Bölümü geç salıyorum. Gececi tayfa burada mı?
Not: Attığım her bir şarkıyı anlamıyla atıyorum ve öylesin değil, önemliler. Yani dinleyin🤗
_________İnsan zihni çok ilginç aslında. Veya zaman kavramı, anılar... Zamanın akış hızı yaptığın işe göre bile farklılık gösterir. Ama geçirdiğimiz zaman dilimi aynı, değil mi? işte bu geçirdiğin zaman diliminde yaptığın şeyler anılar olarak adlandırılır. İyi veya kötü. yaşadığın şeyler zihninde arşivlenir. bazen unuttukların olur. onları ise; gördüğün bir şey, duyduğun bir ses, aldığın bir koku veya tatla hatırlar tekrar zihnin. Ama arşivin zarar gördüyse, bu hatırlama denen şeye daha zorlu bir süreçle ulaşırsın.
Belki unuttuğum şeylerde hatırlamak istemediklerim de vardı, kolumdaki çiziklerin nedenleri gibi. Ama hatırlamak isteyeceğim şeylerin olduğuna da eminim, küçük dövmem gibi. geçmişimde her ne yaşadıysam, iyi veya kötü hatırlamak isterdim. İnsanlar bazen bana kötü anılardan kurtulduğumu ve çok şanslı olduğumu söyler. Ama geçmiş yaraları beni ben yapan şeyler değil mi aslında?
Açıkçası ben şu an kendimi pembe bir bulutun içinde hapis hissediyorum. Bana bencil diyebilirsiniz ancak sanki bütün kötülüklerden soyutlanmış gibiyim. Ben bunu istemiyorum. Hayat sadece toz pembe bir bulutun içinde geçen, sürekli güneşli bir yer değildir. O bulutlar bazen de kararır ve hava fırtınalıdır. insan, hayatta olduğunu hissetmesi için bunlara da ihtiyaç duyar.
"Ne sipariş etmek istersiniz efendim?"
"Americano lütfen"
"Tamamdır bayım birazdan hazır olur"
Felixle buluşmak için telefondan konuşmuştuk ve bu kafeyi seçmiştik. Bu durumu şimdilik Wooyoung'a söylemedim çünkü tepkisinin ne olacağını bilmiyorum. Bu konu nasılsa benimle ilgili, onu alakadar edeceğini sanmıyorum.
Cam kenarı bir masaya oturmuştum. Felix birazdan gelirdi, ben erken gelmiştim. Dışarıyı seyretmeye koyuldum.
Yere düşen bir çocuk, ağaçlardan dökülen yapraklar, kornalarını öttüren arabalar, Felixle konuşan mor saçlı çocuk... Bekle. Felixle konuşan mor saçlı çocuk? Onlar benim konserde gördüğüm mor saçlardı. Hararetli bir şeyler konuşuyorlardı. Felixin kafasında siyah bir bere vardı. Saçlarının birazı bereden fırlamıştı. Mavi? O saçını mı boyatmıştı?
Mor kafayla konuşmaları bitince, Felix kafeye doğru ilerlemeye başladı. Diğeri de sadece arkasından baktı ve bir süre sonra ters yöne gitmeye başladı.
"Americanonuz efendim"
"Teşekkürler"
Garson içeceğimi bırakıp gitmişti. O sırada da Felix kafeden içeri girdi. Beni gördüğünde yanıma doğru ilerledi.
"Umarım çok bekletmemişimdir"
"Hayır, bende yeni gelmişti..-"
Bir anda bana sarılınca cümlem yarıda kalmıştı. En sonunda ona karşılık verdim ve sarıldık. Ona sarılmak farklı (?) hissettiriyordu. Kolları biraz gevşeyince birbirimizden ayrıldık. Sandalyeye oturup beresini çıkarttı. Artık mavi saçları tamamen ortadaydı.
"Bu yeni mavi saçların... Sana çok yakışmış"
Saçlarını biraz karıştırıp düzeltti.
"Aslında özüme döndüm diyelim. Boyalarım akmıştı ve bir daha boyatmadım. Sarı kaldı"
İkimizde oturunca bir sessizlik oldu. O da siparişini verdi ve beklemeye başladı. Sessizliği o bozmuştu.
"Şey... Kazadan sonra neler oldu? Şu anki hayatında neler yapıyorsun"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lost Memories Of Butterfly \\ Hyunlix
FanfictionButterfly serisi...2 Geçirdiği kaza sonucunda hafızasını kaybeden Hyunjin, geçmişiyle ilişkilendirdiği genç adamı tekrar tanımaya başlar.