Kafamı kaldırıp Newt'e bakmıştım, iyimi diye . Gözüm moraran boynuna takılmıştı . " Newt, boynuna ne oldu kızarmış " dediğimde elini hızla boynuna götürdü kapatmak istercesine .
" Bilmem sinek falan ısırdı herhalde " kızaran yanakları ile kaşlarmı çatmıştım . Minho gil burda olduğu için fazla üstüne gitmek istememiştim.
" Yeni çaylak nerde " dedim etrafım bakarken " ne yapıcaksın çaylağı " dedi Minho kıskanç bir sesle . Bu çocuk hangi ara bu kadar kıskanç oldu . " En son geliceğini söylemişti ama gelmedi " dedi Newt. Ayağıya kalkıp " ben çağırayım bari " dediğimde Minho'da ayağıya kalktı .
" Yaralısın sen, bebek değil o acıkınca gelir sen otur yemeğini ye !" Minho sinirle bana bakmıştı . İki adım atıp dibinde durdum . Elim omuzuna giderken omuzdaki o hassas dokuya dokunup sıkmıştım .
" Otur Minho iyiyim ben " dediğimde hala ayaktaydı " Minho aynı şeyleri tekrar yaşamak istemeyiz değilmi " gözlerindeki korkuyu görmüştüm . İki saniye bile olmadan hemen oturmuştu yerine . Yanağına bir öpücük kondurup mutfak kapısına doğru yürümüştüm .
Gittikçe kararan havaya bakmıştım . Labirentin kapıları birazdan kapanırdı . Gözüm oraya ister istemez kaydığında kapının tam önünde durmuş olan çaylağı görmüştüm. Koca bir siktir çekerken hızla koşmaya başlamışdım.
Ona yetişmeye çalışıyordum . Benim yaklaştığımı gören çaylak hızla içeriye girmişti . " Çaylak hayır !" Diye bağırırken kapıların kapanmasına haber veren o ses duyuldu . Bir an bile düşünmeden bende içeriye girmiştim .
Çaylağın kolundan yakalarken dışarıya çıkmak için çekiyordum . O ise inatla kendini başka tarafa çekiyordu . Kapılar kapanmak üzereyken son gördüğüm şey Minho, Gally ve Newt'u birlerinin tutmasıydı ve bana korku ve endişe dolu gözlerle bakmasılardı .
Kapılar büyük bir gürültü ile kapandı .
" Tanrım çaylak ne yaptığını zannediyorsun sen !" Dediğim an çaylağın gözlerindeki merak ve korku duygusunu gördüm . " Ben sadece nerler olduğunu örenmek istiyorum . " dediğinde sinirlerim kat ve kat artmıştı .
" Öğrenecen birazdan ananın horrigini " dedim sinirli sesimle, bana anlamaz gözlerle bakarken sabır çekiyordum . " Bittik biz bittik " sessizce mırındandım ileri geri giderken .
Yanımdaki çaylak birden bire ileriye diğru yürümeye başlamıştı . Kaşlarım istemsizce çatılırken gözlerindeki korkunun yok olduğunu görmüştüm . Bilmiş bir tavırla arkasını dönüp bana bakmıştı .
" Nereye gidiyorsun " bana cevap vermeden tekrar önünü dönmüştü . Hala aynı yerde durduğumu görünce sinirli bir şekilde yanıma gelmiş ve kolumdan tutup çekiştirmeye başlamıştı .
" Sokulmadığına eminmiyiz? " Bu son cümlem di ne ben sesimi çıkara biliyordum nede o " bilmiyorum ama içimden bir ses bu tarafa gitmemiz gerektiğini söylüyor " sağ tarafı işaret ettiğinde o tarafa doğru baktım . " Peki " dedim onaylayarak, ben önde ilerlerken oda hemen peşimdeydi .
BİR ZAMAN SONRA
Yürüdük, yürüdük
Ne kadar oldu bilmiyorum ama hava iyice kararmıştı . " Kayıp olduk işte! " Sinirli sesim ve duygularım ile bir an önce sakinleşmem gerekiyordu .
Eğer sinirli olursan düşünemezdim . Eğer düşünemezsem ölürdüm .
" Bence bu- " elim ile ağzını sertçe kapatmış ve hemen yanımızda olan sarmaşıkların içine girmiştik . Bana anlamaz gözlerle bakarken elimi sessiz ol anlamında işaret etmiştim .
Elim hala dudaklarının üstündeyken yana kaymış ve kendi dudaklarımı'da elimle kapatmıştım . Bir kaç saniye sonra metal ve hırlama sesleri duyulmuştu .
Her bir adımda metal sesi geliyor ve bu ses kulaklarımı çınlatıyordu . Önümüzdeki gölge giderek büyüyor buda içimdeki korkuyu artırıyordu .
Izdırap veren önümüzde durmuş ve o iğrenç kafası ve kokusuyla bizim olduğumu sarmaşığı yaklaşmıştı . İkimizde nefeslerimizi tutarken yakalanmamak için dualar ediyorduk .
Allah'ım daha çok gencim en azından Minho ile evlenseydim de öyle ölseydim. Amin diyip gözlerimi kapattım .
Izdırap veren uzaklaşırken rahat bir nefes alıp sarmaşıklardan çıkmıştık . "Buda neydi şimdi ?" Thomas'a bakıp tekrar önüme döndüm ve yürümeye başladım . " Bak ızdırap verenlerin göz duyuları çok zayıftır ama kulakları ve burunları da çok keskindir ? " .
Bizi bulamamasına hala şaşırırken sağ tarafa doğru yürüdüm . Hemen ardım'dan Thomas geliyordu . Duvardaki rakamı görünce aklıma dank etti .
FLASHBACK
" Ne yapıyorsun Minho " kapıyı çalmadan bodoslama girmemle önce Minho bana sinirli bir şekilde bakmış sonrada belimden tutup yanına çekmişti " iş yapıyorum güzelim " elimi boynuna sararak ve cilveli bir sesle " hmm bu işi bırakıp benimle ilgilensen mesela " diyip dudaklarımı ısırmıştım .
Gözleri dudaklarıma bakarken beni kendisine daha sert çekmiş ve bir eli kalçama inmişti . " Yapma güzelim yanarız " elinden kurtulurken elimi aşağılara indirip kasıklarında durmuştum .
Bir elimi saçlarıma getiriken, diğer elimi malum yerine götürüp sıkmıştım . Minho karşımda kasılıp, karnını içine çekmişti . Kısık olan gözleri aldığı hazdan iyice kısılmıştı . Elimi geri çekip şirin bir şekilde gülümsemiş ellerimi masaya koyup, masadaki maket'e bakmıştım .
" Bu ne ?" Minho arkama gelip belimden sarılmış ve kafasını boynuma gömmüştü. Boynuma ıslak bir öpücük bırakırken, boğuk bir sesle " labirentin maketi yavrum " demişti . Hala boynumu öpüyor ve kokusunu içine çekiyordu .
" Peki bu sayılar ne ?" Boynumu son kez emip, ısırmış ve kafasını boynumdan kaldırmıştı . " Bu sayılar labirentin bölümleri 1 ve 8 arasında . Bugün 6 bölüm açıktı yarın 4 sonra 8 sonra 3 " Minho tekrar kafasına boynuma gömüp bekledi .
" Peki eğer bir gün bu labirent'e girersen ve kayıp olursan o zaman hangi bölümden çıkman gerekir ?" Minho durdu ve beni kendisine çevirdi . " Bu nasıl bir soru !?" Kaşları çatılırken, ellerimi tekrar boynuna dolamıştım .
" Sadece merak ettim sevgilim ?" Sevgilim dediğim anki yumuşayan yüzü ile cevap vermesi bir oldu " hangi kapı açıksa iki defa sağa, üç defa ise sola gideceksin biraz daha yürüdüğünde çıkışı bulursun " dediklerini kafamda not almıştım belki bir gün lazım olur diye " teşekkür ederim aşkım ".
Kafasını yavaşça omuzuna doğru yatırdı ve sinsi bir şekilde güldü . " Aşkım demek " hala gülmeye devam ederken bu hareketleri ile bende gülmüştüm .
Gözleri gülüşüme takılı kalırken, uzanıp gülüşümden öpmüşdü beni . Bu kalbimi eritirken daha fazla gülmeye başlamıştım . " Gülüşün kalp ritmi'mi bozuyor kadın " demiş ve ardından beni derin bir öpüşmenin peşine çekmişti .
Hatırladığım şeyler tekrar kalbimin hızla çarpmasına neden oluyordu . Yüzümde tekrar gülümseme oluşurken, omuzuma akan iğrenç sıvı ve iğrenç kükreme gülüşü'mü söndürmüştü .
🤗
Evettt beyler ve kadınlar hepinize merhaba yeni bir bölümle sizlerleyim çok beklettim biliyorum özür dilerim 🥺
Beni affedin lütfen.
Yeni bir bölümde görüşmek üzere görüşürüzzzz 😘😘
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Labirent : Denek A3
Novela JuvenilBir kız düşünün ansızın ortaya çıkan bir virüs ile dünyanın sonu gelse bu kız en fazla ne kadar yaşaya bilir ? Ya ailesinden geriye sadece abisi ve sevgilisi kalsa ve onları da elinden alsalar ve bir yere atsalar ? İsyana inanıp onun peşinden gits...