"Onu tanımıyorum ve onunla ilgilenmiyorum"
"O yüzden onun alıkoyulduğuna emin olduğumuz yerdeydin, değil mi?"
Çatık kaşları yüzündeki ifadeyi korurken dişlerini sıktı. Çenesindeki hareketle belirginleşmiş boyun damarlarından gözünü kaçırmayı başaran Regulus bu sefer adem elmasına yakalanmıştı. Buğday tendeki vücudu incelemekten alıkoyamadı kendini.Yılların getirdiği sadece dağınık saçların arasındaki ufak beyazlıklardı ki bu 36sını bulmuş çoğu herkeste görülen birşeydi. Oldukça az olan beyaz teller dağınık saçların arasında oldukça hoş bir görünüm bırakıyordu. Parlak ela gözleri ona dikilirken eski sıcaklığını kaybetmişti. İlk geldiği gün bile o sıcaklığı sezer gibi olmuştu ama belli ki yanılmıştı. Yüz hatları her geçen yıl daha da yerine oturmuş gibiydi. Çenesinde çıkmaya yüz tutan sakallar yüzünde bir eksiye yol açmıyordu. Aksine daha da iyi görünmesini sağlıyordu.
Giydiği kalın kazak, üzerinde değişik bir şekilde James yazıyordu,kollarını olabildiğince sıkmıştı. Ya da kolları kazağa fazlaydı. Rengi solmuş olan kazağın sarı ve kırmızı işlemeleri ardında büyükçe bir geyik vardı. Regulus Patronusunu görürken gözlerini hızla çekti. Bir kadın elinin değdiği kazağı kimin ördüğüne şüphesi yoktu bile. Sonuçta KSKS dersinde sevgilisini izlerken hangi kızın dişi geyiği salonda uçurtuğunu biliyordu. Jamesin kıza katılıp benzerlikleriyle beraber Patronuslarını salonda uçururken Profesörün ne dediğini de hatırlıyordu.
"Ve evet..Ruh eşlerinin böyle birbirini tamamladığını görmenize oldukça sevindim."
Regulus anımsadığı ile ince bir şekilde hıhladı. Bu sesin gerçekten kaç gece boyunca zihninde yankılandığını sayamamıştı. James ise ona sadece şöyle demişti-"Rastlantı."
"Ne-şey, rastlantı olan ne?"
James yüzündeki sert ifadeyi korurken kaşlarını çattı."Orada olman. O kişiyi ararken orada birdenbire çıkman..Siriusa dediğin gibi sadece bir rastlantı mı?"
Regulus Jamesin aynı kelimeyi yıllar önce daha yumuşak bir şekilde söylediğini hatırladı. Raslantı..Yüzünü hissettiği acıyla hızla kasarken James yaslandığı duvardan sırtını ayırdı. Sağ eli boynuna doğru inerken kaşlarını çattı. Geçmişi hatırlamak ona bu kadar acı vermezdi. Vermemeliydi.
Jamesin sıcak dokunuşunu kolunda hisederken yumduğu gözlerini araladı. Kolunu çekerken James oldukça gergin yüzüyle söz aldı.
"İzin ver,Black. Yaran sandığımızdan daha kötü olabilir."
"Ne farkeder ki?"
"Çok şey..çok şey farkeder."
Regulus sessiz kalırken bu James için yeterli bir izindi. Regulusun dağılmış olan kirli siyah gömleğindeki düğmelere uzanırken Regulus da ona yardım etti. Ne kadar kısa sürerse Regulus için o kadar iyiydi. Gömleğinden ayrılırken titremesine engel olamadı. Bunu sıcaklığı ortalama olan odanın olmayan soğukluğuna bağladı. Kesinlikle ona yakın duran yakışıklı eski sevgilisinin bunda bir etkisi yoktu. Jamesin ellerinin saçlarına uzanması ile iç geçirdi. Şu an bu son istediği şey bile değildi.
James önündeki süt beyazı tenin muhteşem görüntüsünden gözünü ayırmaya çalıştı. Tek bir şansı vardı o da Regulusun yüzünü görmemesiydi. Sırtında birden fazla ciziklerle kaplı olan vücuda kaşlarını çattı. Büyüyle oldukça ağır hasar alınsa bile geriye tek bir iz bile kalmazdı. Dikiş izlerini Muggle doktoru olan Granger ailesi sayesinde tanıdı. Regulus muggle'ların arasında ne geziyordu ki?
Çatık kaşlarını sırtının ortasından saç köklerine doğru giden mor ince yaraya bakındı. Her ne kadar ince olsa da beyaz tende oldukça farkedilecek bir şekilde yara vücudun içine sızıyordu. James yapmak istediği son şeyi yaptı. Parmaklarını dalgalı kara saçlara doladı ve öne doğru itti. Saçların arasındaki parmaklarının hareketine verebilecek tüm dikkati veriyordu. Parmakları daha fazla o güzel saçlarda kalırsa 35 yaşındaki adamın kafasını bu sefer geriye yatıracağını çok iyi biliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Captivus? /Jegulus
General Fiction~Uzun bir aradan sonra ortaya çıkan küçük Black bir çatışmada ağır yaralanır. Tek çaresi en yakınında bulunan eve sığınmak olurken onu izleyen bir çift ela gözden habersizdi. Bir an önce kendine gelip yıkık dökük harabe evden çıkmalıydı ~Regulusu te...