Gözlerimi tekrar açtığımda inanılmaz bir baş ağrısı hakimdi tüm bedenimde.
Havanın karanlık olması, gözlerimin buğulu görüyor olması etrafı betimlememe engeldi.
Gözlerimle su aradım fakat bulamadım. Biraz daha bekleyip gözlerimin karanlığa alışmasını bekledim.
Yavaş yavaş umduğum şey gerçekleşirken fark ettiğim ilk şey bir yatakhanede olmamdı.
Yada öyle bir yer bilemiyorum.
Çok fazla yatak olmasına rağmen sadece ben vardım odada gördüğüm kadarıyla.
Yan tarafımdan uyarı niteliğinde boğaz temizleme sesi geldiğinde ufak bir küfür mırıldanıp sesin geldiği kısma döndüm.
Karşımdaki gördüğüm kişi beni daha çok dumur etti.
Karşımda Aruf vardı.
Karşımda Aruf vardı!!!
Attığım çığlık ile üzerine atlamaya çalıştım. Beni öldürecekti yoksa.
Ölmek istemiyordum.
Başta attığım çığlıktan korktu. Bunu şaşkınca açılan gözlerinden ve irkilen bedeninden anladım.
"Hareketlerin pek sağlıklı değil. Nasıl bu zamana kadar hayatta kaldın anlamadım."
Ellerini Sarı saçlarından geçirdi. Parmakları saçlarında dans eder gibi hareket ederken saçları bu durumdan hoşnut bir edayla kıpır kıpır ediyordu.
Aruf sarı bir enerji veriyordu.
Ama bu beni durdurmadı, korkuyordum doğal olarak. Sonuçta onu gördükten neredeyse bir saat sonra beni öldürmek isteyen bir adama dönüşmüştü. Şimdi ne malûmdu yine aynı adam olmadığı?
Ellerimi az önce parmaklarıyla okşayarak taradığı saçlarına attım.
Tutuk bir hamleyle saçlarını çekerken bu sefer onun ufak çığlığı duyuldu.
"Lan manyak, bırak saçımı!"
Bırakmadım.
Ben onun saçını daha sert bir hamleyle çekerken bu sefer de o elini benim saçlarıma attı ve ulaşabildiği yerden tutup o da çekmeye başladı.
"Ya bırak saçlarımı, saçlarım.."
Attığı çığlıklar kendimi savaşı kazanıyor gibi hissettiriyordu ama benim de canım yanıyordu.
Bu sefer refleks gibi ben söze atıldım " saçlarımı bırak." Komik bir şey söylemişim gibi güldü ve daha sert çekti saçımı. " Önce sen bırak ya, acıyor!" O saçımı daha sert çektiğinde ben de onun saçlarına asıldım.
Dışarıdan saç başa girmiş iki insan gibi gözüküyorduk,buna emindim.
Sanki bir kardeş kavgası gibiydi ettiğimiz kavga.
İkimiz de birbirimizin saçını bırakmazken yan taraftan kapı açıldı.
Başta çok cool yürüyen kadın bizim çocuk gibi kavga ettiğimizi gördüğünde şaşırdı ve adımlarını hızlandırdı.
"Ne oluyor burda? Çocuk musunuz siz?"
Öfkeyle ona da "Ablam bir dur ya!" Diye bağırıp Aruf'un saçlarını daha sert çektim.
Elime artık kopmuş saçları geliyordu fakat benim de ondan kalır yanım yoktu. Saç diplerim acıyordu artık.
Benim kadına ufak çaplı isyanımdan sonra kadının arkasından gelen iki kişi önce güldü fakat kadın onlara döndüğü an sanki onlar gülmemiş gibi bir ifade ile bize doğru bakmaya devam ettiler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FİORANTİNA [BxB]
ФэнтезиÜniversitesi için Eskişehir'den Mersin'e geçen Acar, Türkiye'de kazısı ve içine giren insanların geri dönememesiyle bilinen Tarsus'un gizemli evinde gizemli bir geçit açar.