-Anya Forger-
Yüzümde hissettiğim ıslaklık ve huylanma hissiyle sol gözümü hafiften açtım. Bond yüzümü yalıyordu. Onu kendimden uzaklaştıtıp birkaç saniye ayılmayı bekledim. Ellerimi yumruk yapıp gözlerimi ovalarken Bond'un havlamasıyla ona bakıp gülümsedim.
"Sanada günaydın Bond!" diyip kafasını okşadım. Normalde sarayın içinde hayvan barınması yasaktı. Babam bu kuralı koymuştu. Hayvanlar için saray bahçesinde özel bir köşk vardı. Köşk büyük olsada saraya göre epey küçüktü. Köşkün içinde bahçe de vardı. Duvarları saydam yapıda olduğu için güneş ışığı içeriye yeterince geliyordu. Bond orada daha rahat olabilirdi. Ama sarayda hiç arkadaşım yoktu. Yalnız kalmak istemediğim için Bond benim odamda oluyordu. Tabi sarayın içinde her yere giremiyordu. Yasak odalar da vardı. Ama Bond uslu bir köpekti. Dediğim çoğu şeye uyduğu için sorun yoktu.
Elimi ve yüzümü temizledikten sonra giysi odasına gidip üstümü değiştirdim. Tekrardan odama döndüğümde Mina'nın kapıda beklediğini gördüm. Hafiften eğilip etek selamı verdi.
"Leydim, anneniz sizi kahvaltıya çağırıyor." dedikten sonra doğruldu.
"Şimdi geliyorum."
Aldığı cevaptan sonra yine hafifçe eğildi. Doğrulduktan sonra odadan çıktı. Bu hareketleri hiç sevmiyorum. Bide yavaş yapmaları çok sinirimi bozuyor. Her neyse.
Ben Anya, Westalıs İmparatorluğunun hakimi Forger ailesinin tek çocuğuyum. Kendimi tanıtmak için ezberlediğim açıklama buydu.
Yaklaşık 20 yıl önce Annem ve Babam doğdukları gün ailelerinin imzaladığı antlaşma yüzünden evlenmek zorunda kaldılar. Evliliklerinin 4. yılı ben dünyaya geldim.
Şuan 15 yaşındayım. 4 ay sonra 16 yaşında olacağım. Büyümeyi hiç sevmiyorum. Küçükken hiçbir şeyi bilmediğim için İmparator kızı olmak eğlenceli gelsede büyüyüp tarihini ve sorumluklarını öğrenince herşey iğrençleşmeye başlıyor...
Bond'a yemeğini verdikten sonra yemek salonuna indim. Annemle gözgöze gelince birbirimize gülümsedik. Sandalyeme oturduktan sonra "Günaydın." diye mırıldandım. Hizmetçiler hala buradaydı. Onlardan rahatsız oluyordum. Hizmetçiler işlerini bitirdikten sonra Babamın emri ile salondan çıktılar. Rahatlamanın verdiği hisle yemeğe başladım.
"Anya, akademi formanı niye giymedin?"
Babamın her gün istinasız sorduğu o soruya her gün karşılık olarak verdiğim cevabı verdim.
"Yemekten sonra giyeceğim, Baba."
Yaklaşık dört, beş dakika süren sessizlik Annemin sorusuyla kesildi." Arkadaşların var mı kızım? "
Babam arkadaş edinmeme karşıydı. Dışarıdaki herkesi bizim için birer düşman olarak görüyordu. Kendi halkını bile.
Babamın meraklı gözlerini üzerimde hissedince mecburen cevaplamak zorunda kaldım.
"Sadece Becky."
Becky çocukluk arkadaşımdı. Ailelerimizin toplantılarında odama çekilirmişiz. Başta birbirimizi hiç sevmememiş ve sürekli
birbirimizle yarışmışız. Tabi ben hiç hatırlamıyorum. Her ne olmuşsa olsun, Becky benim en değerli ve tek arkadaşımdı.Babam verdiğim cevaba tatmin olmuştu. Annem yine hayal kırıklığıyla bana ve Babama bakmıştı. Annem, Babamın aksine arkadaş çevremin geniş olmasını istiyordu. Ona 'yapabileceğim bir şey yok' bakışı atıp önüme döndüm. Yemeğin geri kalanında kimse konuşmamıştı.
×××××××××××
Öncelikle hepinize merhaba
Gecenin bilmem kaçında aklıma gelen ilham perilerimle beraber böyle bir kurguya başladım.
Kitap 'Damianya' shipini içerecek.
Güzel bir hikaye olacağını düşünüyorum. Epey umutluyum. Umarım yanılmam.
Bölümü 5 üzerinden puanlar mısınız?
Düşünce, teori☞︎︎︎
Yb yarın gelecek.
baya^^
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐃𝐞𝐚𝐭𝐡 𝐒𝐩𝐲
FanfictionWESTALIS KRALLIĞI ve OSTANIA KRALLIĞI... Yaklaşık 30 yıl önceydi, krallıklar arası uzun yıllardır süren savaşın son bulması adına iki bebek doğdu... İki minik canlının kaderleri aldıkları ilk nefeslerinde yazılmıştı... Westalıs İmparatorluğunun haki...