- Anya Forger -
Sabah uyandıktan sonra Mina'nın başımda beklediğini gördüm. Yatakta doğrulup yeni yeni açtığım kısık gözlerle karşımdaki hizmetçiye baktım. Ne işi vardı burada?
Uykumdan tamamen ayıldığımda Mina'yı süzdüm. Kaşlarım çatılırken dudaklarımı aralamıştım.
"Mina, napıyorsun?"
"Sizi bekliyorum, efendim."
"Efendim? Majesteleri diyeceksin."
Mina eğilerek özür diledi ve cümlesini düzelterek tekrarladı.
"Sizi bekliyorum, Majesteleri."
"Bekliyorumdan kastın ne?"
"Bayan Frill uyandığınızda size bildirmem gereken haber için beklememi söyledi."
"Ne haberi?"
"Amcanız Yuri Briar kahvaltıya gelecekmiş. Özenle hazırlanmanızı sağlamak için buradayım."
Zaten her gün özenli giysi- Hayır Bekle
AMCAM MI GELECEK!?
Amcamı en son yedi yaşındayken görmüştüm. Gözlerim açılırken hızlıca kendimi toparladım. Lavaboda yüzümü yıkadıktan sonra odaya geçtim. Mina hazırlanmam için kıyafet bakıyordu.
Mina'nın çıkardığı kahverengi elbiseyi inceledim.
"Mina takım giymek istiyorum."
"Ama- Peki Majesteleri."
Mina aynı renk bir takım çıkardığında üstümü değiştirmiştim.
Amcamı küçükken takım giyerken karşılaşmıştım. Çok hoşuna gitmişti, ya da küçüktüm diye beni şımartıyordu...
Annem ne giyersem şirin olduğumu söylüyor. Babam pek umursamıyor sadece resmi ziyaretlerde elbise giymemi söylüyor.
Amcamın gelmesi resmi ziyaret mi, emin değildim.
Mina makyaj için yanıma geldi. Genelde saçımı ve makyajımı Lily yapardı.
Ama bebeği olacağı için izinliydi.
En sevdiğim hizmetçimdi. Küçüklüğümden beri yanımdaydı. Üstelik çok genç biriydi. Onunla iyi anlaşırdım. Onu özlüyorum...
Mina saçlarıma ufak bukleler yapıp ardından topuz yapmıştı. Topuzdan birkaç tutam saç buklelerim sarkıyordu. Kokumu da sıktıktan sonra her şey tamamdı.
İşimiz bittikten sonra odadan ayrıldım. Ana salona geldiğimde Annemin hazırlıkları izlediğini gördüm. Amcam henüz gelmemişti.
Anneme arkasından sarıldım. Bir an afallamış sonra gülümseyerek bana sarılmıştı. Gelen ayak sesleriyle babamın salona geldiğini anladım.
Omzumun üstünde bir el hissettiğimde annemden ayrıldım. Babamla da kısa bir sarılmanın ardından koltuğa oturmuştum.
Annem çok heyecanlı görünüyordu. Onun bu halini cidden seviyordum. Babam ve Amcamın arası pek iyi değildi. Ama yinede Babamında heyecanlı olduğunu fark ettim. Ya da gergin mi demeliydim?
Oturduğum koltuktan kalkıp babamın arkasına geçtim. Parmak uçlarımın üstünde durmaya çalışırken babamın omzuna dokundum. Adam da boy var, başka türlü yetişemiyorum.
Minik dokunuşumun ardından hızla arkasını döndü. Dudağını ısırdığını fark etmiştim.
Evet, gergindi.
"Amcam gelene kadar Bond'la oynayabilir miyim?"
Babam anneme kaçamak bir bakış attı. Eğilerek kulağıma fısıldadı.
"Annen şuan çok heyecanlı ve gergin. Gitmeni tavsiye etmem."
Tch. Diyene bak!
Yüzüm düştüğünde koltuğa geri gidecektim ki babam kolumdan tuttu. Fısıltılı sesiyle annemi izlerken konuştu.
"Ona çaktırmadan git."
Yüzümde kocaman bir sırıtış yer edindiğinde babamın sırtını patpatladım.
Bana garip bir bakış atarken hızlıca kapıya doğru koştum.
"Anya nereye?"
Babamın içinden hass*ktir dediğini duymuştum.
Arkamı döndüğümde annem şefkatli bir yüzle bakıyordu.
"Bond'a mamasını vereceğim."
"Oh, p- peki."
Kapının eşiğinden geçerken babamın iç çekişini ve annemin arkamdan bağırdığını gördüm.
"HIZLI OL!"
××××
Merdivenlerden inerken bahçedeki köşke ilerledim. Dün akademiden döndüğümde çok yorgundum. Ödevlerimi bitirdikten sonra uyuya kalmıştım. Yemeğe bile katılmamıştım. Annem Bond'u gezdirmek için köşke götürmüş.
Merdivenlerde öğrendiğim bu bilgiyle köşkün içine adımımı attım. Gerçekten çok küçük. Yani saraya göre.
Becky burayı ilk gördüğünde benimle kavga etmişti. Burayı küçük bulduğum için. Saraya alışıktım ve burası gerçekten küçük geliyordu. Tabi Becky için bu durum farklıydı.
Köşkün içinde adımlarken arkamdan bir adım sesi duymuştum. Hızla arkamı döndüm. Kimse yoktu?
Kaşlarımı çatarak birkaç saniye durdum. Eğer hizmetçi ya da uşak olsaydı çoktan dönerdi. Yabancı biri mi vardı?
Zihin okuma gücümü kullanacaktım. Bu sayede birinin olup olmadığını öğrenirdim.
Gücümü kullanacağım sırada arkamdan gelen havlama sesiyle korkmuştum.
Tanrım sadece Bond'muş.
Burada Bond harici hayvanlarda var. Biraz sakin ol Anya.
Eğilerek Bond'a sarıldım.
"Günaydın!"
Bond havlarken yüzümü yalıyordu. Üstüme çıkmasıyla sendeleyip yere uzanmıştım.
Bond patileriyle karnımda durmaya çalışırken yanaklarımı yalıyordu.
Yüzümü yalamasına alışıktım ama karnımdaki patileri yüzünden gıdıklanıyordum. Ağzımdan kaçan birkaç kahkahayla Bond yalamayı bırakmıştı. Onun kafasını okşarken Bond hala üstümdeydi.
Bir anda boynumu yalamasıyla duraksamıştım. Onu üstümden ittirip ellerimi çimene bastırarak doğruldum. Ayaklarımı hala uzatıyordum. Bond'a bakarak sırıttım.
"Sapık köpekcik."
Bond havlarken onu sırıtarak izliyordum. Bir anda arkamdan gelen sesle yüzümdeki sırıtma silinmişti.
"Aman aman ne iyi anlaşıyorsunuz siz öyle."
Bond koşarak yanımdan geçtiğinde hala şok içindeydim. Kafamı çevirdiğimde Bond'un amcamın çevresinde döndüğünü gördüm. Bond amcamın köpeğiydi. Benim olmadan önce yani...
"Amca?"
Ayağa kalktığımda önümdeki adam sırıttı.
"Selam, velet."
🥜🥜🥜
Şimdi bakın ben az önce yanıma iki yüz lira aldım ve yüz liramı kaybettim.
Beni avutun lütfen.
Çok mu kaybım var kavrayamıyorum. Bir yanım yüz liraydı zaten siktiret diyor diğer yanım onunla manga alabilirdin diyor.
Deli olcam ya.
Neyse çok boş yaptım.
Dün akşam yazdım bu bölümü.
Diğer bölüm de yakında gelir. Yarısını yazdım bile.Düşünce, teori, istek fikir?
Babay!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐃𝐞𝐚𝐭𝐡 𝐒𝐩𝐲
FanfictionWESTALIS KRALLIĞI ve OSTANIA KRALLIĞI... Yaklaşık 30 yıl önceydi, krallıklar arası uzun yıllardır süren savaşın son bulması adına iki bebek doğdu... İki minik canlının kaderleri aldıkları ilk nefeslerinde yazılmıştı... Westalıs İmparatorluğunun haki...