"Konuşacağız ve sen sincap, bu sefer kaçamayacaksın."
Öylesine ya da canım sıkıldığı için değildi kaçma çabam, hiçbir şey dememesine rağmen kafam karışabiliyorken şimdi onu burada dinlersem ne yapacağımı kestiremememden kaynaklıydı. Ona karşı savunmasız hissediyordum.
Belimdeki eline ellerimi sararak itmeye çalıştım ama işe yaramamıştı. "Bak bu suç tamam mı? İstemediğim hâlde beni böyle tutuyorsun..." Sesim sona doğru güçsüzleşerek sessizliğe karıştığında Minho dilini damağına vurarak cıkladı.
Dibimde hissettiğim başı boynuma doğru eğilerek kulağıma yanaştığında kendiliğinden ona alan açmak için hafifçe eğilen boynumla gözlerim kocaman olurken tekrar dikleştim. Onun bir nefes gibi olan gülüşü kulağıma dolarken olduğu yerden uzaklaşmadan "Eğer rahatsız olsaydın evet, çekilirdim ama rahatsız olmuyorsun değil mi? Aksine hoşuna gidiyor."
Kaşlarım çatılırken uzaklaşmak için hamle yaptım ancak belimdeki eli beni olduğum yere sabitlemişti.
"Gitmiyor hoşuma, rahat bırak beni."
Bana yaptığı o teklifin üzerinden bir hafta geçtiği ve sessiz kaldığı için ben yine peşimi bıraktığını düşünmüştüm. Oysa aksine çok daha bariz bir şekilde bana yaklaşıyordu şu an.
"Bırakacağım, kaçıp gitmeyeceksen. Çünkü bugün her şeyi konuşacağız."
Kaçıp gidecektim tabii ki, bu da söz müydü? "Tamam, kaçmayacağım bırak beni."
Sözüme güvenmek gibi bir aptallık yaparak belimdeki elini çözdüğünde hızla ondan uzaklaşmaya çalıştım ancak iki adım atmamın ardından üzerimdeki önlüğün ipi yüzünden olduğum yerde kalmamla şokla ona döndüm. O kadar da aptal değildi.
"Konuşacağız dedim." diyerek tek kaşını kaldırdığında oflayarak pes ettim ve önüme döndüm. Çok düşünmeden yaşadığım paniğin etkisiyle konuştum.
"Bak teklifi düşünmedim tamam mı? Düşünecek tarafı bile yoktu."
Üstü kapalı bir reddediş cümlesi gibi olmuştu bu dediğim, farkına vardığımdaysa çoktan sözler ağzımdan çıkmıştı. Minho'nun tepkisini görmek için korkarak da olsa omzumun üzerinden yüzüne döndüğümde dip dibe olmamızla hafifçe aramıza mesafe koydum. Kararlı ifadesinin dağılmadığını görmek içimde garip hisler uyandırmıştı.
Önlük ipini doladığı elini çözdü yavaşça, ardından beni belimden tutarak kendine doğru çevirdi. İtiraz etmeme sebebim hâlâ az önceki dediğime cevap vermemesiydi. Tamamen ona döndüğümde alttan gözlerimi kırpıştırarak ona bakıyordum, o ise belimdeki ellerinden birini kaçmama karşı orada bekletiyordu.
"Düşünmemen iyi olmuş." Bakışları hâlâ aynı netlikteyken konuştuğunda kısa bir an dudaklarına kayan gözlerimi hızla gözlerine çıkarttım. Söyledikleri yeni beynime nüfuz ederken gözlerim kocaman açıldı, hemen vaz mı geçmişti? Düşündüğüm şeyleyse kendime kızdım, vazgeçme ihtimali canımı sıkıyordu ama onu dinlemek de istemiyordum. İçimde ona karşı ciddi bir savaş vardı.
"Çünkü bildiğin hikayede eksik parçalar var, bilmediklerin var."
Söyledikleriyle kaşlarım çatıldı. "Üzerinden bir yıl geçti. Bilmediğim ne olabilir tanrı aşkına? Her şeyi biliyorum."
Minho ciddiyetle kafasını iki yana sallarken söylendi. "Sana anlatmaya çalıştığım ama dinlemediğin şeyler var."
Alayla gülmeme engel olamayarak belimdeki elini ittirdim ve aramıza mesafe koydum. "Bir yıl sonra aklına uyduracak yeni bir senaryo mu geldi? Ne oldu, beklemediğin anda öptüğü senaryo tutmayınca mı böyle bir karar aldın?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
getting back together | minsung ✓
Short StoryOlaylı bir şekilde ayrılan Jisung ve Minho'nun yolu bir yıl sonra gittikleri yemek kursunda tekrar kesişir. ✓texting+düzyazı ✓bölümler kısa kısa, çerezlik ✓yan shipler çok yok