Araba hızla giderken bende pencereden dışarı bakıyor ve bugün olanları düşünüyordum. Bu sabah tek sorunum yeni gelecek matematik öğretmeniydi ancak matematik öğretmeni sandığımın aksine hiç bir şeyden bahsetmemişti ve normal bir ders geçirmiştik. Ama Mert denen çocuk hala kafamı kurcalıyor. Çocukta hala nasıl olduğunu anlayamadığım gizemli bir taraf var. Ama ben bu sırrı çözecektim yoksa bu şekilde kafayı yerim.
"Alev, iyi misin?" Meltem'e doğru döndüm. Yüzünde endişeli bir ifade vardı. "Sakin ol biraz iyiyim ben hem Deniz teyze sürekli bana iyi misin diye sorduğunu duyarsa ergenlik ve bunun sonuçları ile alakalı uzun bir nutuk çeker." Meltem de sürücü koltuğunda oturan Deniz teyzeye baktı. Deniz teyze psikologdu o yüzden bu potansiyele sahipti Meltem de bunu fark etmiş olacak ki daha kısık sesle "Alev beni gerçekten endişelendiriyorsun. Bütün gün doğru düzgün hiç konuşmadın hiç gülmedin yüzün de çok solgun hareketlerin de hiç senlik değil. Şuan Deniz teyze burada diye bir şey demiyorum ama Derinler'in evine gidince dördümüz oturup konuşacağız." Ona olumlu anlamda gülümsedim. Zaten daha fazla onlardan saklayamazdım hem rüyaları hem de Mert ile olanları kızlara anlatacaktım.
"Siz ne fısıldaşıyorsunuz orada?" Meltem son bir kez bana bakıp önüne döndü.
"Yok bir şey Deniz teyze sadece bugün okula yeni gelen Matematik öğretmeni hakkında konuşuyorduk." Bu kadar hızlı yalan uydurması gerçekten şaşırtıcıydı. Sonra bir anda aklıma gelince "Evet Canan hoca annemin eski okul arkadaşıymış." Hepsi şok içinde bana döndü.
"Bunu daha yeni mi söylüyorsun?!" diye çıkıştı Derin.
"Yüklenmeyin kıza söyledi işte. Zaten geldik hadi inin arabadan."
***
"Off çok yoruldum. En azından öğretmenler ilk günden ödev vermedi." deyip kendini koltuğa bıraktı Derin. Yaprak da Derin'in yanına oturdu. Bu arada izleyecek bir şeyler arıyorlardı.
"Şu yeni çocuk da çok yakışıklıydı değil mi Alev?" Elimdeki yastığı Derin'e fırlattım. Tam cevap verecektim ki pencerede karanlığın içinde kehribar rengi bir çift göz görünce elim ayağım buz kesti ve çığlığı bastım. Bir anda ayağım kaydı düşerken başım koltuğun köşesine denk geldi. Gerisi ise karanlık...
***
-Meltem-
Bugün Alev, Mert denen çocuk ile okulu gezdikten sonra bir garip davranmaya başladı. Bir şey olmuştu ama bir türlü ne olduğunu anlatmıyordu. Artık ne olduğunu öğrenmenin zamanı geldi. Tam ağzımı açmıştım ki Derin benden önce davrandı.
"Şu yeni çocuk da çok yakışıklıydı değil mi Alev?" dedi Alev'e bakarak. Alevse elindeki yastığı Derin'e fırlattı. Tam ağzını açmıştı ki bir anda durdu. Yüzü bembeyaz oldu ve geriye doğru sendeleyip çığlık attı. Ben daha ne olduğunu dahi anlayamadan yere düştü ve kafasını koltuğa çarptı.
"ALEV!!" Elim ayağıma dolaştı. Ne yapacağımı şaşırmıştım. Sonunda kendime geldim ve hemen yanına koştum. Yerde hareketsiz bir şekilde yatıyordu. "Alev ALEV aç gözlerini lütfen!"
Sonunda Yaprak ve Derin de yanıma geldiler. Elimi başının arkasına koyduğumda elime sıcak ve ıslak bir şey geldi. Korkuyla elime baktım. Derin elimdeki kanı görünce daha çok ağlamaya başladı. Aramızda en serinkanlı olan Yaprak kulağını Alev'in ağzına yaklaştırdı, ikimizse korkuyla Yaprak'ı izliyorduk. Sonunda derin bir nefes aldı. "Şükürler olsun nefes alıyor!"
***
-Alev-
Ateş her yerdeydi etrafta gidecek hiç bir yer yoktu. Bir anda ateşlerin içinden biri çıktı ve elini bana uzattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doğanın Dört Gücü
FantasyHayatım normaldi ta ki ateş ile olan bağımı öğrenene kadar... Ben Alev KAYA eskiden tek amacım derslerimde başarılı olmakken avcumda dans eden kıvılcımlar hayatımı değiştirdi aynı arkadaşlarım gibi. Derin ACAR artık suyu, Yaprak ALTUN toprağı, Melte...