2.BÖLÜM

2.1K 114 39
                                    


İyi okumalar...

"Seni almaya gelmiştim."

Sebep dercesine bir bakış attım karşımdaki yakışıklı oğlana. Niye beni bulan yakışıklı erkekler ya şekerci ya da psikopat çıkıyordu ki? Ben tabii böyle giderse otuzuma kadar evde kalırdım.

"Yeni taşındığın için belki bulamazsın diye Elfin yolladı."

Bu sefer kaşlarım anladığımı belli edercesine havaya kalktı.

"E gidelim o hâlde," dedim ve yürümesi için elimi öne uzattım. O da önden benim geçmem için yolu gösterdi. Kibarlığını kırmayıp kapıdan çıktım ve gecenin bir yarısı hiç tanımadığım bir adamla yürümeye başladım.

Sessizlik içinde geçen yürüyüşümüzü Boran'ın sesi böldü.

"Sakıncası yoksa neden buraya taşındığını sorabilir miyim?"

"Herkes neden taşındığımı soruyor. Yakında mahallenizin üç harfliler tarafından kuşatıldığını düşünmeye başlayacağım."

Başını önüne eğip güldü. Alnına dökülen kumral tutamları esen rüzgardan haraketlendi. Kemikli bir yüz yapısı vardı. Kirli sakalları ve bir erkekte sık rastlanılmayacak kadar yoğun kirpikleri...

Asla röntgenlemedim adamı. Asla.

"Merak ettim sadece. Hem uzun yıllardır kimse taşınmıyordu bu mahalleye o yüzden hepimiz şaşırdık."

"Ucuzdu."

"Ne?"

Yüzümü ona döndüm. "Ev diyorum ucuzdu. Ondan havada kaptım. Ya neyden olacak?"

Çehresini süsleyen kaşları havaya kalktı. "İyi yapmışsın."

"Bu mahalleye neden kimse taşınmıyor?"

"Az önce cevabını kendin verdin."

Duraksadım. Benim durduğumu gören Boran arkasını dönüp bana baktı. Aramızda bir kafa boyu kadar mesafe vardı. Uzundu.

Allah sahibine bağışlasın...

"Nasıl verdim?"

Ellerini mavi kot pantolonunun içine koydu.
"Mahallemiz üç harfliler tarafından kuşatıldı."

Şakasına kahkaha atarak cevap verdim. Gülmem bittiğinde kafamı kaldırıp ona baktım. Hâlâ elleri cebinde beton gibi bir suratla bana bakıyordu. Bir an ciddi olabilme ihtimalini düşündüm... Düşünmez olaydım.

"Ne? Ne duruyorsun öyle oyuncağı çalınmış bebek gibi."

"Ciddi olduğumu anlamanı bekliyorum."

Ukala bir gülüş fırlattım ona.

"Yemezler canım. Yemezler. Hadi yürü. İnsanlar bekliyor."

"Sen cidden inanmadın bana," dedi sırıtırken.

Aslında dışarıda bir yerde görsem çok kaba olduğunu zannedeceğim bir yüze sahipti. Sert duruyordu. Ama konuştukça aslında öyle olmadığını anlıyordum.

"Ne inanacağım ya. Düpedüz kandırıyorsun."

Omuzlarını silktikten sonra yürümeye devam etti. Kocaman adımlarına yetişmeye çalıştım.

"Sen öyle sanmaya devam et. Mahmut Amcanın başına gelenleri biliyor musun?"

Kafamı salladım.

ZEVÂHİR (Mahalle hikâyesi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin