1.0

4.5K 609 337
                                    

"Hepiniz çok iyi iş çıkarttınız, bugünlük dersi bitirebiliriz arkadaşlar."

Changbin Hyung' un diğerlerine seslenmesiyle sevinçten olduğum yere bayılmamak için zor durdum. Yemek yapmaktan gerçekten hiç hoşlanmıyordum, severim belki diye düşündüğüm her saniyeyse bu nefretim katlanarak artıyordu.

Özellikle Changbin' i bana ekstra zaman harcamaya zorluyormuş gibi hissediyordum, pekala kendi isteğiyle benim için çırpınıyordu bunu biliyordum. Yine de şu an bile yanı başımda olması ve bana yardımcı olması ekstra üzüyordu beni. Çünkü aslında hiç sevmiyordum yemek yapmayı, oysa benim hevesli bir öğrenci olduğumu düşünerek bana daha çok vakit ayırıyordu.

Herkese seslenmesinin ardından diğerleri önlüklerini çıkartmaya başlamıştı ki bana dönerek gülümsedi. "Jisungie baya yol aldın, bu kadar çabaladığını görmek bana ilk zamanlarımı hatırlatıyor."

"Kaç yaşındaydın o zaman?" Minho hemen arka sıramdaki tezgahta son temizliğini yapıyordu, bunun bilinciyle hyung kelimesini otomatik olarak kullanmamıştı beynim. Bakışlarım oraya kayıp tepkisini görmek için çırpınsa da kendimi elimden geldiğince engelliyordum.

Changbin gülerken konuştu. "On yaşındaydım sanırım."

Şaşkınlıkla gözlerim açılırken elimde  olmadan güldüm. "On yaşındaki hâlin benim şu an yaptıklarımı mı yapıyordu?"

Gülüşü genişlerken kafasını olumlu anlamda sallamasıyla şaşkınlığım arttı ve mırıldandım. "Benim o yaşta ocağı açmamı geç, mutfağa bile girmem yasaktı."

Bu sefer kahkahayla gülen o olurken ben de ona katıldım. Gerçekten çok tatlı biriydi, olgun kişiliğinin aksine espri anlayışı da vardı.

Önlüğümün arkasına uzanıp açmaya çalıştığım sırada Changbin telefonuna bakıp kafasını kaldırdı. "Benim de çıkmam gerekiyor, görüşürüz Jisung."

Aynı şekilde karşılık vermemle arkasını dönerek çıkışa doğru ilerledi. Ben ona önlük konusunda yardımcı olmuştum, onun da bana olması biraz iyi olabilirdi sanırım. Çünkü nasıl bir şekilde bağladığımı hatırlamadığım için çözmeye çalışırken yanlış ipi çekerek önlüğün kördüğüm olmasını sağlamıştım. Oflayarak kendi kendime sızlandım.

"Ne olurdu iki dakika şunu çözse-"

Şaşkınlıkla cümlem yarıda kaldığında, bunun sebebi arkama uzattığım ellerimin üzerinde hissettiğim ellerdi.

İşin acı yanı, o ellerin sahibini kim olduğunu görmeden de biliyordum. Kokusunu yıllar geçse de nerede duysam tanırdım.

"Çok komikti anlattığı şeyler sanırım."

Arkamdan gelen sesi beni sanki bilmiyormuşumcasına şaşkına çevirdiğinde yutkunarak bir adım ilerledim ve omzumun üzerinden ona gergince baktım. Bu sırada sınıfta kimsenin kalmadığını fark etmiştim, onunla bir ay içerisinde ikinci baş başa kalışımızdı.

"Ne yapıyorsun?"

Çatılı kaşlarıyla bana bakarken bir anda önlüğün arkamda sallanan ipinden tutarak sertçe çekmesiyle ona doğru yalpaladım. Elleri tekrar ellerimin etrafını sararken söylendi.

"Çözeceğim diye iyice düğüm yaptın, sınıfı kilitleyecekler şimdi. Halledeyim bırak."

Ellerimin üzerinde hissettiğim elleri ve az önce beni çektiği için sırtıma değen göğsü, nefes alış verişimi hızlandırmaya yetmişti. Onunla bu kadar yakın olmayalı bir yıldan fazlası olmuştu, en son ayrılmamızdan birkaç gün önce sıkıca sarmıştı kollarını bana. Tıpkı şu anki gibi arkamdaydı o zaman da ancak bir yabancı gibi değildi, kolları adeta kemerimmiş gibi sarmaya alışık olduğu belimi sarardı. Saçlarıma küçük öpücükler bırakıp kokumu içine çekerdi.

"Jisung!"

Sesi beni düşündüğüm aptalca şeylerden ayırdığında "Hı?" diye bir tepki verdim.

"Ellerini çek de çözeyim diyorum, yoksa daha beklemek ister misin böyle?"

Ellerimi adeta ateşe değmişçesine hızla çekerken söylendim. "Niye isteyeyim? Çöz çabuk."

Yakınlığı başımı döndürmüş, eskiyi hatırlamamı sağlamıştı ve bu bana hiç iyi gelmiyordu. Yutkunarak önüme çektiğim ellerimle oynamaya başladım, birkaç saniye sonra hâlâ belime çarpan ellerini hissediyordum.

"Çözemedin mi hâlâ?"

Minho sinirle söylendi. "Nasıl düğüm yapmışsan, açılmıyor bir türlü."

Sinirlenmesinin etkisiyle inip kalkan göğsü sırtıma çarptığında bir adım öne ilerledim, ne kadar az temas edersek akıl sağlığım için o kadar iyiydi.

İpe sarılı elleri az öncekinin aksine hafifçe çekelediğinde "Yerinde dursana, daha da kördüğüm oluyor." diye söylendi dişlerinin arasından.

"Bu kadar yakın olmamıza gerek yok yine de."

Bana bir cevap vermemesiyle tekrar öne adımladığımda, bu sefer çekmemişti beni kendine. Omzumun üzerinden başımı sırtıma doğru çevirdim, düğüm olan yeri görememiştim. Oflayarak başımı önüme çevireceğim sırada kilitlenmiş bir şekilde düğüme bakan iri gözlerle duraksadım. Bir karış kadar uzağımda olan yüzü aşağıya çevrilmiş, tamamen odaklanmış bir şekilde düğümü çözmeye çalışıyordu.

Gözlerim bir anlığına kırmızı dudaklarına kaydı, yutkunduğum sırada aklımda dönen görüntüyle ne ara olduğunu anlayamadığım bir şekilde gozlerim dolmuştu.

O kızı öptüğü an, kafamın içinde dönüp duruyordu artık.

"Sonunda çözüldü, nasıl bu kadar sıkı bağladın?"

Çattığı kaşları gevşerken bakışları elinin altındaki iplerden ona çevirdiğim yüzüme döndüğünde hızla kafamı önüme çevirdim. Dolduğunu bildiğim gözlerimi görmemesi için elimden geldiğince hızlı davranmıştım ancak geç kaldığımı konuşmasıyla anladım.

"Jisung, bir şey mi oldu?"

Arkam ona dönükken kafamı hızla olumsuz anlamda salladım. Konuşursam ağlayabileceğimin bilincindeydim.

Tek eli kolumu kavrarken beni ona doğru çevirdiğinde hızla başımı yana çevirdim.

"Bana bak." Kolumdaki eli beni kendisine doğru bir adım yanaşmak zorunda bırakmıştı. "Ne oldu?"

Elini hızla kolumdan uzaklaştırırken anında arkamı döndüm. Üzerimdeki önlüğü çıkartıp yerine bile koymadan tezgaha bıraktığım sırada tekrar koluma yapışarak beni kendine çevirip tezgahla arasına aldı. Başımı yine çevirsem de şu an kaçabileceğim bir yer olmadığı ortadaydı.

Tezgaha yaslamadığı eli çenemden hafifçe tutarak ona bakmamı sağladığında gözlerim anında kapanmıştı. "Neden böyle davrandığını anlamıyorum bir anda. Bir sıkıntı mı var?"

Sorusuyla içimde biriken öfkeye engel olamadım. Gözlerim hızla açılırken göğsüne ellerimi yaslayarak ittirdim. Şaşkınlıkla aralık olan dudaklarına kayan bakışlarım o görüntüyü tekrar aklıma getirmişti. Buysa sadece düşünmeden konuşmama yol açmıştı.

"Var! Bana yaklaşman sıkıntı!" Gözlerine oturan endişeyi görmek canımı daha da sıkarken sertçe ittirdim, boşluğuna gelmesiyle geri adım atmasını sağlamıştım. "Uzak dur benden!"

Hızla tezgahla arasına hapsettiği alandan çıktığımda, gözlerimden usulca akan birkaç damla yaşı yumruk haline getirdiğim ellerimle sildim. Arkamdan gelmemesini umarak kendimi dışarı attığım sırada tek arzum ağlamamaktı.

••

Ay selammm

Jisung 🥺😡😭
Minho👁️👄👁️

Taslaktakiler az kaldı ondan her gün değil de iki günde bir bölüm gelir sanırım ama kesin bir şey demiyorum kuzular hiç belli olmuyor sağım solum👍🏻👍🏻

Jeongin bebeğimi özlüyorum bu ficte neredesin güzel gözlüm neredeee😭❣️

-Gördüğünüz en garip rüya neydi

getting back together | minsung ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin