Bölüm 6 Endişe

48 14 49
                                    

"Neden hala uyanmadı, bir şey olmamıştır değil mi?"

"Merak etme birazdan uyanır." Tekrar bir sessizlik oldu. Gözlerimde sanki bir ton ağırlık vardı da açamıyordum. Üzerimden tır geçmiş gibi hissediyorum. Yüzümde hissettiğim keskin acıyla ağzımdan ufak bir inilti kaçtı.

"Ahh!"

"Alev!" Saçımda birinin parmaklarını hissettim.

"Alev canım beni duyabiliyor musun?" Bu anaç ses bana bir yerden tanıdık geliyordu ama nerden? Bir dakika, Alya Hanım!

Kendimi zorlayarak gözlerimi açtım. Hemen karşımda tam da tahmin ettiğim gibi Alya Hanım vardı. Hemen arkasında ise bana endişeyle bakan Mert. Ama tanımadığım bir odadaydım. Merakla etrafıma bakındım. Bembeyaz duvarlara tezat bir şekilde duran siyah mobilyalar birbirleriyle çok hoş bir uyum yakalamıştı. Peki ben buraya nasıl gelmiştim? En son o sokakta maskeli adamlarla dövüşüyordum. Peki sonra? Kendimi zorlayarak kalkmaya çalıştım ama ne benim gücüm kalkmaya yetti ne de Alya Hanım kalkmama izin verdi.

"Sakin ol biraz. Dinlenmen gerekiyor."

"Ben nasıl geldim buraya?" Alya Hanım ve Mert endişeyle bakıştılar.

"En son ne olduğunu hatırlıyor musun?"

"Şey evet... Eve giderken bir grup adam yolumu kesti. Bana saldırdılar, bazılarından kurtulmayı başardım ama bir tanesi beni yakaladı. Sonra..." Kalanını hatırlamıyorum. Ondan nasıl kurtulmuştum ben? Alya Hanım da ne düşündüğümü anlamış olacak ki ne olduğunu o söyledi.

"Mert seni o ara sokakta bulduğunda bir adamla dövüşüyormuşsun ancak bayılmak üzereymişsin. Mert seni kurtardı ve buraya getirdi. Geldiğinde her yerin kan içindeydi. Ben de sana yardım ettim. Ama şimdilik dinlenmen gerekiyor." Evet kendime geldikçe olanları daha net hatırlamaya başlıyorum. Ama...

"Peki annem ve babam? Benim için endişelenmiş olmalılar. Onları aramam lazım!" Endişeyle telefonumu bulmak için etrafa bakındım.

"Sakin ol senin telefonundan annene mesaj attım. Arkadaşlarında kaldığını söyledim." ve telefonumu cebinden çıkarıp uzattı. Ohh, şükürler olsun ki Alya Hanım her şeyi düşünmüştü. En sonunda aklıma gelince

"Ben gerçekten teşekkür ederim Mert. Hayatımı kurtardın, yeniden..." Mütevazı bir şekilde gülümsedi.

"Önemli değil." Bir dakika Mert ukalalık yapmadı. Nasıl ya?

"Gel oğlum ilaçları hazırlamama yardım et. Sen de bir şey olursa seslen, olur mu canım?" Başımı olumlu anlamda salladım. Anne oğul dışarı çıkınca ben de telefonumu açtım.

183 OKUNMAMIŞ MESAJ, 18 CEVAPSIZ ÇAĞRI

Of kızları tamamen unutmuşum. Mesaj grubuna girdim ve ilk mesajları okumaya üşenerek son kısma geldim. Hala yazmaya devam ediyorlardı.

Meltem: Off! N'oldu bu kıza, niye hiç bir mesajımıza dönmüyor?

Yaprak: Normalde hiç huyu değildir aramalarımıza dönmemek. Başına bir şey gelmiş olmasın?

Derin: Neden onun tek başına gitmesine izin verdik ki? Zaten hiç kendinde değildi.

Meltem: Eğer bizi korkutmaya falan çalışıyorsa boğazına çökerim onun!

Derin: Ya kızım niye böyle bir şey yapsın?

Yaprak: Kızlar Alev çevrimiçi!

Derin: Ne!

Meltem: NE!?

Derin Acar'dan Görüntülü Arama İsteği.

Kızların olanları duyunca başımın etini yiyeceğini bile bile kabul ettim ama yine de yüzümü gördüklerinde kalp krizi geçirmemeleri için parmağımla kamerayı kapattım, sonuçta ben de yüzümün ne halde olduğunu bilmiyorum ama hissettiğim acı ve sızılar pek iyi durumda olmadığını anlatıyor .

Doğanın Dört GücüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin