Seonghwa çıktığı ara sokaktan sevgilisinin evine adımladı. Okuldan eve geçerken aramış ve bir daha ne aramış, ne de mesajına cevap vermişti. O şerefsiz üvey babası da canını sıkıyordu.
Bahçeye girince kapıya adımlamadan önce büyük camdan içeri baktı. Kanları görünce kaşlarını çattı. Hızla kapıya adımladı. Zile bastı bekledi kapı açılmayınca kapıya defalarca vurup zile bastı. Bu sefer açılan kapıyla kanlar içinde olan sevgilisinin kollarına bayılması ile gözleri irice açılmıştı.
Kucağında ki bedenle eve girip Hongjoong'u kanepeye yatırınca evin ilk başta bütün perdelerini çekti. Ardından yerde ki kadına adımladı. Dizinin üstüne çöküp nabzına baktı. Başını sola çevirip Hong'a baktı. Ardından elini çekip camın önünde ki adama ilerledi. Göğsünün ortasında duran bıçağa baktı. Tişörtün ucuyla tutup çekti.
Bıçağı yere bırakınca telefonunu çıkarıp ezbere numarayı yazınca hoparlöre aldı.
" Efendim Seonghwa?"" Hyung Hongjoong annesini öldürmüş ve üvey babasını."
" Annesini seçti yani. Mahşere girmek istiyor mu?"
" Şuan evet diyor yarın orada oluruz."
Seonghwa telefonu kapatıp ayağa kalktı. İlk başta bu ölüleri yok etmeliydi. Hongjoong ile çeteye girmişlerdi. Samuel'in çetesine ama Seonghwa daha fazlasını istiyordu. Kıvrak zekalı sevgilisine ihtiyacı vardı. Biricik sevgilisi oraya girebilmek için annesini öldürmüştü bile. Seonghwa kanepeye adımlayıp sevgilisinin dudaklarına öpücük kondurdu.
Hongjoong izbe binadan çıktı. Toplanmış olan mahşer halkına baktı. Yanına gelen Yunho'nun uzattığı bombayı eline aldı. Bombayı hafifçe havaya kaldırıp öne uzattı.
" Bu gece limanda düşmanların mal alışverişi var. Siz ise açılıp onlardan önce tekneleri durdurup bu bombaları yerleştireceksiniz. Ardından liman görsel bir şölene dönüşecek. Başınız da Yunho olucak."
Hongjoong yanındaki uzun boyluya döndü. Şaşırdığı sürat ifadesinden belliydi. Düşeşi zorlu bir sınav bekliyordu. Hongjoong'un karar vermesi için seçenek olmalıydı ve maça Yunho'yu seçmişti.
" Akşam için hazırlanın - izbe binaya adımlarken konuştu - Yunho istediğin kadar çaylağı topla."
Maça makama girince komiseri gördü. Masaya adımlayıp sandalyesine yerleşince ona bakan adama dikti gözlerini. Düşmanı gibi bakması Hong'un kalbini kırmıştı. Bir çok anıları vardı.
" Bana öyle bakma Chan. Buraya geldin çünkü merak ettin değil mi?"
" Bana gelecek kadar büyük ne oldu diye düşündüm. Olay nedir?"
Hongjoong derin bir nefes alıp verdi. Geriye yaslandı ki kapı çalındı. İçeri giren valenin kızarmış gözleri ilk başta kafayı çektiğini düşünmesine sebep oldu. Fakat sesinde tuhaflık kafayı bulmadığını gösteriyordu.
" Patron misafir olduğunu bilmiyordum. Daha sonra geleri-"
" Hayır vale. Komiser Chan bir süre ortağımız olucak. Söyle ve öyle git."
Wooyoung'un bir kendin de bir komiser de göz gezdirdiğini gördü. Ardından elinde iki zarfla ona yaklaşıp önüne koyup geri çekilmesiyle Hongjoong bir zarfa bir valeye baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mafia Ateez
Fanfiction" Kartlarını açık oyna Papaz!" dedi sesini yükselterek. " Kartlarım sana her zaman açık. Ayrıca oyna demişken kucağımda oynamaya ne dersin?" dedi Seonghwa sırıtarak. TAMAMEN HAYAL ÜRÜNÜDÜR! GERÇEKLE ALAKASI YOKTUR! Yan karakterler ve shipler; #seong...