2.0

4.8K 593 427
                                    

"Geldik mi?"

Korkarak ellerimin altındaki bana ait olan tişörtü sıkıca tutarken durmamızla sormuştum. Minho motoru evimin önünde çalıştırdığından beri gözlerimi açmamıştım bile. O kadar korkutucuydu ki neden kabul ettiğimi, neden geçen ilk taksiye binmediğimi deli gibi sorguluyordum.Üstelik ikinci dersimin başına yetişememiştik ve üçe yarım saate yakın süre vardı.

"Geldik, tişörtü kopartacaksın sakin ol."

Tişörtünü sıkan ellerimi üstten saran elleriyle hızla ellerimi geri çektim ama yine motordan kalkmadım. Ölecek gibi hissettiriyordu bu aptal taşıt. İşin en korkunç olan tarafıysa beline denk gelen yaralar acımasın diye kollarımı sıkamamıştım bile doğru düzgün ve her an düşerim korkusuyla tetikte olmuştum.

Sıkıca kapattığım gözlerimi kırpıştırarak açtığım sırada Minho çoktan motordan inmiş, benim kaskımı çözerek başımdan çıkartmıştı bile.

"Geldik değil mi?" Titreyen sesimle sorduğumda gülerken elleri kollarımın altını kavradı, beni oyuncak bebekmişim gibi kolaylıkla kaldırıp motordan indirdiğinde titreyen bacaklarım yüzünden kollarından destek alıyordum.

"Geldik, sana kalsa akşama kadar oturursun öyle."

Yakınlığı yüzünden bakışlarımı kaçırırken mırıldandım. "Bir daha asla binmem buna."

Gerildiğimi anlamış gibi aramıza hafifçe mesafe koysa da elleri hâlâ belimde öylece durarak bana destek veriyordu. "Motor korkusunu yenmenin en iyi yolu kullanmayı öğrenmekmiş, biliyor muydun?"

Ona uzaylı olduğunu söylemiş gibi baktım.

"Tamam, tamam bir şey demedim."

"Deme zaten." Kollarını hafifçe iterken yanımdaki motordan destek alarak kaldırıma doğru çöktüm. "Oturacağım ben biraz. Daha derse var, sakinleşene kadar."

Bir cevap vermeyerek yanıma oturduğunda anlamayarak ona döndüm. "Gitsene sen, senin dersin yok mu?"

Kafasını olumsuz anlamda sallamasıyla kaşlarım çatıldı. "Ne?"

"Sabahtan iki dersim vardı, ikisine de yetişemedik."

"Boşuna mı geldin buraya kadar yani?" Şaşkınlıkla sorduğum soruyla kaşları çatıldı.

"Seni getirmek için geldim."

Dudaklarım öne doğru büzülürken bu dediği gitmemesi gerektiği hâlde hoşuma gitmişti. Başımı usulca sallarken "Evine git dinlen o zaman dersin yoksa." diye söylendim.

Umursamazca omuz silktiğinde kaldırımda önüme kırdığım dizlerime çarpıyordu dizleri. "Sen derse girince giderim."

Kaşlarımı çattım. "Beni okula getirmek için boşuna geldin buraya kadar zaten. Evine git."

Dinlenmesi gerekiyordu ve bir sürü yarası vardı. Bunu ona böyle söyleyememiştim gururumdan tabii ki ama sırf benim için bu hâlde buraya gelmesinden kaynaklı bile vicdan azabı çekiyordum.

"Dersine kaç dakika var?"

Asla beni umursamadan sorduğu soruyla telefonumun ekranından kısaca saate baktım. "On yedi dakika."

"O zaman on yedi dakika sonra giderim."

Kaşlarım mümkünmüş gibi daha da çatılırken oturduğum kaldırım taşında onun tersi tarafa kaydım hafifçe ve anlamak ister gibi sordum. "Neyin var senin?"

Kafasını bana doğru çevirerek kaşlarını havaya kaldırdı. "Neyim varmış?"

"Normal değilsin, hem de hiç."

getting back together | minsung ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin