SELLLAAAMM. BEN GELLDİİİİMMM. UMARIM GİDİŞATI BEĞENİYORSUNUZDUR... YORUMLAYARAK VE OY VEREREK DESTEK OLURSANIZ ÇOK SEVİNİRİM. İYİ OKUMALAAAR.
••••
"Ya yeter, farkındaysanız grip yada soğuk algınlığı değilim. Ne bu çorba merasimi." Sinirli sesim Cerene hiç bir etki etmemiş olacak ki,
"Bir kaşık daha." Diyerek mutfakta 800 saat geçirerek yaptığı mercimek çorbasını ağzıma sokuşturdu. Emeğe saygı diye aç hissetmesem bile bir tabak yemiştim. İkinci tabak biraz abartıydı sanki???
"Ceren vallahi bir kaşık daha verirsen üzerine kusarım hepsini." Kaşlarını çattı ve kaşığı tepsiye bırakıp, "aman be yemezsen yeme." Diyerek yataktan kalktı.
Gece taburcu olmuştum ve şu an öğlen saatlerindeydik. Cengiz , Tuğrul Gökayla birlikte Ankaraya gitmişti. Gökay benden izin alarak gitmişti. Seni bir günlük burada yalnız bıraksam bana kızar mısın? Demişti. Kızmazdım. Her an her saniye yanımda olduğunu bir saniye bile ayrılmadığını biliyordum. Ankara işininde şerefsiz ersinle alakalı olduğumu biliyordum. Bartu, Tarayı evine bırakmak için çıkmıştı. Bu samimiyeti daha sonra sorgulayacaktım elbette! Cerenle baş başa bir kaç saattir evdeydik. Yatalak ve Ölümcül hasta muamelesi görüyordum.
Telefonumun zil sesini duyunca gözlerim komodinin üstündeki telefonuma döndü. Gökay. Hızla telefonu açtım ve kulağıma götürdüm.
"Efendim."
"Güzelim, iyi misin? Sesin bi halsiz gibi? Bir şey mi oldu?"Telaşlı sesi peş peşe soruları sıralamaya başlamıştı. Bu adamın bu hale geleceğini biri bana söylese asla inanmazdım. Gülümsedim ve ,
"Gökaaay, iyiyim diyorum. Neden kimse iyi olduğuma inanmıyor?" derin bir nefes aldığını duydum.
"Bir şey oldu sandım .Sesin yorgun gelince korktum. Bir kaç saate gelmiş olurum. Yola çıktık. " sanki beni görüyormuş gibi onu başımla onayladım.
"Tamam dikkatli gelin lütfen." Dediğimde, "Her zaman dikkatliyimdir." Diyerek duraksadı. "Uyuşturucu basılmış içecek içtiğini görmemem hariç." sesindeki hissedilen sinir gerçekten yüksek dozdaydı. Hemen konuyu değiştirmek istedim. Birazda suçluluk duyduğu için ben rahatsız oluyordum. Suçluluk duyacak bir şey yoktu. Belkide en suçsuz oydu.
"Benim canım kavun ve Çikolata çekiyor. Belkide gelirken almalısındır he?"
"Güzelim isterde almaz mıyım? Yola çıkalı 2.5 saat oldu. Yaklaşık 4 saat sonra yanındayım."
"Tamam , öptüm."
"Böyle sözde olmuyor. Gelince fiziksel olarak gerçekleştirirken görmek isterim."
"Görüşürüüüz Gökaaaay. Sesinnn gelmiyoooor." Diyerek telefonu yüzüne kapattım. Yüzümde saçma salak bir sırıtma vardı. Bu adamla konuşupta gülmeden duramıyordum. Bana neler yapmıştı , inanmak çok zordu. Yanlış olduğunu bile bile adım attığım en güzel doğrumdu. Bir daha olsa bir daha yapar yine Gökayla olurdum. Onu sevmek bana güç veriyordu resmen.
"Kız Allah cezanı vermesin tipe bak ergenler gibi ne gülüyorsun telefona bakarak." Cerenin sesini duymamla irkildim ve kapının önünde dikilmiş bana bakan arkadaşıma döndüm. Beni asla salmayacaktı.
"Ya Cereeeen. Sanane kıskanma artık." Dediğimde hızla yanımda yaklaştı ve yatağımın üstünde duran yastıkla kafama vurdu.
"Yazıklar olsun ben burda sana emeek veriyorum emeeek." Dediğinde hızlı bir hareketle tuttum ve boynuna sarıldım. Cerende hemen kollarını bana sardı.
"Çok korktum Ahenk." Dediğinde başımı sallayarak biliyorum der gibi bir hareket yaptım. Korktuğunu biliyordum. Benim için endişelendiğinde. Anne babam napıyorsun diye bile aramazken ben burada neler yaşıyordum. Bu kadar ilgisiz olmalarına asla anlam veremiyorum ve bir süre sonrada anlama isteğimin üzerine toprak atmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVGİLİMİN ABİSİ +18
JugendliteraturHer yasak, bir miktar tatlı olmakla birlikte kendine çekerdi. Benim yasağım çok farklıydı. Benim yasağım elimi uzatsam bile dokunmayacağım bir yasaktı. "Güzelliğin, bana verilmiş en büyük ceza. Kokun uzak durmam gereken en büyük zehir. Tenin bir ma...