Bölüm 8 Umut

11 5 48
                                    

-Derin-

"Şimdi siz anlattıklarınızda ciddi misin? Yani bir anda güçlerinizi kullanmaya başladınız ve sonunda arkanızı toplaması için gecenin bir vakti Alev'i çağırdınız, öyle mi?"

"Ya Derin biliyorum yaptığımız doğru değildi ama bize başka kim yardım edebilirdi ki?" Sinirle alnıma vurdum.

"Tabii ki değildi! Ama neyse en azından bir sorun ile karşılaşmamışsınız, bu da bir şeydir. Yine de bundan sonra dikkatli olun. Eğer ailelerimiz bir şeyleri fark ederse biteriz. Zaten Kıvılcım teyze çok şüpheci davranıyor. Alev'in en ufak bir hatasında başımıza çöker." Meltem dediklerimle iç çekti.

"Ya zaten Kıvılcım teyze yıllardır kızı sık boğaz ile büyüttü. Ya biz diyoruz bir kafeye gidip oturalım yok matematik dersi, alışveriş merkezine gidelim hayır olmaz futbol kursu, yemek yemeye gidelim olmaz eskrim kursu... Kızı askerî eğitim kampında gibi büyüttü yıllarca. Şimdi de azıcık dersleri düştü diye evde OHAL ilan etmiş."

Meltem'in bu sözleri ile düşünmeye başladım. Aslında haklı. Kıvılcım teyze Alev'e karşı biraz korumacı. Hatta biraz değil baya korumacı. Gerçekte olanları öğrenirse neler olacağını düşünmek dahi istemiyorum.

"Bu arada o kadar Alev'den bahsettik ama o nerede?" Yaprak'ın lafı ile etrafıma bakındım. Cidden Alev gelmemiş. Bu şaşırtıcı aslında çünkü Alev'in servisi normalde bu kadar gecikmezdi.

Etrafıma bakınırken bir anda Fatih'i fark ettim. Ama... Nasıl? Fatih ve Alev aynı servistelerdi.

"Hey Fatih! Bir baksana?" Fatih arkasını dönüp sorgularcasına bana baktı.

"Siz Alev ile aynı serviste değil misiniz?" Tek kaşını kaldırdı.

"Evet öyle, neden ki?"

"Peki onun nerede olduğunu biliyor musun?" Başını hayır anlamında salladı.

"Hayır servis evinin önünde uzun bir süre bekledi ancak Alev'i onca kere aramamıza rağmen gelmedi. Ayrıca telefonları da açmadı." Cümlesinin sonuna kıkırdayarak şunları ekledi.

"Şoför abi bile şaşırdı gelmemesine, ilk defa birini bu kadar uzun süre bekledi."

Kızlar ile birbirimize baktık. Alev hiç bir zaman bize haber vermeden durduk yere okula gelmemezlik etmemişti. Hızla telefonumu çıkarıp aradım. Arama tele sekretere düşünce de üst üste mesajlar attım. Mesajlar ona iletiliyordu ancak o hiç birine bakmıyordu. Ne oluyor böyle? Başımı kaldırıp kızlara baktım. İkisi de benim gibi endişe ile telefona bakıyorlardı.

"Ne oluyor burada?" Mert'in sesi ile arkama döndüm. Çantası hala bir kolunda asılı halde duruyordu demek ki daha yeni gelmiş. O yüzden hızla Fatih'in dediklerini anlattım.

"Peki hasta falan olamaz mı? Belki de size haber vermemiştir."

"O bize haber vermeden asla böyle bir şey yapmaz!" Diyerek noktayı koydum. Bu çocuk hala olayın ciddiyetinin farkında değil galiba!

Ancak düşündüğümün aksine kaşları çatıldı. Ufak tebessümü yavaşça silindi.

"Nedeni hakkında bir fikriniz var mı? Mesela olağan dışı bir şey oldu mu?" Birbirimize kaçamak bakışlar attık. Aynı hikayeyi bu sefer de ona anlattılar. Mert bütün hikayeyi kaşları çatık, düşünceli bir halde dinledi. Tam ona ne düşündüğünü soracağım an benim ve kızların telefonlarının bildirim sesi yükseldi. Üçümüzde hızla telefonlarımızın kilit ekranlarını açtık. Mert'in de omzumun üstünden telefonuma baktığını fark etmeme rağmen sesimi çıkarmadım.

Alev: " Kızlar bugün biraz kafamı dinleyeceğim. O yüzden okula gelmedim. Endişelenmenize gerek yok."

Bu da ne demek şimdi? Neden durduk yere "kafa dinlemek için" okula gelmedi bu kız? Ona cevap vermek için klavyeye dokunduğum sırada arkamdan uzanan bir el telefonumu benden aldı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 27, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Doğanın Dört GücüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin