieunu buradan götürmek istiyordum.
---
3. gündeydik. miyeona aşırı derecede sinir oluyordum. burada duruyordu ve hiçbir şey yaptığı yoktu. sürekli telefona bakıyordu.
yeonjunu dürttüm. sieunla bizi eve götürmesini söyledim.
"sieun minisim bak şimdi eve gideceğiz sonra tekrar geliriz tamam mı"
"ama abiş bensiz kötü hissederse"
"hemen geleceğiz merak etme. hobakın yemeği bitmiştir onu da koyalım yazık hayvancık hastalanır yoksa."
"tamam gyu" sieunun ceketini oturma yerlerinden almasını bekledim.
"sieunu götürmek doğru bir karar mı? kızcağız zaten yorgun, o kadar yolu tekrar nasıl çeksin"
miyeon telefondan kafasını kaldırıp konuşabilmişti sonunda.
"siz merak etmeyin ben ne yaptığımı çok iyi biliyorum"
"lise öğrencisi mi söylüyor bunu bana"
"sieun bana emanet ve ben ne yapmam gerektiğini biliyorum. taehyun ayakta olsaydı da bunu yapmamı doğru bulurdu."
sieunun elinden tutup aşağıya indim. 5 saatlik yolculuk bizi bekliyordu.
---
eve geldiğimizde sieuna birkaç temiz kıyafet verdim ve yemek hazırlanana kadar onları giymesini söyledim.
mutfağa geçmeden önce hobakın mamasını ve su kabını doldurdum. iki günde hepsini bitirmişti. biraz onun kafasını sevdikten sonra mutfağa geçtim.
yemekleri ısıttıktan sonra sieunu çağırmak için odasına girdim. yatağında uyuyakalmıstı. kucağında ise abisiyle olan fotoğrafları vardı.
---
sieun uyurken en erken ne zamana uçak bileti varsa onu ayarladım. uçakla 1 saatte orada olabilecektik. tam o sırada soobinden telefon aldım. soobin beni taehyun hakkında bir gelisme olmazsa aramayacaktı. ya ona bir şey olduysa düşüncesiyle telefonu açmayı unutmus olmalıyım ki sieun yanıma geldi.
"gyu telefonu aç hadi"
"efendim soobin"
"taehyun uyandı, sizi görmek istiyor"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
teacher; taegyu ✓
Fanfictionhocam hobak elimizde sozluleri yuz girin [taegyu texting, duzyazi]