6

131 25 3
                                    

"Oh,unuttum bizden yana olduğun için evin içinde dolaşmanda sorun yok."
Jamesin asasından çıkan büyü eve işlerken Regulus sadece evin dışına çıkamayacağını belirten büyüye gözlerini devirdi.

"Sizden yana ha?"
Dedi ve ekledi.
"Güzel kurgu,Potter. Dersine baya iyi çalışmışsın. Ama gel gör ki sizin kurtarıcınız bizim hainimiz ben değilim. Öyle olsa şimdiye intihar ederdim"
Sırtını yasladığı rahat ve yumuşak yatakta istifini bozmadı. Gözlerini alay dolu ses tonuyla eş bir şekilde kısıyordu.

"Ne derler bilirsin. Blacklerin canı epey tatlı."
Adama karşı omzunu silkti. Bu doğruydu. Kendilerinin ölümünü getirmeye hiç meraklı olmayan bir aileye sahipti.

"Bunu biliyorsan Lordun sonunu getiremeyeceğimi de bilirsin. Hatırlarsan senin için bir korkaktan öte değildim."

"Pencerende seni buralardan,her türlü baskıdan kurtarmayı isteyen birine pencereni kapattın. Ha,vakit kaybetmeden aşağı kata inip işareti aldığını unutmayalım. Baya korkakmışsın"
James,ellerini göğsünde toplamış tipik yüz ifadesi yerindeydi. Kaşları hafif çatık,yüzü kasılmış ve sırtı dikti.

"Canını sıkmış gibi...halbuki senin işareti almamı izlemene gerek yoktu. O gün o kadar safkanın arasında bir kan haini olarak kendini tehlikeye attın. Üstelik aralarından bir kişiyi canından etmişken..keyifli miydi bari-"

"İşareti alırken canını yakıp yakmayacağını bilmek istedim."

Jamesin kontrölsüz bir şekilde dudaklarından dökülenlerle Regulus gözünü buğday tenli adama dikmişti. Bunu beklemiyordu. Bunu hiç beklemiyordu. Yıllar önce o işareti almayı kendine zorunlu gören 17'sını görmemiş Regulusta kaçak hayatı yaşayıp 37 yaşındaki Regulusta aynı şeyi düşünüyordu. James,ailesi için vazgeçtiği sevgilisi,O gün ona acı çektirmek için oradaydı. Boş vaadiyle kafa yorduğu epey hafta olmuştu ama onlar için bir kurtuluş yolu bulamamıştı. Jamesin canlı ve güvende olması ona yakın ve tehlikede olmasından iyiydi.

Regulusun grilikleri adamın yüzünde o kadar uzun süre takılı kalmıştı ki Jamesin kafasını kaldırmasıyla bocaladı. Boşluğa düşmüş gibi bakan gözlerine karşı aldırmadan ekledi.

"Sonra evlenip iki çocuk yapan biri için fazla düşüncelisin"

"Sen Parkinson'la nişanlanırken benim evlenmemi kafaya takacağını bilmiyordum."
Dedi ve ekledi.
"Üstelik Lily'e aşık olmuştum. Onu seviyordum ve evlenmek için hiçbir engelimiz yoktu. Sonuçta ne onu ne de beni bekleyen biri yoktu. Aşkın içine cesaret girince evlenip çocuk yapıp mutlu olabiliyor insanlar."

Jamesin söyledikleri Regulusta ince bir sızıya daha sonra alevlenen bir acıya neden olsa da kendini zayıf düşürmek istediği bir günde değildi.

"Belli ki mutluluğun uzun sürememiş."
Sesinde eski alaycılığını yakalamaya çalışmış ama çatallı ses tonu onu ele vermişti. Söylediğinden kendisi bile yara aldığını belirttiğini biliyordu.

"Benim mutluluğum onu yoruyordu. Kıyamadım-"

"Çık Potter."
James omzunu silkerken konuşmak için dudaklarını araladı.

"Benim odamda benim yatağımdasın...Istediğini yapmamı bekleme."
Regulus biraz önce genişletilen büyüyü hatırlayıp yatağın üzerinde toparlandı. Kendini Jamesin odasından kurtarmadan önce seherbazın alay dolu sesini duydu.

"Kırıp dökerken bu kadar sinirli görünmüyordun. Kendi başına gelince öyle rahat olamıyorsun değil mi Regulus? Göğsündeki kalbin tekliyor aldığın her nefesi bir daha almak istemiyorsun. Bana yaşattın ve belli ki sıra sende."
Regulus hızla arkasına dönerek Seherbazın karşısına dikildi. Gözlerini kısarak parlak elalara bakınırken adeta tısladı.

Captivus? /JegulusHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin