8.BÖLÜM

824 51 18
                                    



İyi okumalar...

Bilgisayar ekranında duran son sayfanın da okumasını ve çevirisini yaptığımda iki haftadır uğraştığım kitabın çevirisi bitmişti. Sırada kapak basımı vardı. Onun için şirketin bölüm müdürüne dosyamı bitirdiğime dair bir mesaj attıktan sonra yataktan kalkıp mutfağa geldim.

Bugün pazar günü olduğu için şirkete gitmeyecektim.

Kendime pratik bir kahvaltı hazırladım ve kahvaltımı en sevdiğim dizinin tekrarını izleyerek tamamladım.

Daha sonra geçen gün aldığım temizlik eşyalarıyla bir artı bir evimi türkçe pop müzikleri eşliğinde, yaklaşık yarım saatte temizledim. Çok bile oyalanmıştım.

Son ses açık olan müziği durdurduğumda kapının çaldığını duydum. Hızla kapıya bakarken bu sefer delikten kimin geldiğini kontrol etmeden açmadım.

Elfin kapıdaydı.

"Elfin?"

"Naber Gaye," dedi gülen yüzüyle.

"İyi senden." Kapıyı araladım. "Gelsene."

"Yok yok hiç girmeyeyim. Şey diyecektim, Yelda'nın annesi bizi çağırıyor baklava açmaya sende gelir misin?"

"Gelirim de daha önce hiç açmadım baklava."

"Olsun, sen fındık falan kırarsın."

"Tamam sen geç ben on dakikaya geliyorum."

"Tamam," dedi ve Yelda'nın evini tarif etti ardından da merdivenlerden inerek gözden kayboldu.

Hiç vakit kaybetmeden kendimi banyoya attım. Girdiğim hızda geri çıkarken saçlarımı kurulayıp üzerimi giyindim. Evin anahtarını ve telefonumu pantolonumun cebine attıktan sonra ise evden ayrılıp Yeldaların binasını yürüdüm. Diğer kızların evinin aksine bana en yakın olan ev Yelda'nınkiydi.

Evleri müstakil olduğu için merdiven çıkmama gerek kalmadan kapıyı çaldım. Kapıyı açan Yelda'nın annesi Serap Teyze olmuştu.

"Merhaba," dedim.

"Oy hoşgeldin kuzum, geç." Serap Teyze bana sarıldıktan sonra geçmem için kenara çekildi.

"Bizim deli kızlar mutfakta, geç sende." Serap Teyzenin çok tatlı Erzurum şivesi vardı.

Mutfağa girdiğimde kızları yer sofrasının önünde başlarına bağlamış oldukları tülbentlerle baklava yufkası açarken buldum.

"Assolistimiz de gelmiş," dedi Ceylin. Telefonumu masaya bıraktım. "Elimi yıkayıp geliyorum," dedim ve banyoda ellerimi güzelce yıkayıp kızların yanına döndüm.

Kapıdan içeri geçeceğim sırada Serap Teyze bana seslendi. "Gaye kızım bir gel hele." Hemen yanına gittim. "Az eğil bakayım." Boyuna yetişmek için dizlerimi büktüm. Kafama bir tülbent geçirip uçlarını tepemden bağladı. "Heh, bak gelin kızıma ne de güzel oldu."

Gelin mi? Ne gelini teyze? Senin ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu?

"Gelin mi dedin Teyzem, duyamadım."

ZEVÂHİR (Mahalle hikâyesi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin