Mahşer 2

263 21 4
                                    





Siyah saçlı duran arabayla etrafa baktı. Işık tabelalarının yandığı binada göz gezdirip yanında ki çocuğa döndü. Koluna vurup işaret verince araçtan indi her ikisi de. Siyah saçlı uzun zaman sonra içeceği için sabırsızlanıyordu. Wooyoung'un ise indiği arabadan barın girişinde ki yamuk tabela dikkatini çekti.





Üstünde yeşille yazılmış ' kaçarken gülümse ' yazısı ile kaşlarını çattı. Sonra ise sırttı önden ilerleyen siyahlının peşine takılıp içeri girince kovboy tarzında süslenmiş modern bar da göz gezdirdi. Locadan direkt aşağı inen merdivenlerden adım atınca oldukça büyük ve geniş olan alt mekandan üst mekâna kadar gözleriyle taradı.





İnsanlara çarpa çarpa ilerleyip, her gördüğü tepsiden içki alıp içen Seonghwa ile biraz şaşırdı. Seonghwa'yu mahşerde içerken görmemişti. Şimdi ise bir bağımlı gibiydi. Durdukları masayla aklındakileri rafa kaldırdı. Bar tezgahının arkasında sırtı onlara dönük olan beyaz atlet giymiş ve ayağında siyah eşofmanı olan herif de göz gezdirdi.





" Şövalye." Demek mahşerin meşhur şövalyesi buymuş diye içinden geçirdi Woo. Elinde sildiği bardakla ikiliye döndü. Küçük havluyu geniş omzuna asıp bardağı sertçe Seonghwa'nun önüne bıraktı. Tezgahın altına uzanıp sarı içeceği bardağa döktü. Ardından pembe gül ve limonu küçük çakmakla yakıp bardağın içine atınca küçük metal bardağın içinde ki turuncu sıvıyı üstüne ekledi.




Seonghwa ise önüne hazırlanan içeceğe bakıp bardağı parmaklarının arasına alıp bir yudum aldı. Genzini yakan ve şekerli bir tat bırakan içkiyle sırıttı. Bu ona patronu hatırlatınca büyük bir yudum daha aldı. Keyifle sırıtıp gözünü karşısında ki kaslı adama dikti.




" Seni almaya geldik. Patron bu kadar tatil yeter dedi."



Beyaz atletli ellerini bar tezgahına yaslayıp öne doğru hafifçe eğildi.
" Ben o çukura asla geri dönmeyeceğim Seonghwa. Bunu patrona da söyle." Seonghwa sırıtıp Woo'ya dönünce Wooyoung aldığı bir nevi gizli emirle boğazını temizledi. Şövalye ise fark ettiği ikinci bir kişiyle tek kaşı hava da ona baktı.





" Sen hapisten çıkınca suç ortağın öldürülmüş. Biz ise onun kim olduğunu bulduk?" Şövalye Woo'nun dediği şeyle gözlerini kıstı. Kaşları çatılırken vücudu ister istemez kasıldı.
" Ortağın öldüren Zing Chen çinli adam. Sebebi ise suçu kolayca Maça'ya atmak ki sende buna inandın. Ve mahşeri terk ettin. Dua et ki şuan seni ihanetten dolayı öldürmedik. Aramıza geri çağırdık."





Şövalye sırıtıp Woo'nun yüzüne doğru eğildi. Onun gibi ifadesiz bakan ve oldukça uçuk duran çocuğa baktı. Başını yana çevirip Seonghwa'ya ardından tekrar Woo'ya çevirdi kafasını.
" Yeni elamanlar nasıl da zeki? Çaylak ayağını denk almanı öneririm." Woo işittiği şeyle kahkah attı.
" Sizin yerinizde olsam mahşerin Valesine kılıç çekmem şövalye."




" Bana kanıt sun Papaz." Wooyoung bunu söyleyip geri çekilen adamla zafer kazanmışcasına güldü.
" Bu zarfta hepsi var." Wooyoung ne ara ortaya çıktığını bilmediği zarfa baktı. Ardından atletli adama. Büyük bir ciddiyetle zarfı açıp içindekileri bakan adamı süzdü. Tehlikeli bir enerjisi vardı. Gözle görülür egosu ve narsist bir kişiliğe sahip gibi duruyordu. İri bedeni ve atletin açık bıraktığı yerlerde ben burdayım diye bağıran gözle görülür yaralar Woo'nun dikkatini oldukça çekti. Bu yaraları nasıl kazandığını oldukça merak etmişti.





" Dışarda bekleyin gelicem." Seonghwa şövalyenin dediği şeyle tek kaşı havada ona baktı. Ardından ayağa kalkıp dalıp gitmiş olan Woo'nun omzuna vurdu. O da kalkınca Seonghwa elini yavaşça bar tezgahına koyup parmağı ile ufak bir ritim tutup şövalyenin gözlerine baktı. Ardından elini çekip çıkışa doğru adımladı. Kalabalık ve yoğun kokulu mekandan çıkınca derin bir nefes verdi. Yanında ki çocuğun sigara yakmasıyla paketten kendine bir dal aldı.





Mafia Ateez Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin